Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Rüya Bu ya
1. ikimiz otobüsle uzak bir şehre gidiyormuşuz kars'a mı desek ardahan'a mı desek yollarda kar bulut mavisi / dağlar duman derin bir uykusuzluğa sarkmış yolcular bir uçuruma sarkar gibi
sol taraftaki başucu sehpasına yerleştirdim onu bir ampul taktım sarı soft hep istediğin gibi ışığında bir mektup yazdım sana teypte elton john'dan sacrifice Beni terkettiğini bildirdiğin o telefon konuşması Gözlerinin gencecik mavisi birden başlayan, o, telaşla, bütün gece yağan Yağmur geldi hatırıma Nedenini hatırlamıyorum ama ağladım
Reklam
260 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 saatte okudu
Sabret, imtihandır. Sabret, dünya handır. Sabret, zamanı vardır. Kaybolup gidenlerin peşinden kederlenme. Kitabımız üç bölümden oluşuyor Taş - K’ağıt - Makas olarak. Tasavvuf, maneviyat’ın ve tevekkülün bir kez daha önemini anlıyoruz. Bunlar aslında her birimizin içerisinde olan şeyler ona en derinlerde ulaşabilmek önemli. Felsefi cümlelerle
İçimdeki Kenan Ülkesi
İçimdeki Kenan ÜlkesiYusef Masadow · Karina Yayınevi · 202415 okunma
Dolunayda yaban avı kafilesi yola çıkarken, genellikle kaybolmuş ve mutsuz ruhlar üzerinde hak talep ettikleri, yıkıp geçtikleri yollar boyunca onları tatlı dille peşlerinden sürükledikleri uzun zamandır bilinen bir şeymiş. Çoğu kez, bu zavallı ruhlardan bir daha hiç haber alınmazmiş. Sarhoşlar meyhaneden eve dinerken yolda kaybolurmuş. O hafta
İnsan Ve Emek
Bir sergiyle geldi bahar Ne don vurur, ne meyve verir Öylece bir çiçek düşlemesi Ne güzel bir oyundur canım Taşlara bakan gözün çiçeği görmesi Benim memleketimde bugün Kırk elli bin liradır
Gece mavisi Yıldızlı göğün koynunda Uzanırdım is kokan kaldırımlara. Yorgana sarılır gibi sarılırdım Gecenin kaskatı kesilmiş karanlığına. Isıtır diye iç geçirirdim, Buz gibi Üzerime çökmüş Karanlığın ıssızlığını.
Reklam
Bursa'da Zaman
Bu gün Bursa Yeşil Türbeyi Gezdik , Siz 1k Ailesi ile paylaşmak istedim Yeşil Türbe ile ilgili manzaraları
Kemal Kartal
Kemal Kartal
*** Bursa'da bir eski cami avlusu, Küçük şadırvanda şakırdıyan su; Orhan zamanından kalma bir duvar... Onunla bir yaşta ihtiyar çınar Eliyor dört yana sakin bir günü. Bir rüyadan arta kalmanın hüznü İçinde gülüyor bana
Dansçılardan biri diğerlerinden daha narin ve güzeldi; ona görkem veren gece elbisesinin içinde, bir tanrıçayı andıran gülümsemesiyle ilerliyordu. Dansın sonunda tamamen çıplak kaldı, fakat, inanılmaz bir zariflik ve incelik sergilemekteydi o anda; projektörlerin ölgün mor ışığı altında, sedef gibi parlak uzun vücudu heyecan uyandırıcı solgunlukta bir tansık halini alıyordu. Çıplak gerisine küçük bir çocuk hayranlığı ile bakıyordum; o kadar güzeldi ki, sanki hayatım boyunca hiçbir zaman bu denli saf, bu denli gerçeklikten uzak bir şey görmemiştim.
Bir gece, yatağın üzerinde çıplak yatıyordu, ben de, yine çıplak bir şekilde, yanında ayakta duruyordum. Beni sinirlendirmek istiyor ve cesetlerden bahsediyordu... sonuçsuzca... Yatağın kenarına oturmuş bir halde ağlamaya başladım. Zavallı bir budala olduğumu söyledim ona; yatağın kenarına yığılmıştım. Solgunlaştı; çok korkmuştu... Dişleri takırdamaya başladı. Ona dokundum, soğuktu. Gözleri beyazlaşmıştı. Korkunç görünüyordu... O anda titredim, sanki kader, bağırmaya zorlamak için bileğimi büküyordu. Öylesine korkmuştum ki, artık ağlamıyordum. Ağzım kurumuştu. Üzerime bir şeyler giydim. Onu kollarımın arasına alıp konuşmak istedim. Tiksinerek itti beni. Gerçekten hastaydı...
Birkaç gün önce — ki bu gerçek, kesinlikle bir kabus değil -trajedi dekorunu andıran bir şehre geldim. Bir gece - bunu sadece daha acıklı bir şekilde gülmek için söylüyorum — döne döne danseden iki oğlancı ihtiyarı seyreden tek sarhoş ben değildim, bu bir rüya değildi ve kesinlikle gerçekti.
Reklam
IŞIK MEZARLIĞI birden demir kuşlar fazla şehir demir ağaçların tamamladığı yeşilden sarıya gözleri değişir gagaları kırmızı neon yaprağı asmalımesçit’te dolmuş durağı yarı gece açıkça geçilmiştir
Elyas & Taha - Gece Mavisi
''Mavinin tonları, gözünde parladı. Kafayı buldum ve gülüşüne sardım.''
Gece mavisi, hayatin en güzel anları. Aşık ol diyor ve sev sadece sev.
Eylül, her şeye yağlıboya bulaştırarak yürüyordu: Dönümlerce toprağa kakule sarısı, yanmış portakal rengi, kilometrelerce yola kızılımsı kahverengi, koyaklara, derelere hem gök hem de gece yarısı mavisi, gökyüzüne ise hüzünlü leylak rengi. .
Sayfa 252 - SelKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.