Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Geçmişin hayaletleri dünyayı birbirine katmak zorunda de­ğildir, onlardan yararlanmak pekâlâ mümkündür. Ne var ki insanlığın her kesimi saygı arayışının evrensel bir sorun olduğunu unutup saygıyı yalnız kendisi için talep ettiği sürece ancak vasat sonuçlara ulaşılabilir,
Sayfa 457 - AyrıntıYayınları, Dördüncü Basım 2010Kitabı okuyor
insanların kaderi ve davranışlarıyla ilgilenen bir Tanrı'ya, hayır.
Spinoza bize ebedi saadete gidenbir yol vaat eder; doğamızı Doğa'yla uyumlu hale getirmeyi ve kendimizi -akıl sayesinde- kozmik (evrensel) senfoniye göre akort etmeyi başardığımızda en saf sevince ulaşacağımızı söyler. Bu anlayış Albert Einstein'ı son derece etkilemişti. Kendi­sine çok sık sorulan Tanrı'ya inanıp inanmadığı sorusuna hep aynı cevabı verirdi: "Spinoza'nın Tanrı'sına, var olan her şeyin ahenginde kendini gösteren Tanrı'ya, inanıyorum. Ama insanların kaderi ve davranışlarıyla ilgilenecek olan bir Tanrı'ya, hayır."
Reklam
Akıl, varlık karmaşasını, yani kaosu bizden gizlemek için yükseltiyor bu duvarları. "Niye?" derseniz, bu duvarların ar­dında evrensel kaos ve yokluk, "hiçlik" var da ondan. Hiçbir şey yok arkasında duvarların. Onlar, bir şeyler yapmayı başarabildi­ğimiz şu dünyayla "boşluk" arasına çekilmiş sınırlardır.
Sayfa 138Kitabı okudu
Memnuniyetsizlik ve huzursuzluk sınırlı bir sosyal sınıf içinde suskun bir şekilde hissedildiği sürece, gericiliğin güçleri bu tür tezahürleri bastırmayı çoğu kez başarabilir. Ancak sessiz huzursuzluk bilinçli bir ifadeye dönüştüğünde ve neredeyse evrensel hale geldiğinde, zorunlu olarak insan düşüncesinin ve eyleminin tüm aşamalarını etkiler.
Sayfa 205Kitabı okudu
Reglus tümüyle farklı bir çağda, "ilerleme miti"nin en parlak günlerinde yaşadı. Hegemonik sistemin savunucuları kibirli bir rehavet içindeydiler ve her yerlerinden iyimserlik fışkırıyordu. Muhalifleri haklı bir öfkeyle ateş püskürüyor, devrimci dönüşüm için idealist umutlar besliyorlardı. Günümüzde umudun yerini büyük ölçüde teslimiyet duygusu almış durumda. Muhafazakarlık katı bir sinizme gerilerken radikalizm kinci bir marjinalliğe dönüşüyor. Bu ikilinin arasındaki bölgede belirsizlik hüküm sürüyor. Teslimiyet çağında her türlü evrensel öz-gerçekleştirme anlatısı kuşkuyla karşılanıyor.
Oyuncakları olmuş çocukların kurşunlar Zalimler her gece bir fidanı kurşunlar. #savaşlar insanlık suçudur# İnsan Hakları Evrensel bildirgesi,Birleşmiş Milletler konseyinde 10 Aralık 1948 yılında 48 ülkenin oyuyla kabul edildi.Görünen o ki suçları daha resmi bir şekilde işlemek için onaylandılar İnsan Hakları Bildirgesini!!! Bildirgenin yayınlanmasından bu yana tam 78 yıl geçti değişen bir şey yok , Filistin#Doğu Turkistan Soykırımları# 2001de kendini çok özgürlükçü,eşitlikçi diye nitelendiren sözde adaletli ABD11 Eylül saldırıları bahanesiyle afganistsna savaş açtı, ülkeyi alt üst etti. Aynı şekilde 2003 de ABD Birleşik Krallık önderliğinde Irak'a savaş acti,ülke acımasız şekilde katledildi ve yıkımın etkileri hâlâ devam ediyor. İnsan Hakları Bildirgesi tam bir safsata bir saçmalık.Hiçbir Zaman uygulanmadı, sadece insanları oyaladilar ve şimdi oyalama gereği bile duymuyorlar. Savaş her an bizim kapımızda gelebilir gözleri hep bizim topraklarda zaten. Ne yapılır bilinmez şuan olmamasını ummaktan başka bir şey yok.
Reklam
İnsanlar arasında, sırf insan olmalarından doğan ya da insan olmalarının gerektirdiği öyle bir gönül bağı vardır ki, o bağ marifetiyle herkes kendini dünyada işlenen tüm haksızlıklardan ve kötülüklerden yana sorumlu hisseder. Zulmün bizim gözlerimizin önünde ve bizim bilgimiz dahilinde işlenmesi bu sorumluluk duygusunu daha da şiddetlendiren bir şeydir. Başka insanlara karşı işlenen zulmü durdurınak için eğer kılımı kıpırdatmamış, hayatımı tehlikeye sokmaktan kaçınmış ve sessiz kalmışsam, kendimi hiçbir adalet kurumunun, hiçbir politika ve ahlak disiplininin tam olarak çözümleyemeyeceği koskoyu bir suçluluk duygusuna mahkum etmişim demektir ... Bütün bunlardan sonra hala yaşıyorsam, yaşamak, kefareti mümkün olmayan ağır bir suçluluk duygusu altında ezilmekten başka bir şey değildir benim için. "İnsan ilişkilerinin kaynağında, insan vicdanının derinlerinde sesi hiç bastırılamayan evrensel bir yürek çarpıyor, kulağı sağır olmayanlar için: Mücrimin saldırısı, küstahlığı karşısında ya da fiziksel varoluşu sesi kulaklarımda çınlıyor sanki
Sayfa 113Kitabı okudu
İnsanın yalan söylemeye muktedir tek hayvan olduğu evrensel olarak bilinmektedir.
Sağcı olsun solcu olsun tüm ekonomistler, işlerdeki artışın daha fazla eneriye bağlı olduğu hususunda halkı temin etmekte, eği­ timciler, hukuk, asayiş ve verimliliğin daha çok eğitime bağlı ol­ duğu konusunda iknaya çalışmakta, jinekologlar, bebek yaşamı­ nın niteliğinin doğum esnasındaki kendi müdahalelerine bağlı olduğunu iddia etmektedirler. Bundan dolayıdır ki, dünya eko­ nomilerindeki pazar yoğunluğunun neredeyse evrensel nitelik kazanan büyümesi, henüz ortadan kaldırılmamış olan tatmin ile eşya arasındaki bağı meşrulaştıran elitlerin dokunulmazlığı ka­dar etkili bir şekilde sorgulanamamaktadır.
İstekler, çoğu kimse için aynı renkten oynuyor. Bu insanlar evrensel yolculuktan kurtuluşu da tasavvur edemiyor­ lar; yani, modern bir dünyaya modern bir insanın kendi başına hareket etme özgürlüğünü.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.