Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
232 syf.
·
Puan vermedi
·
7 günde okudu
Spoiler İçerir!
Halide Edip Adıvar’ın kaleme aldığı eser ilk olarak Tanin Matbaası tarafından 1912 yılında basılmıştır. Otobiyografik bir özellik taşıyan bu eser, yazarın bir nevi hayatını yansıttığı gibi onun düşüncelerini ve bulunduğu dönemin özelliklerini de yansıtmaktadır. Genel itibariyle kadını ele alan bu roman kadın karakteri üzerinden aşkı,
Handan
HandanHalide Edib Adıvar · Can Yayınları · 20195,3bin okunma
344 syf.
10/10 puan verdi
·
5 saatte okudu
Kesinlikle okumanız gerektiğini düşündüğüm bir polisiye gerilim romanı. Konusu : "Tipik bir İngiliz kasabası olan blackdown'da bir kadın öldürüldüğünde, BBC spikeri Anna Andrews bu haberi yapmak istemiyordu. Dedektif Jack Harper'sa onun bu vakayla bir alakası olduğundan şüpheleniyordu. Ta ki başında bulunduğu cinayet soruşturmasında kendi de şüpheli duruma düşene kadar. " Gerçekten katil aklımın ucundan geçmezdi kitabın sonlarını dışarıda gök gürültüsüyle dolu yağarken olduğum için baya gericiydi. Her sayfa tahminimden şüphelendim. Ama gerçekten beklemiyordum yaşadığım şoku anlatamam. Jack ve Anna'nın ilişkisi de hoşuma gitti belkide Jack'i birine çok benzettiğim içindir. Şuana kadar okuduğum en iyi polisiye kitaplarının içine girdi. Okuyun. Okutturun.
Ne Yaptığını Biliyorum
Ne Yaptığını BiliyorumAlice Feeney · Yabancı Yayınları · 20222,456 okunma
Reklam
Kral sordu: "Söyle bana büyükbaba, başka yerden satın aldığınız olur muydu, yoksa sırf kendiniz mi yetiştirirdiniz?" Yaşlı adam gülümsedi. "Benim zamanımda," dedi yaşlı adam, "ekmek satın almak ya da satmak gibi bir günah kimsenin aklından bile geçmezdi. Para diye bir şey de bilmezdik. Herkesin buğdayı kendisine yeterdi." "O halde söyle bana," dedi Kral, "tarlan neredeydi ve bu büyüklükteki buğdayları nerede yetiştiriyordun?" Büyükbaba cevap verdi: "Tarlam Tanrı'nın bütün topraklarıydı. Nereyi sürersem orası benim tarlamdı. Toprak bedavaydı. Hiç kimsenin sahiplenmediği bir şeydi. İnsanlar bir tek kendi emeklerini sahiplenirlerdi." "İki soruma daha cevap ver" dedi Kral. "İlki, toprak niçin o zamanlar böyle buğday veriyordu da artık vermiyor? İkincisi, nasıl oluyor da torunun iki koltuk değneğiyle, oğlun bir koltuk değneğiyle yürürken sen kendin hiç değneksiz yürüyebiliyorsun? Gözlerin parlak, dişlerin sağlam; söylediklerin anlasılıyor ve kulağa hoş geliyor. Nasıl oluyor bu böyle? Ve yaşlı adam cevap verdi: "Böyle oluyor, çünkü insanlar kendi çalıştıklarıyla yaşamayı bıraktılar ve başkalarının emeğine muhtaç duruma geldiler. Eskiden insanlar Tanrı'nın kanunlarına göre yaşıyorlardı. Kendilerinin olanla yetiniyor, başkalarının ürettiklerine göz dikmiyorlardı."
Evet, yazı takıntısı, karanlık takıntısı olarak doğar, uçurumlar, yırtıklar, günlerin en aydınlığına bile gizlenen karanlık kuyularla beslenir. On sekiz yaşımda, şiiri çoktan sevmeye başlamış olsam da sözcüklerle haşır neşir olmanın tüm yaşamımı belirleyeceği düşüncesi aklımın ucundan geçmezdi. Gene de tam o saatlerde benzeri ve mutlak bir geçicilik duygusu, ulaşabilmiş olduğum o minimum yerleşiklik duygumu da yutmuştu.
Sayfa 106Kitabı okudu
“Bu dünyada bu kadar insanlık dışı acı ve dehşetin bulunduğu bir yer olduğu aklımın ucundan geçmezdi.”
"Hayır." dedim "Hayır, saçmala." Gardırobu açtım ve topuklu ayakkabılarımı aldım. Yürüdüğümde bile canım yanıyorken topuklu ayakkabı giymek mantık dışı da olsa bugün giymek istiyordum. Son kez giyiyor olacağım ihtimali aklımın ucundan bile geçmezdi. Ama bugün o 19 yaşına yeni basmış toy kızın günlüğünü düzenlerken söylemeliyim ki evet .O gün son gün oldu.
Sayfa 34 - Doğan Egmont Yayıncılık
Reklam
Gerçek Dostun Nasihati
“Breuer acımasız davrandığını biliyordu ama şu anda acımasız olmaması, çok daha büyük bir insafsızlığa yol açacaktı. Bu tek fırsattı, bir daha böyle fırsat eline geçmezdi. ….. Acı çeken dostuna dinlenmesi için yer göster. Ama dikkat et, yatak sert olsun.”
Bir yerde kalmakla gitmek arasında kaldıysanız mutlaka gidin. Çünkü orası gerçekten kalmanız gereken bir yer olsaydı, gitmek aklınızın ucundan bile geçmezdi.
böyle gülebileceği aklımın ucundan bile geçmezdi aklımın ucunda çocukluğum duruyordu hafifçe dokunsam çocukluğuma aklımın ucundan aşağı düşecekti tutamayacaktım, hakikaten düşecekti
Sayfa 130 - Sel Yayıncılık 3.Baskı: Ekim 2012 (pdf)Kitabı okudu
496 syf.
·
Puan vermedi
·
12 günde okudu
10/10 luk bir kitap BA - YIL - DIM Yazım dili akıcıydı. Sıkıcı değildi. Konu zaten çok hoşuma gitti benim. Mısır tarihini seviyorsanız bu kitabı kesinlikle okumalısınız. Karakterler çok güzeldi. Ayliz Kılıç esas kızımız ben onu da sevdim. Ama gerçekten Aytun karakterinin dediği gibi " Bela miknatisi " her yerde bu özelliğini belli
Ay Düğümü
Ay DüğümüGamze Çelik  · Ephesus Yayınları · 20201,489 okunma
Reklam
Dışardan bakan birisi için onların hayatı başkalarının hayatından farksızdı. Gün doğarken değilse bile erkenden kalkarlar, kahvaltılarını uzatmayı severler ve bazen konuşmaya üşenir gibi görünürlerdi. Sonra odalarına gider, tek başlanına ya da beraberce çalışır, öğle yemeğinden sonra kırlara çıkıp gezerler, herkes gibi müzik dinlerlerdi: Oblomov'un hayal ettiği gibi. Fakat onlarda gevşemek, durgunlaşmak yoktu. Bezginliğe, uyuşukluğa düştükleri olmazdı. Aralarında sıkıntılı bir bakış veya bir söz geçmezdi. Konuşmaları hiç tükenmez ve sık sık ateşli olurdu. Sesleri odalarında çınlar ve ta bahçeden duyulurdu. Bazen düşüncenin anlatılması imkânsız kımıldanışlarını, ruhun işitilmez seslerini birbirlerine rüyalarını fısıldar gibi anlatırlardı. Sessizliklerini bazen, Oblomov'un can attığı hülyalı mutluluk, bazen de birbirlerine durmadan malzeme yetiştiren düşüncelerinin ayrı ayrı çalışması doldururdu.
Sayfa 572Kitabı okudu
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.