Sahi siz duydunuz mu sustuklarımızı?
Hayat devam ediyor… mu gerçekten?
Birinci yıl… Bir yıl 365 gün müydü? Peki neden ben 365 yıl geçmiş gibi ama aynı zamanda da bir saniye bile geçmemiş gibi hissediyorum?
Bir daha gökyüzünü, güneşi, denizi, sevdiklerinizi göremeyeceğinizi, artık her şeyin bittiğini düşünüp yaşamdan koptuğunuzu hissettiniz mi?
İrvin David Yalom'un orjinal ismi “Lying on the couch” ve bizdeki ismi “ise psikologların hastaları için kullandıkları uzun koltuktan aldığı ismi “DİVAN” ile karşımıza çıkıyor. Aslında bu roman bana daha çok istatistik raporu veya dökümantasyon tadında gerçek yaşamdan kesitlere yer veriyor.
Üniversitede her dönem zorunlu felsefe derslerimiz vardı zaten ilgim de olduğu için keyifle geçerdi dersler ama bu kitabı bilmiyor olmak beni gerçekten üzdü ve kesinlikle büyük bir eksiklik hissettim.
Yıllar sonra bu açığı kapatmış olmak bir nebze rahatlatıyor.
Kitap
KADINLARIN TAŞIDIKLARI GÜCÜN FARKINA VARMALARI iÇİN YAZILMIŞ
Evet başlıyorum,Kurtlarla Koşan Kadınlar kitabının incelemesini yazmaya karar verdim.Ancak yazar psikiyatrist olduğu için bu bilimin diliyle yazmış. Bizim için zorlayıcı açıklamalar olduğunu söyleyebilirim .Aslında kendi anladığımı yazacağım demek daha doğru olacak.Çıkarımlar,kitabı
Aşkta iki seçenek vardır
Gidip de yaralayan
Kalıp da yanan
Azıcık muhabbet gerek
Bu son bitmeden
Anlamak gerek
Hiç gelmeden. ..
Geçmiş aslında geçmemiş
Sadece biz ilerledik
Geçmiş aslında hiç de geçmemiş. İnsanoğlunun fıtratında olanlar, nefsi yüzünden verdiği savaşlar şekil olarak değişse de mana olarak çokta değişmemiş. Yaşamını devam ettirmek adına verdiği mücadeleler başta olmak üzere; hak, adalet, varlık, yokluk, hakikati arayış günümüzde de devam etmekte ve çığ gibi büyümekte.
Bir arada yaşamanın getirdiği kural ve sorumluluklar... İyi ve kötünün, av ile avcının, halk ve yönetenlerin, aç ile tokun, tabiat ve insanın arasındaki dengeyi ve bu dengenin değişimini hikayeleştirmiş İskender Pala. Sarıca'nın sorduğu sorular, babasının söyledikleri ruhun ve aklın mücadelesine; yaşadığı obanın başına gelenler, Tırnağın nefsine karşı düştüğü yenilgiler hepimize birer ders aslında.
Kitap ilerledikçe ve farklı konular ele alındıkça günümüzle ilgili olan benzerlikler hem şaşırttı hem de korkuttu açıkçası. Özellikle de Tırnağın yaptıklarını okuduğum satırlarda günümüzde yaşanılanlara farklı bir aynadan tutulmuş olması korkmamın haklılığını gösterdi.
İnsan ne çok şeyi değiştirebilirdi? Bir insan nasılda binlerce insana hükmedebilirdi? Yanlışı doğru gibi göstermek çok mu zordu? Güçsüze hükmetmek çok mu adildi?
Hep güçlüler mi kazanırdı yoksa kötüler mi?
Yoksa güçlüler hep kötüler mi?
Sayfalar ilerledikçe açılan kapılarla dolu bu kitabı okumanızı tavsiye ederim :)
Akşam Yıldızıİskender Pala · Kapı Yayınları · 20206,5bin okunma
Kader koşarak kaçabileceğin bir şey değil belki ama hep süründürecek de değil seni…
Arkadaşlar biz kimleri kimleri suçlamışızda gözümüzün önündeki gerçekleri görmemişiz ne oluyoruz diyerek başladım serinin üçüncü kitabına ters köşe oldum resmen yazarımız bizi öyle bir yanılttı ki hiç beklemediğim şeyler ile yüzleşirken buldum kendimi. Büyük
Üç Köşeli Dünya ’yı kumuş ancak beğenmemiştim. Gönül ise kendini okura sevdiren bir kitap. Japon edebiyatının en çok okunan iki kitabından biri olmasına şaşırmamak lazım. Bu denli okunmayı hak ediyor kanımca.
Natsume Soseki bir Meiji Restorayonu dönemi yazarı. Bu önemli bir detay. Zira en önemli yazarlar