Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Raoul, Christine'in, Müzik Meleği'nin sesini takip ettiği gün oradan geçmiş olduğunu düşündü. Bu yol, Erik'in, Christine'in iyi niyetini suistimal etmek ve masumiyetinden yararlanmak için duvarlardan geçerek geldiğinde her zaman kullandığı yol olmalıydı. Acem'in söylediklerini hatırlayan Raoul, bu yolun Hayalet'in çabalarıyla gizemli bir şekilde inşa edilmiş olduğunu düşündü ama Erik'in orada kendisi için önceden hazırlanmış gizli bir koridoru bulduğunu ve bu koridorun varlığından da uzun süre bir tek kendisinin haberdar olduğunu öğrenecekti sonradan. Bu koridor, Paris Komünü esnasında zindancıların, mahpusları mahzenlerde hazırlanmış olan hücrelere doğrudan götürmeleri için inşa edilmişti çünkü Federeler 18 Mart'tan hemen sonra binayı işgal etmişler ve binanın üst tarafını, şehrin farklı bölgelerine isyan içerikli bildirilerini dağıtacak sıcak hava balonlarının hareket üssü olarak kullanmışlar, en alt kata da bir devlet hapishanesi inşa etmişlerdi.
Sayfa 259Kitabı okudu
"Bana öyle geliyor ki, her geçen gün geçmiş dünya ile olan bağlarımdan yeni bir iplik kopuyor ve bu kadar çok kopmuş ipliğin yeniden onarılması gittikçe daha zor."
Sayfa 51 - GramsciKitabı okudu
Reklam
Üçüncü Mesele
Ben o Eskişehir Hapishanesi'ndeki müşahede ile meşgul iken sefahet ve dalâleti terviç eden bir şahs-ı mânevî, insî bir şeytan gibi karşıma dikildi ve dedi: – "Biz hayatın herbir çeşit lezzetini ve keyiflerini tatmak ve tattırmak istiyoruz; bize karışma." Ben de cevaben dedim: – "Madem lezzet ve zevk için ölümü hatıra getirmeyip dalâlet ve sefahete atılıyorsun, kat'iyen bil ki; senin dalâletin hükmüyle bütün geçmiş zaman-ı mâzi ölmüş ve mâdumdur ve içinde cenazeleri çürümüş bir vahşetli mezaristandır. İnsaniyet alâkadarlığıyla ve dalâlet yoluyla senin başına ve varsa ve ölmemiş ise kalbine, o hadsiz firaklardan ve o nihayetsiz dostlarının ebedî ölümlerinden gelen elemler, senin şimdiki sarhoşça, pek kısa bir zamandaki cüz'î lezzetini imha ettiği gibi, gelecek istikbâl zamanı dahi itikadsızlığın cihetiyle yine mâdum ve karanlıklı ve ölü ve dehşetli bir vahşetgâhtır. Ve oradan gelen ve başını vücûda çıkaran ve zaman-ı hâzıra uğrayan bîçarelerin başları, ecel cellâdının satırıyla kesilip hiçliğe atıldığından, mütemâdiyen akıl alâkadarlığıyla senin îmansız başına hadsiz elîm endişeler yağdırıyor. Senin sefihâne cüz'î lezzetini zîr ü zeber eder. Asâ-yı Mûsa
“…bazı yaralarım da yeniden acımaya, baş­lıyor. Çünkü geçmişi değiştirmek olanaksız. Geçmiş belleğin hapishanesi. Anılar hapishanesi."
Bu arada bazı yaralarım da yeniden acımaya başlıyor. Çünkü geçmişi değiştirmek olanaksız. Geçmiş belleğin hapishanesi. Anılar hapishanesi.
Her mecrada çözüm odaklı yöneticiler olsa.
Suçluların buradan tamamen pişman olmuş, bir daha asla eskisi gibi olmayacaklarına yemin etmiş, tam bir rehabilitasyondan geçmiş şekilde çıkmaları gerektiğine inanıyordu. Bunun için de yeni bir topluma kazandırma yöntemi bulmuştu.
Reklam
_İnsan, kim olduğunu ancak felakete uğradığında gerçekten anlıyor. _Önemsiz bir şahsiyet olan bu Habsburglu kadının kurduğu neşeli, tasasız oyun dünyasına devrim dalıvermeseydi, o da gelmiş geçmiş yüz milyon kadın gibi sakin sakin yaşayıp gidecekti. Dans edecek, sevecek, gülecek, süslenecek, çocuklar doğuracak, en sonunda da sessizce bir yatağa
Geçmiş belleğin hapishanesi. Anılar hapishanesi.
Geçmişi değiştirmek olanaksız. Geçmiş belleğin hapishanesi. Anılar hapishanesi.
“Çünkü geçmişi değiştirmek olanaksız. Geçmiş belleğin hapishanesi. Anılar hapishanesi.”
Reklam
Geçmiş belleğin hapishanesi. Anılar hapishanesi.
Sayfa 59 - Kırmızı Kedi Yayınevi 2.basımKitabı okudu
….bazı yaralarım da yeniden acımaya başlıyor. Çünkü geçmişi değiştirmek imkansız. Geçmiş belleğin hapishanesi. Anılar hapishanesi.
Geçmiş
Geçmişi değiştirmek olanaksız. Geçmiş belleğin hapishanesi. Anılar hapishanesi.
Sayfa 59 - Kırmızıkedi Yayınevi
Yıkıntı ortamı edebiyat adamlarının "sanat tarihi" bağlamında ilgi duydukları bir alan değildi, Romantiklerde. Geçmişi, uzaklaşmış Zaman’ı zalim bir koşul olarak okuyorlardı; Tarih’ten kalma izler faniliğin, beyhudeliğin duyarlı bünyelerini delikdeşik eden işaretleriydi. Çekiciliğinin gücüne karşı koyamıyorlardı gene de: Yıkıntıların arasında kaybolmuş görüntüleri, bir köşeye sıkışıp kalmış kadim fısıltıları topluyor, imgelemlerinde onları yeniden, ait oldukları geçmiş bütün içinde inşa etmeye yöneliyorlardı. Romantiklerde yıkıntı düpedüz saat, zamandı: Onun gövdesine orada dokunuyor, sonrasız gerçekliğine değiyorlardı. Piranesi’nin Eski Roma kalıntılarını kağıda aktarırken oluşturduğu atmosferin, “Kurmaca Hapishaneler”i çizerken yarattığı atmosferle çakıştığını gördüler: Zaman, insanın asıl hapishanesi değil miydi?
49 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.