kenan,böyle doğmamıştı.ondaki emel,ondaki yaşamak hırsı dünyalara sığmayacak kadar büyüktü.fakat hayatının fukaralık ve muvaffakiyetsizlik içinde geçeceğine vakitsiz inanmış, hayata âdeta darılmıştı.yarım saadetlerden nefret ediyordu.bitirmeğe muvaffak olamayacağı bir kadehi dudaklarına götürmeyi sefil görüyordu.onun fikrince sanat gibi hayatta da orta yoktu.muvaffak olanlar bildikleri, istedikleri gibi yaşarlar, ötekiler karanlık köşelerinde ne olursa olurlardı.
Bizim bugün hemen her alanda, iyi niyet, bilgi, entelektüel donanım bakımından değil üslup bakımından bir fukaralık yaşadığımızı söylemek istiyorum.
Sayfa 32 - Profil kitapKitabı okudu
Reklam
Fukaralık...
Pelvan Vahit ellerini koltuk altlarına sokmuştu. Mustafa "Bıçağın sapına yapışmış..." diye düşündü; arkadaşının Nail'i öldürmeye gerçekten kararlı olduğuna inanınca, birden boğazı kurudu. "On beş yaşında bu Pelvan... Bizimle aynı doğumlu... On beş yaşındayken adam vurmanın cezası kaç yıldır, hey Allah?" Fukara Pelvan... Abadan ceketinin sağ omuzu yamalı... Mavi bezden zıpkası da yamalı... Vahit'i, Candarma Nail'e bu yamalar yendirecekmiş gibi, Mustafa'nın içi sızladı:
Sayfa 35 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
Santuru öğrendiğimden beri başka bir adam oldum. Gamlı olduğum ya da fukaralık bastırdığı zaman santur çalıp hafiflerim. Ben çalarken başkaları konuşsa duymam; duysam da konuşamam. İsterim, isterim ama, yapamam.
Eskiden fukaralık vardı (görece bir şeydir ya, olsun) ama insanlık da vardı.
Gamlı olduğum, ya da fukaralık bastırdığı zaman santur çalıp hafiflerim. Ben çalarken başkaları konuşsa duymam; duysam da konuşamam, isterim, isterim ama, yapamam. — Neden ama, Zorba? — Ee, sevda bu.
Santur, Irak, İran ve Hindistan kökenli bir çalgıdır. Yamuk şeklinde genellikle ceviz ve benzeri egzotik ağaçlardan yapılan bir kutu şeklinde olan klasik bir santur, 72 ila 160 telden oluşur. Bu teller üzerine, yine ahşaptan yapılan küçük mızraplar ile vuKitabı okudu
Reklam
815 öğeden 631 ile 640 arasındakiler gösteriliyor.