“ Yaşamınız sizin için mutlaka önemli bir anlam taşıyordur. Ayrıca asla vazgeçmeyeceğiniz bir şeydir. Bunu anlayabiliyorum. Fakat benim açımdan hiç önemli değil. Benim açımdan siz yeni bir tablonun önünde yürüyüp giden, rahatlıkla resimden kesilip atılabilecek insanlardan öteye geçmiyorsunuz. Benim sizden istediğim tek şey var. Ne olur işime engel olmayın. Bu şekilde birer figüran olarak kalmaya devam edin. Bir tek bunu istiyorum.”
Altına Hücum, Charles Chaplin'in trajedi ve komedinin kesinlikle birbirinden çok uzak olmadığı yolundaki inancını doğrulamıştır. Bu olanaksız gibi görünen çift yönlü esinini, 1896-98 yıllarında Klondyke'ta yaşanan "Altına Hücum" olayı sırasında altın arayıcılarının içinde bulunduğu yoksunluğu gösteren bazı stereoskop slaytlardan; bir de
Kısaca şöyle diyebilirim: Bu sonuç, benim için uygun görülen, beyaz gömlekli, paralı, çoluklu çocuklu senaryodan daha çekiciydi. En azından bu senaryoyu ben yazdım, ben oynadım. Başkalarının senaryolarında figüran olmadım. İs-te-di-ği-mi yaptım.