Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Son derece egoist olan biri Everest Dağı’nın ıssızlığına çekilecek olsaydı kibirli meskeninin rahatlığı hakkında birçok şey keşfederdi, fakat kendi hakkında neredeyse hiçbir şey keşfedemezdi.
Sayfa 75
Ama yarından çekinmenin nedeni şimdiki zamanı inşa etmeyi bilmemektir ve şimdiki zamanı inşa etmek bilinmeyince, bunun yarın yapılabileceği söylenir, ama bu da berbat bir şeydir, çünkü yarının daima bugün olduğunu görmüyor musunuz? Bu yüzden, özellikle bütün bunları unutmamak gerek. Yaşlanacağımız kesin. Bunun güzel, iyi, neşeli olmayacağı da kesin. Bunlarla yaşamak gerek. Önemli olanın şimdiki zaman olduğunu kendimize söylemeliyiz. Şimdi, bir şeyi ne pahasına olursa olsun, bütün gücümüzle inşa etmek. Her gün kendimizi aşmak için, kendimizi ölümsüz kılmak için, huzurevi daima aklımızda olmalıdır. Herkes kendi Everest'ine adım adım tırmanmalıdır, hem de öyle tırmanmalıdır ki her adım biraz sonsuzluk olmalıdır. Gelecek zaman, yaşayanların gerçek projeleriyle şimdiki zamanı inşa etmeye yarar.
Sayfa 114
Reklam
"Sevgili Dost, Kim kazandı? Atom bombasını Hiroşima'ya atan mı, Everest'in tepesine ilk varan mı? Doksanıncı dakikada maçı alan mı? Diriler mi, ölüler mi? Efendiler mi, köleler mi? Kim kazandı? Sevgili Dost, Herkes kaybetti. Ölüm kazandı. Mezar taşlarına 'Hüve'l Baki' kazındı."
"Kendi dünyasında yaşayan herkes delidir. Şizofrenler, psikopatlar, manyaklar. Yani başkalarından farklı olanlar." "Yani, senin gibiler mi?" Zedka soruyu duymazdan gelerek devam etti: "Öte yandan bir Einstein var, zaman ile uzamın ayrı şeyler değil bir karışım olduğunu söylüyor. Ya da bir Kristof Kolomb, dünyanın öte ucunda bir uçurum değil başka bir kıta olduğunu ileri sürmüş. Ya da, insanoğlunun Everest'in zirvesine ulaşabileceğine inanan bir Edmund Hillary var. Sonra Beatles, bambaşka bir müzik yarattılar, eski çağlardaki insanlar gibi giyindiler. Bütün bu kişiler ve daha binlercesi, hep kendi dünyalarında yaşadılar."
Everest'te yolunu şaşırmış donmak üzere olan bir dağcı olsaydım, okyanusun ortasında dalgaların hızla çarptığı bir kayaya tutunmuş, gemisi batmış bir kazazede olsaydım, Sahra Çölü'nde güneşin altında cayır cayır yanan bir kâşif olsaydım, caddede karşıdan karşıya geçmek isteyen bir kör olsaydım, gecenin bir saatinde arabam bozulsaydı, ıssız bir adada yaşasaydım, sürücü kabininde yalnız bir hızlı tren makinisti olsaydım, sigaramı yakmak üzereyken ateşimin olmadığını fark etseydim, merdivenlerin başında kalakalmış bir felçli olsaydım, komik bir hikâye bilseydim ve bunu anlatacak kimsem olmasaydı, sırtımın ortasında bir yer kaşınsaydı ve kolum oraya uzanamasaydı, işte o zaman Jean-Paul Sartre bir cüret çıkıp bana “cehennem başkalarıdır” deseydi, ondan sırtımı kaşımasını isterdim.
Kendi dünyasında yaşayan herkes delidir. Şizof renler, piskopatlar, manyaklar. Yani, başkalarından farklı olanlar." "Yani, senin gibiler mi?" Zedka soruyu duymazdan gelerek devam etti: "Ote yandan bir Einstein var, zaman ile uzamın ayrı şeyler değil bir karışım olduğunu söylüyor. Ya da bir Kristof Kolomb, dünyanın öte ucunda bir uçurum değil başka bir kıta olduğunu ileri sürmüş. Ya da, insanoğlunun Everest'in zirvesine ulaşabileceğine inanan bir Edmond Hillary var. Sonra Beatles, bambaşka bir müzik yaratılar, eski çağlardaki insanlar gibi giyindiler. Bütün bu kişiler ve daha binlercesi, hep kendi dünyalarında yaşadılar."
Reklam
“Nereye gitmek istiyorsun?” “Her yer. Çin Seddinin üzerinde yürümek istiyorum. Mısır piramitleri‘nin tepesine çıkmak istiyorum. Bütün okyanuslarda yüzmek istiyorum. Everest Dağı’na tırmanmak istiyorum. Afrika’da Safari yapmak istiyorum. Antarktika‘da köpek kızına binmek istiyorum. Hepsini istiyorum. Her şeyi denemek istiyorum.”
Sayfa 122Kitabı okudu
Kabul görmek için çırpındığın kanatlarını yavaşça dinlendir şimdi
Yeteneklerinin kabullenilmediği ailelerde büyüyen kadınlardan, çoğu zaman, hem de tekrar tekrar çok parlak başarılara imza atmaları istenir, kaldı ki, bunun kendilerinden neden istendiğini de bilmezler. Ailelerine değerli olduklarını kanıtlamaya çalışırken üç tane doktora yapmaları, Everest Tepesine tırmanıp inmeleri ya da her türden tehlikeli, zaman tüketici ve para yiyen girişimin altına girmeleri zorunluymuş gibi hissederler. "Şimdi beni kabulleniyor musun? Hayır mı? Pekâlâ(iç çekme),o zaman şunu seyredin."
Everest'te yolunu şaşırmış donmak üzere olan bir dağcı olsaydım, okyanusun ortasında dalgaların hızla çarptığı bir kayaya tutunmuş, gemisi batmış bir kazazede olsaydım, Sahra Çölü'nde güneşin altında cayır cayır yanan bir kaşif olsaydım, caddede karşıdan karşıya geçmek isteyen bir kör olsaydım, gecenin bir saatinde arabam bozulsaydı, ıssız bir adada yaşasaydım, merdivenlerin başında kalakalmış bir felçli olsaydım, sürucu kabininde yalnız bir hızlı tren makinisti olsaydım, sigaramı yakmak üzereyken ateşimin olmadığını fark etseydim, komik bir hikâye bilseydim ve bunu anlatacak kimsem olmasaydı, sırtımın ortasında bir yer kaşınsaydı ve kolum oraya uzanamasaydı, işte o zaman Jean-Paul Sartre bir cüret çıkıp bana "cehennem başkalarıdır" deseydi, ondan sırtımı kaşımasını isterdim.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.