Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Fazıl Şengül

BİRİNCİ AVUKAT : ...baromuz, günlerdir süren müzakereler ve münakaşalar sonucunda sizi fahri başkanlığa bulunuyor. Bir kitap üzerinde defne dalı şeklinde, adaletle merhametin sarmaş dolaş ahengini belirten bu altından sembolü de davanıza ve muzaffer çilenize bir karşılık olmak üzere takdim ediyorum. REİS BEY : Muhterem efendi! Ben bir zaferin değil, bir bozgunun temsilcisiyim! Eğer bir yükseklik gösterdim ise, bu çıkış hissi veren bir inişten geliyor. Uçurum dibinde biten bozgun!. Uçurumlar dağ, dağlar uçurum olmalı ki, ben kahraman olabileyim.. Böyle bir zafer armağınına layık değilim ben.. Onu alamam.. Sonra inişimi, inişimde bulduğumu kaybederim. Beni affediniz!
Reklam
Sen kaplanı yetiştir, besle sonra pençe atıyor diye boynuna kement at, ipe çek! Yazıktır kaplana, günahtır kaplana! Kanunu bir şey ortadan kalksın, yapılamaz olsun diye değil, bizim başka türlü yaptığımızı, bazıları bu türlü yapmasın diye çıkarıyoruz..
Bütün mesele
REIS BEY - Kaatil! Sevgili oğlum! Sendeki merhamet istidadını kimsede görmedim. Şu içinin gizli tarafını, dışına çıkarabiliyor musun? Bütün mesele onda.. KAATİL- Ben sineğe bile kıyamam! Mecbur kaldım da öldürdüm.. REIS BEY- Nasıl öldürürsünüz?.. Göz! Renk renk dünyaları, en yakın zerreyi, en uzak yıldızı gören göz.. Ona nasıl toprak doldurursun? Kalp dediğimiz, bütün gücümüzü veren esrarlı tulumbayı nasıl kırar, parçalarsın? Bunları yapmayı bırak bir tarafa, bunları yapmak imkanı var ya; işte yalnız imkanı var diye nasıl döğünmez, yırtınmaz, tepinmezsin?.. Gelin çocuklar kumar masasına dizilip hep beraber ağlayalım!.. Sebep mi istiyorsunuz? Çok.. Gündüzün bitişinde gece düzlüğün berisinde ayrılık, ekmeğin ucunda açlık var diye katıla katıla ağlayalım!.. Çocuklar ;dünya bir gözyaşı evinden başka ne olabilir? Ağlayanlardan olmak dururken, üstelik ağlatanlardan olmak reva mı?..

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Sessizlik
Ferhad Bey =... Bir türlü rüzgarda savrulamıyoruz. Nihayetsiz yanıp, nihayetsiz susamıyoruz. Acının tepesine çıksak sessizliğin kuyusuna gireceğiz. Çıkamıyoruz, giremiyoruz. Göklerden bir mucize istiyoruz. Sükutunu anlayan yok, ses ver, diye haykırıyoruz. Göklerin mucizesini görmüyoruz. (göremiyoruz).. Elenmiş taranmış topraklara attığımız tohumlar bitmiyor. Başıboş bir kuşun gagasından kayalara düşen bir tohum filiz veriyor. Kökü, ciğerimizin içini dolaşan bu filizi söküp atamıyoruz. Çiğerimiz de beraberinde çıkar diye korkuyoruz. Canımız acır diye korkuyoruz. Canımız acıyor, Dayanamıyoruz...
Su bildiğin yürekler mermerden katı çıkar Dost sandığın insanlar düşmandan kötü çıkar Güneşi göre göre sen doğuya gitsen de Vardığın her menzilde karşına batı çıkar..
Reklam
Değerler
18.yüzyılda yaşamış olan ünlü Fransız düşünür ve yazar Voltaire, öğrencilik yıllarında bir edebiyat dersindeyken sınıfa bir eşşek girer. Öğrenciler, eşşeği döverek sınıftan çıkarmaya çalışırken, edebiyat hocası bu durumu fırsat bilip herkesin eşşekle ilgili bir kompozisyon yazmasını ister. Voltaire, kağıda yalnızca incil den bir ayet yazar ve sınıfın en yüksek notunu alır. Voltaire nin kağıda yazdığı ayet şöyledir: "O kendinden olanların arasına girdi, fakat kendinden olanlar onu kabul etmedi." -Voltaire'nin arkadaşlarının davranışını yanlış bularak, zekasını kanıtlar nitelikte yazdığı bu eleştirel cümle, esasında bir erdem eğitimidir.
Kadınlara farklı bir bakış açısı :)
"...Kadınları kaba, beceriksiz, bağımlı oldukları; açık saçık giyindikleri için sevmem!" ~Kadınların açık saçık giyindiklerini, kaba olduklarını nereden biliyorsun? İlk defa duyuyorum böyle bir şey. "Kabadırlar ya... Bir tiyatroya gidin, akşam üzeri şöyle bir dolaşmaya çıkın, görürsünüz. Her erkek sağını solunu bilir. Karşılaştıklarında ikisi de sağ yana kaçtığı için çarpışmazlar. Kadınlar ise sizi görmüyormuşlar gibi, yana çekilip ona yol vermek zorundaymışsınız, bunu kesinlikle yapacakmışsınız gibi üzerinize üzerinize gelirler. Zayıf yaratık olduğu için kuşkusuz yol vermeliyim (:) ona, ama niçin hak olsun bu? Niçin yana çekilerek kendisine yol vermek zorunda olduğum inancı taşıyor. İşte bu dokunuyor bana! Ve de açık saçık giyiniyorlar. Bunu ancak ahlakı bozuk bir erkek fark etmez. Mahkemelerde, dava biraz açıksa kapıları kapatırlar, kimseyi almazlar içeri. Peki ama daha kalabalık olan sokaklarda böyle şeylere niçin göz yumarlar öyleyse?
Uysal bir kız
Bağnazlık mı? Ah doğa! Yeryüzünde yalnızdır insanlar, kötü olan bu işte! Bir Rus bahadırı şöyle bağırmıştı: "Savaş alanında sağ kalan varmı?" Ben de bağırıyorum.. Bir bahadır değilim ben. Cevap veren olmuyor bana. Güneşin dünyamıza can verdiğini söylerler. Doğduğunda bakın güneşe, o da cansız değil mi? Her yer, her şey ölü. Yalnızca insanlar var, bir de onları kuşatan sessizlik. Dünya bu işte! "İnsanlar, birbirinizi sevin" kim söylemişti bunu? Kimin öğüdüydü bu? Saatin sarkacı duygusuz, iğrenç bir biçimde vuruyor. Saat gecenin ikisi. Onun küçücük papuçları karyolasının önünde duruyor, onun kalkmasını bekliyor sanki... Hayır, gerçekten, yarın sabah onu götürdüklerinde ne yapacağım ben?
Savaş Nedir ?
Prens Andrey; Savaş nedir, savaşta zafere ulaşmak için gerekli olan nedir, askerlik dünyasının ahlak kuralları nelerdir? Savaşın amacı cinayettir. Savaşta kullanılan araçlar ise, casusluk, ihanet ve ordunun devam edebilmesi için soygunculuk yapılması, yalancılık ve sinsilik... Bunlara askeri strateji denir. Askerler sınıfının ahlak kurallarına gelince bunlar özgürlüğün olmaması, ki buna disiplin denir; aylaklık, canilik, kabalık, sefillik ve sarhoşluktur. Bütün bunlara rağmen askerler herkesin saygı gösterdiği, en üstün sınıftır. Çinliler dışında bütün halkların hükümdarları askeri üniforma giyerler ve en çok insanı öldürene en büyük madalyaları verirler... Birbirlerini öldürmek için toplanırlar ve bizim de yarın yapacağımız gibi, binlerce insanı bir anda yok ederler. Ne kadar çok insan öldürülmüşse, o kadar tantanalı şükran ayinleru yapılır ve genellikle herkes öldürdüğü insanların sayısını fazlalaştırarak anlatır savaş anlılarını. Ve ne kadar insan öldürülmüşse, zaferin o kadar büyük olduğuna inanılır. Tanrı nasıl da olsa sükunetle seyrediyor.
Razı değilim..
Razı değilim Allahım! Yok olmaya, kalmamaya, gelmemiş olmaya, mevcut olmamaya razı değilim. Bu dünyada bırakamayacağım hiçbir şey yok. Ne deniz, ne ağaç, ne şehir, ne ev, ne kadın, ne de ben. Bu kalıbım, bu zarfım, bu kafesimle ben. Onların hepsini bırakabilirim. Fakat şuurumu, bilmek, duymak, var olmak şuurumu bırakamam. Razıyım bir toz parçası olayım. İnsanlar üzerime basarak geçsin. Canım acısın, duyayım. Canımın acıdığını duyayım. Razıyım bir kertenkele olayım. Kızgın yaz günlerinde bir bahçe duvarına tırmanayım. Tırnaklarımı tuğlalara geçireyim. Yeşil ve ıslak sırtımı güneşe vereyim. Fakat güneşle sırtımdaki öpüşmeyi duyayım. Tuğlaların incecik zerrelerini sayayım. Kavuklardaki böceklerin, bir boru içinden bakar gibi bana baktıklarını göreyim ve düşüneyim. Razıyım bir nokta olayım. Fakat o noktaya bütün kainat, bütün mevcudiyle dolsun. Ben yok olamam. Ağlarım, tepinirim, çatlarım, çıldırırım, ölürüm fakat yok olamam. Herşey benim olsun, vereyim, gökler, yıldızlar, gökteki samanyolu, ay, dünya vereyim. Fakat aklım bana kalsın! Aklım bana kalsın!...
Büyük Doğu YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Aramıza bir parça mesafe koymamız lazım. Bu bir sanat meselesidir. Birbirimize bu kadar abanmamalıyız. Abandığımız zaman da ne bileyim, birimizin ağırlığı öbürüne bir tüy kadar gelmeli. Ah, bunlar anlatılmaz. Beni niçin konuşturuyorsunuz?
Büyük Doğu YayınlarıKitabı okudu
Bir Takım İnsanlar
~Siz bir takım insanlar, ne kolay ağlıyorsunuz! Gözyaşlarınız olmasaydı neyle müdafa edecektiniz kendinizi? Bir takım insanlar var ki, onlar ağlamıyor. Ağlamak onlara zor geliyor. Bir incir ağacına asılmaktan daha zor..
Büyük Doğu YayınlarıKitabı okudu
Sabır taşı, sabır taşı! Derdimi sana açacağım. Dertlerini içine saklayamıyor insanlar. Derde ortak lazım. Dert, gökyüzü gibi bir şey!! Aynı perdeden seyretsek de hepimizin çerçevesi. Üstüne perde çekilemiyor. Dert hava gibi bir şey! Ayrı ayrı ciğerlerimizi doldursak da hepimizin malı. Bir kişinin sandığında kitlenemiyor..
Büyük Doğu YayınlarıKitabı okudu
İnsanlar nasıl konuşulması gerektiğinin dersini alırlar; ama en büyük ilim, nasıl ve ne zaman susulması gerektiğini bilmektir..
Geri1203
3.060 öğeden 3.046 ile 3.060 arasındakiler gösteriliyor.