Aydınlar, Üçüncü Reich'ı ve Almanya'daki Nasyonal Sosyalizm'i, insan toplumunun bir sapkınlığı olarak göstermekten hoşlanırlar. Birçokları, bunun gerçekten bir kolektif cinnet olduğunda birleşir. Çünkü bu, bir eşkıya çetesinin ya da bir ülkenin başına geçmiş tek bir delinin işi değildir. Bu daha ziyade, halkın (işçilerin, aydınların, kadınların, gençlerin, yaşlıların) paylaştığı ortak bir cinnet olayıdır. Bunun, tarihte, belirli bir yerdeki belirli bir halka özgü bir olay olduğunu düşünecek kadar akılsız olabilir miyiz? Ama öyleyiz. Çünkü, kendi inançlarımızdaki, davranışlarımızda-ki ve tarihimizdeki kolektif çılgınlığın farkına varamıyoruz. Horkheimer, Adorno ve arkadaşları, Alman faşizminden kaçıp ABD'ye gittiler. Orada, Yahudi düşmanlığı üzerine bir araştırma yaptılar ve ABD'deki düşmanlığın daha yaygın olduğunu gördüler. Oysa aynı ABD halkı, aynı zamanda faşizme karşı savaşıyordu. Tarih boyunca, halkların, başka toplumlardaki totaliter düzenleri eleştirdikleri, buna rağmen, kendi ülkelerindeki ırkçı, şovenist ve totaliter sistemleri destekledikleri çok görülmüştür. Barışı koruyan hep bizim silahlarımız, tehdit eden ise başkalarınınkidir.
Sayfa 23
Kimi insan faşizme benzer; karşılık bulamayınca öldürür sevdiğini Kimi insan kapitalizme benzer; yalanlar üzerine kurar bütün ilişkiyi Kimi insan ise devrime benzer; kavuşmak bir ihtimaldir ve çok güzeldir. Tol, Murat Uyurkulak
Reklam
İktidardakilerin, Düştü Düşecek Lakırdısının Ne İlki Ne De Sonu
Türk Hükümeti... İlk günlerde faşizme karşı sempatisini maskelemek zorunda idi. Fakat dört sene sonra, faşizmin zaferi yakın göründüğü günlerde, Türkiye Başbakanı Şükrü Saraçoğlu, Alman elçisi Von Papen'e "kendisinin bütün kalbi ile Rusya'nın yıkılmasını istediğini" ve "Rus probleminin halledilmesi için, Rusya'da yaşayan Rusların yarısının öldürülmesi gerektiğini" söylüyordu. Gizli bir anlaşmaya varılmıştı; Stalingrad düşer düşmez. Türkiye de faşist mihver devletleri safında harbe katılacaktı. Fakat Stalingrad düşmedi: Faşizmin mukadder yıkılışı, o zamanki Türk devlet adamlarını başka hamiler aramaya sevk etmiştir. Harbin bitmesine bir iki hafta kala Türkiye Almanya'ya harp ilan ediyordu. Birleşik Amerika Devletleri'nin tavsiyesi üzerine Türkiye'de tek partili sistem kaldırılmış, faşizm yıkıldıktan sonra özgürlük isteyen halk yığınlarının öfkesini tehlikesiz bir mecraya sevk etmek için Demokrat Parti kurulmuştur. Tıpkı Amerika'daki gibi: Bir tarafta Cumhuriyetçiler, diğer tarafta Demokratlar.
Sayfa 372 - 1. baskı - 1969
Emperyalizm - Nobel - Orhan Pamuk - Kürtler - Ermeniler
AYDINLAR VE MUHALEFET Fatma Yılmaz Şubat 2008 "... Özgürlükten, demokrasiden, insan haklarından bahseden aydının en temel özelliği anti-faşist, anti-emperyalist olmasıdır. Bizim aydınlarımız ise emperyalizmin yeni-sömürgesi ülkemizdeki yeni yönetim biçimi olan faşizmi tartışmak, ona karşı sesini yükseltmek yerine şeriat gibi, türban gibi tali meseleler üzerine günlerce, aylarca, hatta yıllarca tartışır, “Cumhuriyet elden gidiyor” çığlıkları atar dururlar. Emperyalizmle girilen ilişkiler sonucunda, bağımsızlığını 50 yıl önce kaybetmiş bir cumhuriyetin nasıl bir cumhuriyet olduğunu tartışmazlar asla. Dünyanın dört bir yanında gizli ve açık işgalleriyle halkların kanını döken emperyalizmin karşısında halktan yana tavır almazlar, halka bilinç taşımazlar. Kaygıları, korkuları, kariyer hesapları vardır küçük-burjuva aydınların, bedel ödemeyi göze alamazlar. Çünkü sisteme göbekten bağlıdır onlar. Bu sebepten, Orhan Pamuk'u, “Devletin 30 bin Kürt'ü, bir milyon Ermeni'yi katlettiğini” söylemesine rağmen, aldığı Nobel'in ardından bağrına basan sistem; aynı sözleri yıllardır, o katledilenlerin cephesinden haykırdıkları için devrimci aydınlara tecritin, işkencenin, infazların en alasını layık görür. Haklıdan yana olmak, ezilenin yanında yer almak, emperyalist tekellerin önünde secdeye varanlar için en büyük suçtur!
Sayfa 173 - Tavır Yayınları (Devrimci Sanat-1) adlı kitaptan alıntıdır.Kitabı okudu
Horkheimer, Adorno ve arkadaşları, Alman faşizminden kaçıp ABD'ye gittiler. Orada, Yahudi düşmanlığı üzerine bir araştırma yaptılar ve ABD'deki düşmanlığın daha yaygın olduğunu gördüler. Oysa aynı ABD halkı, aynı zamanda faşizme karşı savaşıyordu. Tarih boyunca, halkların, başka toplumlardaki totaliter düzenleri eleştirdikleri, buna rağmen, kendi ülkelerindeki ırkçı, şovenist ve totaliter sistemleri destekledikleri çok görülmüştür. Barışı koruyan hep bizim silahlarımız, tehdit eden ise başkalarınınkidir.
Öyle ki, bugün artık etrafimıza şöyle bir bakalım! Batı her yerde! Vladivostok'ta, Singapur'da, Boston' da,.... Kudüs ve Cezayir' de. Yarım bin yıldan beri insanların düşüncelerini ya da sağlıklarını ya da manzaralarını ya da günlük yaşamlarını kalıcı biçimde etkileyen her şey Batı'nın eseri. Kapitalizm, komünizm, faşizm, psikanaliz, çevrecilik, elektrik, uçak, otomobil, telefon, bilgiişlem, penisilin, insan hakları ve de gaz odaları... Evet, bütün bunlar, dünyanın mutluluğu ve felaketi, bütün hepsi Batı' dan geldi. Bu gezegenin üzerinde nerede yaşanırsa yaşansın, artık her türlü modernleşme Batılılaşma demektir.
Sayfa 61
Reklam
594 öğeden 421 ile 430 arasındakiler gösteriliyor.