Enes radıyallahu anh şöyle demiştir: 'Resülullah salallahu aleyhi ve sellem bana:
“Yavrucuğum! Kendi ailenin yanına girdiğinde onlara selâm ver ki, sana ve ev halkına bereket olsun” buyurdu.
(Tirmizi, İsti'zân, 10)
Peygamber Efendimiz (ص):
İman etmediçe cennete giremezsiniz,birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız. Size,yaptığınız zaman birbirinizi seveceğiniz bir şey söyleyeyim mi?
Aranızda selamlaşmayı yayınız.
Onlar namaz kıldılar...
Namaz ise onları kul kıldı...
Sağ yanlarıyla sol yanları, sonsuza doğru ilelebet açılarak bir teklife dönüştü:
Esselamu Aleykum ve Rahmetullah... Esselamu Aleykum ve Rahmetullah…..
Topraktan yükselen bir mehtap, bayram akşamları.
İşte o ulu geçmişten elimizde bir bu bayramlar kaldı. Onlara sıkı sarılalım da hiç olmazsa bu son peygamber armağanını olsun elden kaçırmayalım.
Bu şuur içinde kutlu olsun bayramlarınız Müslümanlar!
Bir beldede mübarek bîr şeyh yaşarmış. Çoğu merak sâikiyle gelen ziyaretçilerin çokluğundan rahatsız olduğu için evini şehrin biraz uzağında yakın bir köye nakletmiş. İnsanların çoğu, dostlannı kolayına geldiği zaman ziyaret eder ler, arar sorarlar. Bir kimse dostunu görmek için sevk-i kaderle karşılaşma yerine irâde sarfıyla onunla görüşürse o
Evvel zamanda gençlerden birinin bir kasabaya yolu düşmüş. Kasabanın kahvehanesinden içeri girince kar ve tipiyi dışarıda bırakmanın sevinciyle canlı bir selam vermiş:
– Esselamü aleyküm !
Kahvenin peykelerinde oturanlardan ancak birkaçı başlarını dama yahut satranç tablalarından kaldırmadan şöyle yan gözlerle gelene bakıp kendi hallerinde