Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Postyapısalcı ve postmodern felsefeler başta olmak üzere, özellikle çağdaş fark veya farklılık düşüncesi söz konusu olduğunda akla gelen en önemli isimlerden birisi de kuşkusuz Jacques Derrida'dır. Öyle görünüyor ki, Derrida'yı bu bağlamda önemli kılan boyut, soyut ve kurgusal varlık ve hakikat anlayışlarının sağlamış olduğu hakikat konformizmini veya başka bir deyişle epistemik konforu, geliştirmiş olduğu metin okuma pratiği veya düşünme stratejisine bağlı olarak son derece dikkatli ve ihtimamlı bir düşünme biçimi içerisinde dağıtmak suretiyle, hem farklı düşünme ve felsefe yapma pratiklerine kapı aralaması hem de monolitik karakterdeki metafiziklerin fark veya farklılığa yönelik körlüklerini deşifre etmesidir. Kanaatimizce dekonstrüksiyonu "birden fazla dil", "ötekinin gelişine açıklık", "sınırda felsefe yapmak" ve "adalet" ile ilişkilendiren Derrida'nın nasıl bir düşünme pratiğine sahip olduğunun anlaşılması, bir yandan epistemik yollarla kuşatılması mümkün olmayan bir hakikat anlayışına sadık bir düşünme pratiğinin nasıllığının, diğer yandan da böyle bir düşünme pratiğinin ötekine veya farka yönelik nasıl bir etik-politik düşünüm sergileyeceğinin anlaşılmasına bağlıdır.
Sayfa 13 - Ketebe Yay. 1. Baskı: Mart 2020
Sorokin'e göre zaman ve mekân şartları içinde farklı görünümler kazansa da aslında her zaman ve mekânda hüküm süren tabakalaşmanın doğal faktörlerini biraz açalım (Başak Avcılar, 1994: 51-54): 1. Birlikte yaşama gerçeği: Sorokin'e göre, sürekli birlikte yaşamak ancak bir grubun üyelerinin ilişki ve davranışlarının düzenlediği bir duşum
Reklam
"Belki de insanlığın hayatta kalabilmesi için, her zaman için bir optimum farklılık gerekiyordur."
Farklılık
Ormanın içinde kesişen iki yol vardır ve ben en az ayak izi olan yolu seçtim. İşte farklılık budur.
Hiç şüphe yok ki böylesi bir cumhuriyet herhangi bir insan birlikteliğinin en yürek parçalayıcı ikilemine; yani asgari çatışma ve ihtilafın söz konusu olup aynı zamanda seçme özgürlüğüyle kendini savunma hakkına dokunulmadan nasıl birlikte yaşanacağı ikilemine cevap olarak akla gelen en uygun çözüm gibi görüniyor. Kısacası, farklılık içinde (ve farklılığa rağmen) birliği nasıl sağlayacağız; birlik içinde (ve birliğe rağmen) farklılığı nasıl koruyacağız?
Freud’a göre yalnızlık ancak bir yokluk biçiminde, Winnicott’a göreyse sadece bir mevcudiyet olarak betimlenebilir di. Bu, önemli bir farklılık ölçütüdür.
Sayfa 57
Reklam
400 syf.
7/10 puan verdi
Sahte sevgili bazında çok fazla kitap yazıldı ama bu kitabı ötekilerden daha iyi yapan şey karakterlerin bilim insanı oluşuydu. Olive ile Adam’ın bilimsel atışmaları farklılık kazandırmıştı ve akademik camiayı okuması çok keyifliydi. Kitabı okurken kendimi zeki hissettimahahahah
Aşk Hipotezi
Aşk HipoteziAli Hazelwood · Epsilon Yayınevi · 03,762 okunma
Bir kadın ne ister sorusu ise son derece karmaşık ve kişiye özgüdür. Kadınların her biri benzersizdir ve dolayısıyla istekleri, hayalleri, kişilikleri, yaşam tarzları, arzuları ve yaşam deneyimleri farklılık gösterir. Kimi kendini ifade etme özgürlüğü peşinde koşarken, kimi eğitim ve kariyerinde ilerlemeyi, kimi ise sevgi ve saygı görmeyi arzular. Bu çeşitlilik, kadınları sadece cinsiyetlerine göre değil, aynı zamanda birey olarak da değerlendirilmeleri gerektiğinin ve altını çizer. Kadınların yaşamı, tercihleri ve arzuları, toplumsal cinsiyet kalıplarının ötesinde, her birinin özgün yolculuğunu ve kişisel hikayesini yansıtır.
Sayfa 8 - Alaska YayınlarıKitabı okuyor
"Şempanzeler ve gorillerle arama seti tek farklılık, son üç milyon yıl içinde bizim doğa tarafından giderek daha az, kültür tarafından daha çok şekillendirilmiş olmamızdır. Kendi kendimizin yaptığı deneysel yaratıklar haline geldik." -Ronald Wright
Sayfa 305Kitabı okudu
Farabi
Din ve felsefenin kaynağı birdir ve bu, Faâl akıl'dır. Var olan tek hakikat, Faâl akıl'dançıkan ve coşan (feyz) gerçektir. İkisi arasındaki farklılık aynı kaynaktan çıkan bir tek hakikatin insanlara ulaştırma şeklinden kaynaklanmaktadır.
Reklam
İslam ümmetinin mükemmel örneklerinden birisi de İslam ordusunun dünyaya göstermiş olduğu ahlaki yüceliktir. İslam ordusu fethettiği topraklara girmiş ve askerler caddelerde dolaşmışlardır. Fethedilen bu şehirlerdeki kadınlar en güzel elbiseler içerisinde balkonlardan bu askerlere bakmışlar, ancak bu kahraman askerlerden tek bir asker bile kafasını kaldırıp bu kadınlara bakmaya çalışmamıştır. Hattâ askerler caddelerden kadınların balkonlardan kendilerine baktıklarını bilmeksizin geçmişlerdir. Bu durum, mağlup milletlerin yüzyıllarca savaşçılardan gördükleri rezilliklerden ve insanların hikâyelerde ve masallarda bu savaşçı milletler hakkında anlattıklarından tamamen farklılık arz etmektedir. Çünkü işgalcilerin ayak bastıkları milletlerin topraklarında yaptıkları şey; oraları harap etmek, oradaki bütün kadınların ırzlarına geçmek ve hattâ kadınlarla bütün çirkinlikleri ve azgınlıkları yapmalarıdır. Fethedilen ülkelerdeki halklara gösterilen bu sıra dışı uygulamaların ardından, İslam ordularının onların kalplerini kazanması nasıl mümkün olmasın? Çünkü İslam ordusu aldığı yerleri, hiç kimsenin namusuna el sürmeden ve şerefine dokunmadan fethetmiştir.
Veya o çok ünlü, “Muasır medeniyetler seviyesine çıkmak” sözü... Nasıl da gururla herkesin dilindedir. Fakat Mustafa Kemal’in böyle bir sözü yoktur. Sözün aslı; “Milli kültürü muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkarmak” şeklindedir. îki söze dikkatli baktığımızda, ilki yalnızca “muasır medeniyetler seviyesine çıkmayı” öngörür ve bu uğurda milli kültürün durumunu önemsemez. Fakat Mustafa Kemal’in asıl sözünde “milli kültür” terk edilmemiştir, hedef ise muasır medeniyetler seviyesinin de ötesidir. Başka bir deyişle, Batının gelişmişlik seviyesinin de üzerine çıkmaktır. Bu farklılık, Mustafa Kemal’in Batı hayranı değil de medeniyet hayranı olduğunu gösteren önemli bir detaydır. Fakat her nasılsa, Mustafa Kemal’in sözü zaman içerisinde değişmiş ve kupkuru bir hale gelmiştir. Daha da ilginci, toplum Mustafa Kemal’i o kupkuru sözle benimsemiştir.
Sayfa 6 - Masa KitapKitabı okuyor
Gözlerimi Kapattım
Duraklar.. Otobüs durağı, dolmuş durağı ve hayattaki diğer duraklarımız. Bu durakların hepsinde de bekleyen çeşit çeşit insanlar var. Üzerlerinde beklemenin verdiği yorgunlukla gözleri beklenendedir. Kimisi bu durakların daimi müdavimleridir, kimisi şöyle bir geçerken uğramıştır. Gidilecek yere göre duraklardaki insan sayısı farklılık gösterir.
Özetle, mutlu evlilikleri olanlar: 1. Doğru kişi ile evli olduklarını düşünüyorlar ve evlilikleri­ne bakışları olumlu; 2. Birbirlerinin farklı taraflarını kabul ediyor ve bu farklılık­ ları yönetmeyi biliyorlar;3. Aralarında nasıl tartışacaklarını biliyorlar; birbirlerini in­citmeden tartışabiliyorlar;4. Aralarında küs kalmıyorlar; 5. Birbirlerini çekici buluyorlar ve cinsel hayatlarını devam ettiriyorlar;6. Şu altı alanda çıkan sorunlarda, aralarında konuşup uz­ laşabiliyorlar:- Aileler arası ilişkinin nasıl olacağı, - Cinsel yaşamın sıklığı ve içeriği, - Çocukların eğitiminin nasıl yapılacağı, - Eve giren paranın nasıl yönetileceği, - Ev işlerinin kimler tarafından ve nasıl yapılacağı, - Boş zamanların nasıl geçirileceği; 7. Arkadaşlıkları iyi. Mutlu çiftler eşleriyle beraber olmak­ tan kaçmıyorlar; aksine beraber olmaktan hoşlanıyorlar.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.