"Şehrin bir yerinde birileri ölüyor ne korkunç! Beklenmedik ölümler, beklenen ölümler, apansız gelenler, ağır ağır gelenler, ihtar edip gelenler, habersizce gelenler. Kahvede otururken ölenler, bir otobüs yolculuğunda ölenler, gece yatağına yatıp da kalkmayanlar, vazife başında can verenler, onulmaz hastalıklardan ölenler, başını, taş duvarlara çarpa çarpa gidenler, aşk derdi ile ölenler, aşksız ölenler."
Sayfa 9 - İz YayıncılıkKitabı okuyor
Suda Yanan Ateşlerin Ressamı
Tesadüf mü bilmiyorum ama bundan önce okuduğum kitap olan 
Germinal'de mekanların çoğu kurgusal olsa da bir noktada Montsou'lu işçiler grevde olduğu için Belçika'nın Borinage madenci kasabasından Belçikalı işçi getiriyorlardı. Burada da Vincent'in babası gibi din adamı olmak isteyip vaiz olarak Borinage'da Wasmes madenci
İzmir Günlükleri
İki gündür uzun zamandır ismini duyduğum ancak bugün nasip olan İzmir Karagöl'deydim. Öncelikle ifade etmek gerekir ki yolu çok bozuk. Aheste aheste gitmekte fayda var yoksa alt takımları dağıtmak mümkün. Bir heyelan sesit gölü. Küçük bir göl. 850 rakımda. Tam kafa dinlemelik bir yer. Kamp alanında telefon çekmiyor. Ateş yakmak için kazanlar mevcut kontrollü bir şekilde ateş yakabiliyrsunuz ki bence bu çok büyük bir nimet. Daha önce Bolu Abant, izmir gölcük, Simav Gölcük'e de gitmiştim. Burası ayrı bir güzel geldi. Tuvaletler çok hijyenik değil ancak aşırı hassas değilseniz kamp için yeterli. Kuş sesleri ile uyanmak, telefondan uzak bir gün geçirmek ise ayrı bir güzel. Uzun süredir ihtiyaç duysuğumdan mıdır bilmem ama bana oldukça doğal bir yer geldi. Gittiğinize deyiyor. Bu arada kamp alanına giriş ücreti de şaşırtıyor. 355 lira alıyorlar. Günlük gelenler gece kalacaklara farklı fiyat uygulaması var ve gece fiş kontrolü yapılıyor. Ve hasılı kelam Türkiye güzel yer vesselam :)
Italo CALVİNO.....
Bir zamanlar herkesin hırsız olduğu bir ülke vardı. Geceleri herkes bir fener ve levye ile silahlanıp komşularının evine girerdi. Tan ağarırken çuvalını doldurmuş geri döndüğünde kendi evinin de soyulmuş olduğunu görürdü.
Böylece herkes uyum içinde yaşardı, kimsenin durumu çok kötü değildi. Biri birini, o öbürünü soyar, böylece son insana kadar
