Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
(Değer bilmezlere) İlla toprak altına mı girmek gerekir değerimizi anlamanız için.İlla canımızın yanması mı gerekir değerli olduğumuzu hissetmek için.İlla sessiz kalmak mı gerek, ''Nasılsın,neyin var.'' cümlesini duymak için. Hiçbir şeye geç kalmayın.. Yarın bunu söylemek için geç olabilir.Sevdiğiniz insanlara,önemsediğiniz,değer verdiğiniz insanlara daha çok ilgi gösterin.Onlar kırıldıklarını çok belli ederler. Susuşundan,gözlerini kaçırışından, en önemlisi de yüzünde ki o güzel gülümsemesi kaybolduğunda anlayabilirsiniz.Bu hayat birbirimizi üzmek için değil.Barış için,aşk için,sevgi için var.Birbirimizi sevelim.(Hayat sevince güzel.) Öncelikle pişman olabileceğimiz şeyleri yapmaktan vazgeçelim.Aşk dolu,sevgi dolu olalım.Düşünsenize, birisinin gülümseme sebebi olduğunuzu?Bu sizi mutlu etmez mi?Ayrıca bu sizinde yüreğinizin güzelliğini ortaya koyar. Ve ayrıca yalnız kalmaktan korkmayın! Vardır Allah'ın bir bildiği.Doğru yerde,doğru zamanda belki en hayırlısı çıkacak karşına. Bunu bilebilir misin ki?Hiçbir zaman isyan etme. Şükr'etmesini bil.Aç ellerini Allah'a dua et.O seni görüyor,duyuyor. ''Bunları ben size diyorum,ama bana bunları söyleyecek daha doğrusu söyleyebilecek bir arkadaşım yok.'' Siz siz olun,kendiniz olmaktan vazgeçmeyin.Açın ellerinizi,dua edin Yaradan'a... Son olarak; Kimseyi kırmayın şu fani dünyada, ne demiş; Mevlana (Kırdığın yerden,kırılacaksın.)
Fani bir aşk peşinde yanarken, reddedilmeyle sevda kabı kırılan Züleyha, kabın ardındaki Hakiki Sevgili'ye yönelir. .. Züleyha, uzun süre, Yusuf aynasında kendi peşinde koşar... Peki ya ayna kırıldığında? Yani ayna ile arasında belalar, manialar, ayrılıklar girdiğinde... İşte o zaman kendini Hakikat Dağı'nın eteklerinde bulur Züleyha... Orada ünsiyet değil yapayalnızlıktır yoldaşı.
Reklam
"E haliyle. Şimdi karşıma çıkacak biriyle mesela yaşayacağım aşk, farklı olacaktır. Ben kıymet bilecek yaşa geldim. Sadece hayatıma alacağım sevgilinin değil, dostlarımın, her şeyin fazlasıyla kıymetini bilen bir adamım artık. Gençlikte hoyratça harcıyoruz bazı şeyleri, "yaaa madem öyle, bitti o zaman bu iş!" diyoruz, şimdi o lafı o kadar kolay etmiyorsun. "Kapı açık, arkanı dön ve çık!" şarkısını, o kadar kolay söylemiyorsun. O kadar kolay Ajda Pekkan olamıyorsun! "Bunu yarın konuşalım" demeyi öğreniyorsun. Çünkü aslında sadece aşk değil, hayata ait dünyada çok az şey olduğunu anlıyorsun. Bütün dünya, bir avuca sığacak kadar şeye indirgeniyor. gençken daha fani ve tali şeylerin peşinde oluyorsun. Mesela laf oturtmaya bayılıyorsun, birinin ağzının payını vermek senin için bir güç göstergesi haline geliyor. Bir yaştan sonra böyle şeylere tenezzül etmemeyi öğreniyorsun. Yaşamı bir kendini oldurma, kamil olma süreci olarak görüyorsun. Ben öyle görüyorum..."
Kusursuzdur ya Allah, O'nu sevmek kolaydır. Zor olan hatasıyla sevabıyla fani insanları sevmektir.
İnsanlar öleceklerine inanmıyorlar. “Bir gün öleceğiz.” diyoruz. Her gün gazetelerde, televizyonlarda yüzlerce kişinin öldüğünü okuyoruz, duyuyoruz. Her saniye insanlar ölüyor, ölümü en yakıştıramadıklarımızın ya da “Ölümsüz” görünenlerin öldüğüne tanık oluyoruz, yine de bir türlü öleceğimize inanmıyoruz. Bazen cenazelerde veya tanıdıklarımızı toprağa verirken ölümü biraz olsun hissediyor, “Fani dünya” diyoruz, aynı akıbeti bir gün bizim de yaşayacağımızı düşünüyoruz ama etkisi hemen geçiveriyor. Tekrar öleceğimize inanmama hâline bürünüyoruz.
Kusursuzdur ya Allah, O'nu sevmek kolaydır. Zor olan hatasıyla sevabıyla fani insanları sevmektir. Unutma ki kişi bir şeyi ancak sevdiği ölçüde bilebilir. Demek ki hakikaten kucaklamadan ötekini, Yaradan'dan ötürü yaratılanı sevmeden, ne layıkıyla bilebilir, ne layıkıyla sevebilirsin...
Reklam
Zor olan hatasıyla sevabıyla fani insanları sevmektir.
"Fani lezzetleri acılaştıran ölümü sıkça anınız." (Hz. Muhammed)
Sayfa 73 - Nesil YayınlarıKitabı okudu
İslâmda, her kişi, adetâ bütün dünyadan sorumludur. Bununla elbet bir megalomani anlamındaki kendini sorumlu biliş düşüncesini kasdetmiyoruz. Müslüman, ülkü adamı olarak kendini Allaha karşı bütün dünya ve insanlıktan sorumlu kabul eder, bir ülkü adamı olarak elinden geleni yapar; fakat ondan ötesi için artık o tevekkül eder, kadere razı olur. Onun kaderciliği ve tevekkülü bu anlamdadır. Yoksa, hiç bir çaba sarfetmeden kader ve tevekkülden bahsetmek, insanın yüklendiği sorumluluktan kaçması anlamına gelir. Ne doğu fataizmi, ne batının gurur yatağı inkârcılığı. Yeryüzünün varisi ve Allahın yeryüzündeki halifesi, yaralıkların en üstünü olma yazgısı, mümini, enerjik ve dinamik bir ruhla, gücünün yettiği bir vazife sorumluluğunu omuzlamaya yöneltir. Ruhtaki ego taşlaşmasını eritmek, Tanrı rızasında fâni olmak, onu bu sorum dünyasında insanlığını bütünlemeye götürecektir. O kendini sadece bir hizmet eri olarak görecektir. Başarı ve ödül Allahtandır ve otomatik olarak bir cevap gelir hizmetin sonunda Onun baktığı hizmettir, ödülleniş değil. Takatı ölçüsünde sorumunu bütünlemektir amacı. Mümin kınından sıyrılmış bir görev bilinci, sorumluluk ınancıdır. Ne toplumu hiçe sayan bir bireycilik, ne de toplum kollektivizmi ve anonimliği önünden sanı silinmeğe götüren kişiliksizlik onun özelliği karakteri olabilir. Kişinin de, toplumun da, olan kişiliğiyle, Tanrı Yoluna adanma için kendini Sorumlu tutacağı bir iç disiplinde diri kalma aşk ve aşkınlığı işte onun asıl özellik ve karakteri
Ben dost ile dost olmuşum, Kimseler dost olmaz bana. Münkirler bakıp gülüşür, Selâm dahi vermez bana. Ben dost ile dost olayım, Canımı feda kılayım. Ölmezden evvel öleyim,
Sayfa 109Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.