Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
figüran
Bir figüran çıktı sahneye, bir yerlere gitmekte Sığamıyor yolcu mapushanelerde Sığınacak bir yer bulmadan ev yapmalı kendine Müteharrik zamanda değil, sabit anda omzunda heybe Haşyeti kendini aşmış, oturup bir oyun açmış Oynadığı hayatın kodlaması yanlış Noktanın sonsuzluğunda kendini aramış Derken düşmüş çukura derine batmış Şimdi Yusuf attı kuyuya, çık çıkabilirsen Sendeki bu haylazlık hep çocuk enerjisinden İmdat! Yok mu kurtaracak Adem'i Havva sevgisinden Kapat oyunu da aç kitabı sağdan verilirken
İnsan hayatla mücadele ederken dünyanın merkezinde sadece kendisi var, diğerleri sadece figüran sanıyor. Ama etrafındaki insanlara kulak verdiğin zaman, birçok insanın belki senin kadar, belki senden de fazla çal kantılı bir hayat sürdüğünü fark edip şaşırıyorsun.
Reklam
83 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Direk mevzuya giriş yapıyorum; Roman, bir yargıcın amansız bir hastalığın pençesinde ölüme doğru yolculuğunu ve bu süreçte yaşadığı içsel hesaplaşmayı anlatır. Tolstoy, eserinde dönemin Rus toplumunun çürüyen yapısını çarpıcı bir şekilde betimlerken, aynı zamanda ölüm ve yaşam arasındaki trajik karşıtlığı derinlemesine işler. İvan İlyiç'in
İvan İlyiç'in Ölümü
İvan İlyiç'in ÖlümüLev Tolstoy · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202245,3bin okunma
Başkalarının hayatında figüran olmak yerine, kendi hayatınızın mimarı olun.
Barbarlık Çağı
Yanılıyorsunuz” dedi. “Hiçbir kalem hiçbir savaşı kazanamaz.” “ Ama bitirebilir!” dedim. “Tıpkı başlattığı gibi.”
Mythos KitapKitabı okudu
Bütün savaşları yıkım uğruna yıkım olarak gördüm. Çatışmanın nedeni ve amacı önemli değildi artık, askerler yalnızca birer figüran, ateş kusan tunç ve demir canavarların kölesiydi, şehirler ve köyler yalnızca birer hedef, savunmasız karınca yuvasıydı. Boğucu bir öngörü..
Sayfa 200 - Alfa KitapKitabı okudu
Reklam
262 syf.
9/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Spoiler* Kitap 1133 yılıyla başlıyor. İlk başta geri dönüşler yaparız, bir 1890 bir 1133 yılına geçeriz diye düşünmüştüm. Olmadı. Bu tür kitapları daha çok seviyordum, öyle olur diye de çok sevinmiştim. 1890’a geldiğimizde ise çok fazla karakter çıkıyor karşımıza. Ve çok fazla mekan. Genelde polisiyeler bir çevrenin etrafında döner
Simirna Cinayetleri: Düello
Simirna Cinayetleri: DüelloSuphi Varım · Dedalus Yayınları · 201243 okunma
"Kendi hayatımın oynandığı sahnede figüran olmayacağım."
Sayfa 465 - Alena Canım AlenaaaKitabı okudu
Kimin hikayesine figüran olur, benim kahraman ilan ettiğim?
500 syf.
7/10 puan verdi
Mabelciim
KUMRAL ADA - MAVİ TUNA Buket Uzuner; Roman (01.05.2009 ) Roman bir cinayet haberi ile başlıyor diyebilirim: Tuna, Ada'nın bir cinayet işlediğini okuyor gazetede... Gelişme bölümlerinde kurgu iki ana kola ayrılıyor: Tuna'nın yaşadığı iç savaş bölümleri ile kahramanların yaşadığı -aşk diye tarif edemeyeceğim- bir ilişkinin anlatıldığı
Kumral Ada Mavi Tuna
Kumral Ada Mavi TunaBuket Uzuner · Everest Yayınları · 202110,9bin okunma
Reklam
Tam olarak nasıl bir hikâyede ne tür bir rol üstlendiğimden dahi emin değildim. Başrolde başladığım filmi figüran olarak bitirmiş gibi hissediyordum kendimi. Peki türümüz neydi? Aşk mı, avantür mü, erotik mi, gülünecek halime ağlamak istediğim ucuz bir komedi mi? Kafamı kurcalayan asıl soru şunlardı: Hakikaten sevmiş miydi beni? Neden pat diye vazgeçmişti öyleyse? Her şey ne zaman ve neden değişmişti? Ya da değişen bir şey yoktu da, başından beri ben mi yanlış anlamıştım aramızdakileri?
Küçüksün, Elindeki zaferlerle ileri gittiğini sanan ama yolun daha yeni başladığını farkında olmayansın.. İlerlediğini sandıkça bir ilerleme olmadığını, geriye dönüp baktığında yolun en başında olduğunu gördüğünsün... Zafer sandıklarınla, Yenilgilerinle küçüksün.. Hataların var, yorgunlukların var. Seni anlamayan insanların hayatlarının parçası olmaya çalışmakla geçmiş ömrün. Ve bu geçen ömürde kendine yer bulamamışsın. Yorgunsun, küçüksün ve küçülmüşsün de kendine karşı.. Bir başkasının hayatlarında figüran olduğun için küçülmüşsün büyüyeceğini sandığın halde...
Okumak ve özelde Risale okumak, insanın kendi fıtrat toprağını kazmasına, nefsinin kabuğunu çatlatmasına vesile olmalıdır. İnsan, tıpkı Exupery'nin Küçük Prens'indeki 'yıldız tüccarı'nın yaptığı gibi, yakasına takamayacağı, boynuna dolayamayacağı 'uzak yıldızlar'la meşgul olabilir; dilini ve kalbini ömür boyu onlarla oyalayabilir; ama en fazla rafine bir figüran olur. Oysa nefsimizi hatırladıkça, kendimizi okudukça, boynumuza dolayacak ufacık ve sıcacık bir atkımız, yakamıza takacak küçük ve güzel çiçeklerimiz olur.
Filmlere ağlayanlar gerçeklere sustu! Şu film olsaydı dünya festivallerinde ödüllere boğarlardı gerçek olunca görmemezlikten geldiler. dünyayı bir sete çevirip oyunları ile gerçek insanları figüran ettiler herkes bu filmi sevdi kimse dursun istemiyor! O kadar tarifsiz acı ki, Sanki başka mahluklardan bahsediyoruz Bir avuç üniversitelinin derdi olmuş Gazze, Bir avuç insanın “marjinal” derdi olmuş Gazze Ama böyle sürmeyecek “zulüm ile kimse anda olmadı olamaz! Herkes imtihan oluyor insanlık imtihan oluyor, 8 milyar sandığımız insanlık aslında bir avuçmuş! Evet üzgünüz ama pes etmek yok! Asla alışmak yok! Asla bu kahpe düzene oymak yok! Hep böyle oldu hep bir suskun güruh vardı, ayet “onların çoğu inanmaz” (Yusuf Suresi 106) diyor yeni değil çoğunun susması o kadim atalarımızın verdiği imtihanı biz de veriyoruz “onların çektiğini çekmeden cennete gireceğinizi mi sanıyorsunuz” (bakara suresi 214) diyen ayet bize hesap soruyor. Bu dünya bir gölgelik iyi biliyoruz gölgeliğe sahip olanlar cennetimizi çok kıskanıyor hepsi bu!
Filmlere ağlayanlar gerçeklere sustu! Şu film olsaydı dünya festivallerinde ödüllere boğarlardı, gerçek olunca görmezlikten geldiler. Dünyayı bir sete çevirip oyunları ile gerçek insânları figüran ettiler, Herkes bu filmi sevdi kimse dursun istemiyor! O kadar tarifsiz acı ki, Sanki başka mahluklardan bahsediyoruz, bir avuç üniversitelinin derdi olmuş Gazze, Bir avuç insanın "marjinal" derdi olmuş Gazze, Ama böyle sürünmeyecek " zulüm ile kimse âbâd olmadı, olamaz! Herkes imtihan oluyor insanlık imtihan oluyor, 8 milyar sandığımız insanlık aslında bir avuçmuş! Evet üzgünüz ama pes etmek yok! Asla alışmak yok! Asla kahpe bu düzene uymak yok! Hep böyle oldu hep bir suskun güruh vardı, ayet "onların çoğu inanmaz" (Yusuf Suresi 106) diyor yeni değil çoğunun susması o kadim atalarımızın verdiği imtihanı biz de veriyoruz "onların çektiğini çekmeden cennete gireceğinizi mi sanıyorsunuz?" (Bakara suresi 214) diyen ayet bize hesap soruyor: Bu dünya bir gölgelik iyi biliyoruz gölgeliğe sahip olanlar cennetimizi çok kıskanıyor hepsi bu.
Said Ercan
Said Ercan
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.