Aydınlar, Üçüncü Reich'ı ve Almanya'daki Nasyonal Sosyalizm'i, insan toplumunun bir sapkınlığı olarak göstermekten hoşlanırlar. Birçokları, bunun gerçekten bir kolektif cinnet olduğunda birleşir. Çünkü bu, bir eşkıya çetesinin ya da bir ülkenin başına geçmiş tek bir delinin işi değildir. Bu daha ziyade, halkın (işçilerin, aydınların, kadınların, gençlerin, yaşlıların) paylaştığı ortak bir cinnet olayıdır. Bunun, tarihte, belirli bir yerdeki belirli bir halka özgü bir olay olduğunu düşünecek kadar akılsız olabilir miyiz? Ama öyleyiz. Çünkü, kendi inançlarımızdaki, davranışlarımızda-ki ve tarihimizdeki kolektif çılgınlığın farkına varamıyoruz. Horkheimer, Adorno ve arkadaşları, Alman faşizminden kaçıp ABD'ye gittiler. Orada, Yahudi düşmanlığı üzerine bir araştırma yaptılar ve ABD'deki düşmanlığın daha yaygın olduğunu gördüler. Oysa aynı ABD halkı, aynı zamanda faşizme karşı savaşıyordu. Tarih boyunca, halkların, başka toplumlardaki totaliter düzenleri eleştirdikleri, buna rağmen, kendi ülkelerindeki ırkçı, şovenist ve totaliter sistemleri destekledikleri çok görülmüştür. Barışı koruyan hep bizim silahlarımız, tehdit eden ise başkalarınınkidir.