Sokrates: Ve demokrasi, inanıyorum ki, zafer kazanan ezilmişler diğer gruptan bazılarını yok ettiğinde ve kalanlarını püskürttüğünde, geri kalan vatandaşlara eşit derecede hizmet verdiğinde gerçekleşecektir.
Platon, Devlet 7. Kitap.
Dinsel öğreti, dünyada sahip olunamayan ve arzusunun duyulduğu güzelliklerin istencidir “ilahi adalet, asrı saadet “ ve cennette “sonsuz mutluluk” dünyada bir şeylerin ters gittiğinin kabulüdür. Gerçek dünyada insanca yaşam yoktur. Din, gerçekliğe duyulan maneviyatın kendisidir.
Din, insana aykırı toplumsal ilişkiler içine hapsolmuş insanın sahici insanlığı arayışıdır. Çünkü, bu tersine dönmüş dünyada “insani öz sahici bir gerçeklik” kazanamamıştır. Din, gerçek dünyada sahici insanlığı bulamamış olan insanın, özlediği insanlığı dile getirir.
Dinsel ıstırap çekme aynı zamanda hem gerçek ıstırabın ifadesi hemde gerçek ıstıraba karşı protestodur. Din ezilmişlerin of çekmesi , kalpsiz dünyanın kalbidir, ruhsuz koşulların ruhudur. Din halkın afyonudur.
Yani Marx’ın söylediğinin açıklaması; 👇🏻
Mevcut toplum derin bir ıstırap çekmektedir . Din, bu ıstırabı kendi fantastik anlatı ve ritüelleriyle hem ifade hem protesto etmektir. Din ezilmişler açısından kalpsiz bir dünya tahayyül edilebilecek kadar insanca özlemlerin paylaşılmasıdır.
Yani afyon aslında ezilmişlerin sıkıntılarını giderebilmek için dinsel ritüellerde yan yana gelerek dayanışmalarını çeşitli kolektif avuntu pratikleriyle çektikleri gerçek acıları bir nebze olsun hafifletmeyi anlatır.
Yoksulluk nedir, nelere yol açar, insanda nasıl izler bırakır, psikolojiyi nasıl etkiler ?
Yukarıdakı soruların cevabı, İnsancıklar'ı yazdığında 23-24 yaşında olan Dostoyevski tarafından, akrabalık ilişkisi bulunan iki dostun mektuplariyla işleniyor. Basit bir memur olan Devuşkin,yaptığı hatalar sonucunda yavas yavas fakirleşmeye başlıyor, beraberinde hayatı da değişiyor. Kendi hayatından ziyade, kendisinin başkaları gözündeki hayatı, Devuşkin'ın hassas noktası. Yoksulluğu, haysiyetini, insanlık değerini yıpratıyor, değersizleştiriyor, Dostoyevski de bu yönü çarpıcı şekilde ortaya koyuluyor.
Gurur Dostoyevski'nin belki de en önemsediği duygu. Bu sebeple gururlu fakirler, yoksullar ve ezilmişler Dostoyevski'nin en sevdiği tiplemeler. İnsancıklar'da da(Suç ve Ceza'da olduğu gibi) gurur unsuru derinlemesine kullanıyor. Yoksulluğun zorluğu, en azından onurlu ve şerefli bir yaşam için gerekli zenginliğin önemi, bilhassa kitabın yarısından sonra hayli güzel işleniyor.
Kısacası İnsancıklar için, ileride adı herkes tarafından bilinecek bir gencin, kendini sıkmadan okutan çıraklık eseri diyebiliriz.
İnsancıklarFyodor Dostoyevski · Can Yayınları · 202361,8bin okunma
Merhabalar bugün yeni bir kitapla geldim karşınıza. Öncelikle eseri biraz eleştirmek istiyorum açıkçası.
Kitabın adı Ezilenler. Orijinal adı da buna yakın olan 'Aşağılanmış ve Hakarete Uğramış.' Konusu ise toplumda hep aşağılanan ve hor görülen insanların, nüfuzlu kimselerin bencilce hesapları arasında ezilişini ve sarsılışını işler.
Açıkçası bu ezilmiş kavramını çok baskın hissetmedim ben. Kitabın kapağını ilk gördüğüm vakit, savaştan kaçan bir halkı konu alan bir kitap olduğunu düşünmüştüm ancak bu beni yanılttı.
Daha çok bir aşk hikayesi üzerine kurumuş bir roman. tabi bu aşk, o kadar garip, saçma diyaloglardan oluşuyordu ki bu beni aşırı derecede boğdu.
Genel itibarıyla kitabı okumak hakikaten de yorucuydu fakat şu bir gerçek ki kitabı okuduktan sonra ruhunuzu doyuran, gerçekten bir kitap okudum diyeceğiniz bir eser.
Yetişir kendimize acıdığımız
Bir topraktan bir toprağa
Nehir nehir boşalan
Ezilmişler, suçsuzlar
Yetişir kendimize acıdığımız
Affetmeyecek bizi bir gün
Çocuklarımız.
Sana her zaman söylüyorum senin yüzünde gülmek var
Bakınca bir yaşama ordusu çıkıyor aydınlığa
Bir çiçek geliyorsun yer altı çevresinden
Bir kartal gidiyorsun çıplağın ayaklarla
Şimdi bir pembeyi kovuşturuyor
Omzundan yukarıya üç polis
Deli ediyor onları saçlarında
Bir karanfil çok
Bir karanfil azala.
En saklı yerlerinden en güzelliğin
“Açlıkla Savaş Kampanyası”,Em
peryalizmin Türk ulusunu kısırlaştırma planının bir parça-
sı”olduğu gerçekçesiyle Filistin
halkını destekleme gösterileri
1967 yılı ilkbaharını dolduran bu çeşitliliğe örnek olaylardır.
Haziran 1967’de Amerikan 6.Filosu İstanbul’a gelir ve Filo Komutan tarafından Taksim’de
ki anıta bir çelenk konulur ve ardından da anti-Amerikan gösteriler yapıldı.Herkes kendi adına mı yapmadı bütün ezilmişler için yaptı.Merhametlı olunmasa bunlar yapılır mı.
Bunda bir var mı yok.
34:28. Biz, seni bütün insanlığa yalnızca haber verici ve uyarıcı olarak gönderdik. Ne var ki insanların çoğu bu gerçeği anlamıyorlar.
34:29. “Eğer doğru söylüyorsanız, bizi tehdit ettiğiniz uyarı ne zaman?” diyorlar.
34:30. De ki: “Size yapılan uyarının bir zamanı vardır. Ondan, bir saat bile geri de kalmazsınız ileri de geçemezsiniz.”
34:31. Kâfirler, “Biz ne bu Kur’an’a ne de ondan önce gelene asla inanmayacağız.” dediler. Sen bu zalimleri, Rabb’leri huzuruna çıkarıldıklarında nasıl birbirlerine sataştıklarını bir görsen! Güçsüzler, büyüklük taslayan kimselere, “Eğer siz olmasaydınız, biz kesinlikle inananlar olurduk.” derler.
34:32. Büyüklük taslayanlar, mus’tezaflara¹: “Size doğru yol gösterildiğinde, sizi o yoldan biz mi alıkoyduk? Hayır! Siz zaten suçlu kimselerdiniz.”² dediler.
1- Güçsüz bırakılmışlar, ezilmişler, kimsesizler, çaresizler, küçümsenenler.
2- Gerçek suçlu siz kendinizsiniz.
34:33. Mus’tezaflar, büyüklük taslayanlara: “Hayır! Gece gündüz kurduğunuz tuzaklarla bize, Allah’ı yalanlamamızı, O’na birtakım eşler koşmamızı öneriyordunuz.” dediler. Azabı gördükleri zaman, için için pişman olacaklar. Kâfirlerin boyunlarına demir halkalar geçiririz. Onlar, yalnızca yapmış oldukları şeylerin karşılığını görecekler.