Görüldüğü gibi, bir geleneği canlandırmak için sadece şaşaalı törenler yapmak yeterli olmamakta; o geleneğin birçoğu bugün kaybolmuş inceliklerini kavramak da gerek. Zamanın değiştiğini ve artık hiyerarşi bazlı statik bir toplumda yaşamadığımızı göz önünde bulundurarak, camilerin birden fazla minareye sahip olmaması gerektiğini savunmuyoruz. Ancak, İstanbul'un tepelerine nakşettiği selatin camilerinin görüntüsü bozulmasın diye evlerin yüksekliklerini itinayla denetleyen bir imparatorlukla, İstanbul'un silüetini gökdelenlerle bozan bir cumhuriyet arasındaki fark da gözden kaçırılacak gibi değil. Eğer muhafazakârlık adına geleneği ihya edeceksek, ayın çatlatmaktan, köprülere padişah ismi vermekten ve eski kavramları gelişigüzel kullanmaktan daha iyisini yapmak zorundayız.
Hayatımızı şahit tutacağımız, göstereceğimiz biri olsun isteriz. Sosyal medya platformlarının patlamasının en büyük nedeni de işte bu duygudur. Beni gör, beni beğen ve yaşadıklarıma şahit ol...
"Karşılaştığınız çoğu kimse sizinle elli kat gazlı bezin arkasından konuşuyormuş gibi hissedersiniz. Bazen daha konuşmadan önce yalan söylediklerini anlarsınız. Yaşları ilerledikçe daha da yüzsüzleşirler ve önemi bile olmayan konularda yalan söylerler.
... Bilmiyorum. Belki de buna o kadar alışmışlardı ki fark etmiyorlardı bile. Belki de bir lanet gibiydi ve ne kadar çok yaparsanız o kadar kolaylaşıyordu. Asıl inanılmaz olan, insanları kandırdıklarını sanıyor olmalarıydı."
Deli gönül inil inil inleme
Kadir Mevla'm hasretime sal beni
Viranlıkta görsen baykuş sanırsın
Bir hüma kuşuyum sen de bil beni
Ulu bezirganım kumaş satarım
Gökyüzünde uçan kuşu tutarım
Yetmiş iki dilden bilir öterim
Anın için fark edemez el beni
Akpınar'ın boz bulanık seliyim
Ol sebepten aklım yoktur deliyim
Nâci derler dört güruhun biriyim
Ararsan Hak divanında bul beni
Gider idim ben de kendi işime
Aşkın doluları yağdı başıma
Ağu kattı benim tatlı aşıma
Ummanlara gark eyledi sel beni
Pir Sultan'ım ırak yoldan gelirsin
Gevherin kıymetin nasıl bulursun
Eksikliğim çoktur sen de bilirsin
Eksiklikle kabul eyle gel beni
“Kuşun çıplak ve nazlı bir dalgınlıktan ibaret olduğunu kırk iki yıl sonra, başka bir canlıya bakarken fark edecekti.
......
Kuşu görmesi, ancak kırk yılı aşkın bir sürede tamamlanacaktı böylece”
Ülkemizin Din Anlayışı Bu Sekilde Rivayetler Uzerine Kurulu
«Rivayet olunur ki Hazreti Peygamber aleykisselâm zamanında bir uğru var idi. Adına Uğru Abbas derler idi. Her gece uğruluk eder idi. Hazreti Peygamber aleykisselâm ona ve onunla söylesene lanet eyler idi. On yıl bu kişi daima bu işi işledi. Çünki ecel geldi. Akibetilemir vefat eyledi. Kavim ve kabilesi bu adamı götürüp bir kuyuya bıraktılar.