Dinsel öğreti, dünyada sahip olunamayan ve arzusunun duyulduğu güzelliklerin istencidir “ilahi adalet, asrı saadet “ ve cennette “sonsuz mutluluk” dünyada bir şeylerin ters gittiğinin kabulüdür. Gerçek dünyada insanca yaşam yoktur. Din, gerçekliğe duyulan maneviyatın kendisidir.
Din, insana aykırı toplumsal ilişkiler içine hapsolmuş insanın sahici insanlığı arayışıdır. Çünkü, bu tersine dönmüş dünyada “insani öz sahici bir gerçeklik” kazanamamıştır. Din, gerçek dünyada sahici insanlığı bulamamış olan insanın, özlediği insanlığı dile getirir.
Dinsel ıstırap çekme aynı zamanda hem gerçek ıstırabın ifadesi hemde gerçek ıstıraba karşı protestodur. Din ezilmişlerin of çekmesi , kalpsiz dünyanın kalbidir, ruhsuz koşulların ruhudur. Din halkın afyonudur.
Yani Marx’ın söylediğinin açıklaması; 👇🏻
Mevcut toplum derin bir ıstırap çekmektedir . Din, bu ıstırabı kendi fantastik anlatı ve ritüelleriyle hem ifade hem protesto etmektir. Din ezilmişler açısından kalpsiz bir dünya tahayyül edilebilecek kadar insanca özlemlerin paylaşılmasıdır.
Yani afyon aslında ezilmişlerin sıkıntılarını giderebilmek için dinsel ritüellerde yan yana gelerek dayanışmalarını çeşitli kolektif avuntu pratikleriyle çektikleri gerçek acıları bir nebze olsun hafifletmeyi anlatır.
Yoksulluk nedir, nelere yol açar, insanda nasıl izler bırakır, psikolojiyi nasıl etkiler ?
Yukarıdakı soruların cevabı, İnsancıklar'ı yazdığında 23-24 yaşında olan Dostoyevski tarafından, akrabalık ilişkisi bulunan iki dostun mektuplariyla işleniyor. Basit bir memur olan Devuşkin,yaptığı hatalar sonucunda yavas yavas fakirleşmeye başlıyor, beraberinde hayatı da değişiyor. Kendi hayatından ziyade, kendisinin başkaları gözündeki hayatı, Devuşkin'ın hassas noktası. Yoksulluğu, haysiyetini, insanlık değerini yıpratıyor, değersizleştiriyor, Dostoyevski de bu yönü çarpıcı şekilde ortaya koyuluyor.
Gurur Dostoyevski'nin belki de en önemsediği duygu. Bu sebeple gururlu fakirler, yoksullar ve ezilmişler Dostoyevski'nin en sevdiği tiplemeler. İnsancıklar'da da(Suç ve Ceza'da olduğu gibi) gurur unsuru derinlemesine kullanıyor. Yoksulluğun zorluğu, en azından onurlu ve şerefli bir yaşam için gerekli zenginliğin önemi, bilhassa kitabın yarısından sonra hayli güzel işleniyor.
Kısacası İnsancıklar için, ileride adı herkes tarafından bilinecek bir gencin, kendini sıkmadan okutan çıraklık eseri diyebiliriz.
İnsancıklarFyodor Dostoyevski · Can Yayınları · 202362,3bin okunma
Merhabalar bugün yeni bir kitapla geldim karşınıza. Öncelikle eseri biraz eleştirmek istiyorum açıkçası.
Kitabın adı Ezilenler. Orijinal adı da buna yakın olan 'Aşağılanmış ve Hakarete Uğramış.' Konusu ise toplumda hep aşağılanan ve hor görülen insanların, nüfuzlu kimselerin bencilce hesapları arasında ezilişini ve sarsılışını işler.
Açıkçası bu ezilmiş kavramını çok baskın hissetmedim ben. Kitabın kapağını ilk gördüğüm vakit, savaştan kaçan bir halkı konu alan bir kitap olduğunu düşünmüştüm ancak bu beni yanılttı.
Daha çok bir aşk hikayesi üzerine kurumuş bir roman. tabi bu aşk, o kadar garip, saçma diyaloglardan oluşuyordu ki bu beni aşırı derecede boğdu.
Genel itibarıyla kitabı okumak hakikaten de yorucuydu fakat şu bir gerçek ki kitabı okuduktan sonra ruhunuzu doyuran, gerçekten bir kitap okudum diyeceğiniz bir eser.
Yetişir kendimize acıdığımız
Bir topraktan bir toprağa
Nehir nehir boşalan
Ezilmişler, suçsuzlar
Yetişir kendimize acıdığımız
Affetmeyecek bizi bir gün
Çocuklarımız.