Kitabın baş kahramanı Franz'ın yaşadığı uyum süreciyle kendi hayatım arasında benzerlikler yakalamamdan dolayı kitabı oldukça beğendim. Konu itibariyle 2. Dünya Savaşı hakkında birçok şey okumayı beklesek de Yahudi soykırımı çok yüzeysel geçilmişti. Evet ortada bir soykırım vardı ve bunun sonuçlarını da net bir şekilde gördük ancak Franz henüz bunun ne anlama geldiğini bilmiyor gibiydi. 2. Dünya Savaşı'nı daha net hissetseydik daha mutlu bir okur olabilirdim.
Yazarının da bir oyuncu olmasından kaynaklı olsa gerek kitap oldukça sinematik yazılmıştı ve olay örgüsü çok güzeldi, akıcıydı ve sıkmadı.
Gelelim kitabın baş karakterlerinden Freud'a. Açıkçası Freud'u Freud yapan hiçbir şey okumadım kitapta. Bahsedilen karakter Freud yerine herhangi bir yaşlı profesör olsa çok daha tatmin edici olurdu. Buna rağmen Freud ve Franz'ın ilişkisi çok hoştu ancak Freud'un Franz'a verdiği tavsiyeler oldukça sıradandı, yoldan geçen herhangi bir insanın verebileceği tür tavsiyelerdendi ve derinlikten çok çok uzaktı.
Bu tarz ufak tefek pürüzleri atlarsak, kitabı kesinlikle tavsiye ederim. Çerezlik, hoş.
Not: Kitabın bitirdikten sonra kapağı gözüme çok anlamlı geldi. Otto üzümlü kekim.