"Gamlı olduğum ya da fukaralık bastırdığı zaman santur çalıp hafiflerim. Ben çalarken başkaları konuşsa duymam; duysam da konuşamam. İsterim, isterim ama, yapamam."
"Neden ama Zorba?"
"Ee, sevda bu."
Yokluk, fukaralık ve eksiklikler içinde dayanışma ve paylaşma, kardeşlik çok daha kolaydı. Oysa ya zenginlik? Zenginliği paylaşmak, fakirliği paylaşmaktan çok daha zormuş, bunu tecrübe ediyorduk toplum olarak..
"Çünkü bizim bugün hemen her alanda, iyi niyet, bilgi, entelektüel donanım bakımından değil üslup bakımından bir fukaralık yaşadığımızı söylemek istiyorum."
Fukaralık ayıp değil dediğimiz zaman, hamal olalım, ıskatçı olalım; fukaralık ayıp değil dediğimiz zaman bunun ancak bir teselliden ibaret olduğunu ve fukaralığın bal gibi hem ayıp, hem günah, hem enayilik olduğunu biliriz.