Bir kez kendini bulmuş olan kişinin bu yeryüzünde yitirecek bir şeyi yoktur artık. Ve bir kez kendi içindeki insanı anlamış olan bütün insanları anlar.
-Yansın karanlıklar dedim,
başını maviye yaslayınca gece
aydınlığa yasak koydular.
Saçları bukleli, gözleri kavuniçi
bir güneş çizdim dağın doruğuna,
daha doğmadan vurdular.
.
Aydınlık yanından hayatın,
her sözü karanlığa sıkılmış kurşun olan yeni bir yüz çizdim,
Yakama sarılıp, kim bu diye sordular.
Kanayan yaralarımıza parmak basan, kaleminin minneti olmayan bir dost dedim.
Bu kez de elimden kalemi alıp kırdılar.
.
-Ah ben sana ne desem, ne desem,
çığlığına nasıl ses versem...!
Dilimin ucunda güneş gibi parlıyorsun,
Umut ekilip yoksulluk biçilen güzel ülkem...!-
Siz hiç, hayal kırıklığına uğrayacağınızı bile bile,
Her gece yüreğinizde yeşerttiğiniz binlerce umutla,
Birini, pencere kenarına oturup kırk yıl bekleyecek kadar sevdiniz mi?
.
İşte o benim Babamdı...!
(-Ben en çok,
babamın sabrından damıttığı merhametini sevdim.-)
.
Dünya’yı omzunda taşıyan bir bilge adam;
Gülünce yedi renk açardı yüzünde bahar,
Lunaparka benzerdi benim babam.
.
Tomurcuklandığım dalımdı,
Dağlara baş eğmeyen yanımdı,
Bir tek onun ceplerinde, umut hangi çocuğun kapısını çalacak şıngırtısı arardım.
Gerçi o inanmazdı benim çocukluk mucizelerime ama,
Mahalleli çocuklara en güzel lolipopu, onun ayçiçeği gülüşlerinden yapardım.
.
-Babasız, insan kendini yoksul hissediyor.-
.
-Babanız yoksa sırtınızı bir boşluğa dayamışsınız demektir.-
.
(-Ben en çok,
babamın gülen yüzünü özledim…!-)
Dün gece bir kitap okudum anne. Ölümü şimdiden bir başarısızlık olarak görmüyorum. Nâzım Hikmet'in de dediği gibi öldüğümde yalnızca yarım kalan bir şarkının acısını toprağa götüreceğim.
Bir şiir gördüğümde
Sana benzetiyorum bazen
Sarılsamda yetmiyor…
İçimden yazıyorum
Uzun gece batımını ;
Saçlarının tellerine
Ne yapayım !
Başka şiirlerde
İçime sığdıramıyorum seni…