IHLAMURLAR ÇİÇEK AÇTIĞI ZAMAN🌾
- I -
Dilimde sabah keyfiyle yeni bir umut türküsü
Kar yağmış dağlara, bozulmamış ütüsü
Rahvan atlar gibi ırgalanan gökyüzü
Gözlerimi kamaştırsa da geleceğim sana
Sergüzeşt, romantizm akımından realizme geçişi gösteren önemli bir eserdir; edebiyatımızdaki ilk gerçekçi eserlerden biri. Romanın konusu her ne kadar esir ticaretinin korkunçluğunu anlatsa da aşka derince yer verilmiştir. İmkansız aşka tutulan iki insanın yürek burkan hikâyesini okuyorsunuz. Aşıkların kavuşmaları mı ? O mahşere kaldı.
SergüzeştSamipaşazade Sezai · Bilge Kültür Sanat · 201645,8bin okunma
*SavaşSonrası1ToplumunYazarı*
~~~Acıyan yürek sonsuza dek sağlam kalır~~~
Nobel Edebiyat Ödüllü yazar Heinrich Böll, 1917’de Köln’de doğar , liseyi bitirdikten sonra kitapçılık eğitimi aldı. 1939’ da İkinci Dünya Savaşına katıldı, esir düştü, 1945’e kadar özgürlüğüne kavuşamadı. Savaştan sonra hem üniversite öğrenimini sürdürdü, hem de
Affetmek; kişinin iç dünyasında huzuru yakalaması, geçmişin olumsuz duygularından arınması ve özgürleşmesidir. Hayatının kontrolünü kendi ellerine almak, ruhunu esir eden zincirlerden kurtulmaktır.
Gönül Hanım rehberliğinde eski Türk ülkelerini dolaşmaya var mısınız?
Türkçülük idealini ;fikirleriyle, yazılarıyla bayraklaştıran ender yazarlarımızdan Ahmet Hikmet Müftüoğlu''nun Gönül Hanım adlı eseri milli kültürümüz açısından anlamlıdır ve herkesçe okunmalı, okutulmalıdır..
Eserde Şanlı Türk milletinin bir evladı olarak,
Hatırlarmısın Begonyam!
İlk halin geldi, gözlerimin önüne... yıldızlar düşerdi bir bir yer yüzüne, gözlerinden.
Öyle bir bahardı ki, sonbahar'ı düşünmeden sarıldım sana. Nasıl dile gelir ki, söyleyemediğim o anı.
Ooff!
Bir çiçekler içindeydim, elimde bir bardak çay, öylecesine içiyordum, hastane'nin bir köşesinde... Yalnız, yalnızım,
————————————————————————
İL HALK KÜTÜPHANESİNDEN DİZİSİ - 15
————————————————————————
Affınıza sığınarak bu kitabın ismini; "Asil Húrin'in Cünüp Çocukları" olarak değiştirmek istiyorum. Demek ki neymiş, armut bazen dibine düşmüyormuş. Neden? Çünkü öyle de ondan...
Şimdi hacı abiler, bu kitapta anlatılan olaylar, daha Yüzük Savaşı
Sevmek, sevilenin özgürlüğüne, şahsiyetine saygıyı gerektirir. Dengesizliğe varan saygısız sevgi, içerisinde sevileni esir alma, onu tutsak etme arzusunu barındırır. İşte bu yamuk arzu, ancak saygıyla önlenebilir. Sevdiğini nesneleştirmekten kaçınabilen çok az insan vardır. Sevilenin nesneleştirilmesinin en etkili tedbiri saygıdır. Çünkü insan bir nesneyi
sevebilir fakat bir nesneye saygı duyamaz. İşte bu nedenle saygı, sevginin kişisel bir sömürüye dönüşmesini önleyen yegâne unsurdur.
Bilirsin ki burda değilim artık
Ihlamurlar çiçek açtığı zaman! ...
Gelir benim yüreğimde toplanır,
Dağların üstünden sıyrılan duman.
Bir yanım mosmordur, bir yanım beyaz,
Bir yanım karakış, bir yanım ilk yaz.
Can evime bakışların saplanır;
-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman! ...
Ihlamurlar çiçek açtığı zaman;
Ne sen gurbetçisin, ne ben
1. Parma Manastırı – Stendhal
2. Sokrates’in savunması – Platon
3. Açlık – Knut Hamsun
4. Siddhartha – Hermann Hesse
5. Kara Kitap – Orhan Pamuk
6. Konuşsam Sessizlik Gitsem Ayrılık – Yılmaz Odabaşı
7. Yazmak Doludizgin – Orhan Kemal
8. Sabırsız Yürek – Stefan Zweig
9. Kafa Dergisi sayı:28 – Kolektif
10. Esir Şehrin İnsanları – Kemal Tahir
11. Saf ve Düşünceli Romancı – Orhan Pamuk
12. Huzur – Ahmet Hamdi Tanpınar
13. Yeni Hayat – Orhan Pamuk
14. Ruhun Tutkuları – Rene Descartes
15. Önce Ekmek – Orhan Kemal
İslam Dirilişinde Avrupa'nın Durumu
Avrupa doğdu ve kabul görmeyi bekledi. Fakat ölüm uykusundaki Asya ve henüz varoluş sınavını vermemiş Afrika ona istediğini vermedi. Nihayetinde her eser bir yankı isterdi. Avrupa'nın vermediği bu yankı onu gürültülü bir sona hazırlıyordu ancak tek başına gitmek niyetinde değildi. Asya ve
Cengiz Dağcı'nın Ölüm ve Korku Günleri adlı romanında ki olaylar İkinci Dünya Savaşı'nda Polonya'da geçer.
Alman işgali içinde Varşova'da Ruslar yaklaşırken, Almanlara karşı bir ayaklanma olur. Üstün silâhlarla bastırılan bu kanlı ayaklanma devleti, babası Birinci Dünya Savaşı'nda öldü, yirmialtı yaşındaki Teresa Zaromb'un anılarıyla roman oluşur. Teresa, bu İkinci Dünya Savaşı'nda annesini ve gizli örgütte çalışan nişanlısı Mihal'i de kaldıramaz; dostları Karbonski'den yardım görür; yalnızlık onu Asya mülkleri, Almana benzemeyen, aslında Asyalılar ve Polonyalılara esir düşmüş bir Alman askerinin yakınlık ve aşkına çekiyor. Yangınlar, hastalar arasında geçen geceler; Teresa ile Asya'nın ayrılışı ve Teresa'nın bütün bir çocukluğunu yürütebilir, şimdi bomboş Siliska mahallesinin veba korkusundan yıkılışıyla sona erer. Orada yeni bir hayatın yeşereceği şüphelidir artık.
Yürek bohçasında TÜRK 'e dair ağıt ve umut taşıyan herkesi Kırımlı büyük yazar Cengiz Dağcı okumaya ve okutmaya davet ediyorum..
İnsanda okuma zevkini en yüksek seviyelere ulaştıran muaazam bir kitabı okumuş olmanın hazzıyla yazıyorum. Ne yazarsa yazsın zevkle okurum dediğim karakterine aşık olduğum yazar Victor Hugo... Nasılda büyüksün o kalbine neler sığdırmışsın be adam.
Paris'e betimlemeleriyle hayat veren insanları kalpleriyle gören bunu okura harf harf