Peş peşe okuduğum dört Saik Faik kitabının ardından ki yaklaşık 70 civarında öyküye denk geliyor, bir durup soluklanmak, biraz okuduklarımı sindirmek, biraz da üzerimde biriken yükü boşaltmak maksadıyla bir mola vermek icab edince, bir semaver dibinden daha güzel bir köşe olamayacağını düşünüp çıkınımı buraya boşaltmaya karar verdim...
Gelin,
"Yalnızlık paylaşılmaz..
Paylaşılsa yalnızlık olmaz."
Yalnızlığıma sımsıkı sarılmaya karar verdirten kitap oldu kendisi. Özdemir Asaf'ın şu an okuduğum en iyi kitabı bence buydu. Diğer kitaplarından daha güzel şiirler barındırıyordu bence. Bu kitaptaki şiirlerinin altında daha derin manalar olduğu aşikar. Okurken zaten kendimden geçtim. Gerçekten hissettim bunu. Gözlerim hafif kısıldı. Arkada çalan hafif melodi beni aldı şairler dünyasına götürdü. Zihnimin dudakları bir ahenge tutuldu. Ağzım oynamadı ama yüreğimden haykırarak okudum şiirleri.
Her şiirinde farklı şeyler anlattı Asaf usta. Yalnızlığına pek tutkunmuş kendisi. Yalnızlığı benzetmediği şey kalmamış. Kimi zaman gemi olmuş yalnızlık, kaptanıyla batmış. Kimi zaman dünya olmuş, sahibinin başına yıkılmış. Farklı bedenlerde farklı acıları aynı tatlarla farklı damakları süslemiş.
Kitabı okurken kendimi buldum. Yalnız okurum çünkü. Yalnız yazarım. Yalnız gezerim bazen sokaklarda. Kütüphaneme kapanır, yapayalnız, dünyadan uzak kitaplarıma sarılırım. Yalnızlığımın tadı o zaman çıkar. Bu incelemeyi de yine kitaplarımın arasında bir masanın başında bir sandalyeye oturmuş yazıyorum. Yine yalnızım. Ah yine mutluyum. Daha demin yalnızlığa yazılan methiyeleri okudum nasıl mutlu olmam? Nasıl sevmem yalnızlığı?
Öyle işte yalnızlık.. farklı bedenlerde bolca var. Hepsinde muhtaç olunan bir şeylerin eksikliği var. Ama boşverelim bunları. Yalnızız. Mutluyuz. Yalnızlığımızı birgün paylaşırsak, o gün kırılmasın bize Asaf usta...
Keyifli okumalar...
Çıldırdım, delirdim, aklımı kaybettim, kendimden geçtim; ve bunların hepsi kitabı okuduktan sonra değil, Semerkant hakkındaki incelemeleri okuduktan sonra oldu. Arkadaşlar nerden başlayayım bilmiyorum, rastgele herhangi bir incelemede yazılan sözleri paylaşayım buraya:
"Amin Maalouf'ta bir sorun var, adam gerçekten çok şey veriyor ve
Şair'ül İslam'ı tanımam bir tokat gibi oldu aslında. Youtube da kıymetli bir hocanın sohbetini dinlemiştim. Sohbetin içinde şöyle diyordu. Bugün neden Mevlana gibi Yunus Emre gibi ilahi aşkı anlatan insanlar çıkmıyor bu topraklardan. Bu soru zihnimi çok kurcalamıştı. Bu düşüncelerle facebookta gezinirken karşıma şu söz çıktı.
Adın ana ana kendimden geçtim,
Meşrepler içinde ben aşkı seçtim.
Altında yazan isim Şairül İslam. Şair'ül İslam kim diye araştırınca birbirinden güzel sözlerle karşılaştım. Hepsi ilahi aşk ve tasavvufla ilgiliydi.
Sözü çok uzatmadan internetten okuduğum onca sözün ardından bu Şair'ül İslam'ın okuduğum ilk kitabı oldu.
Hocaların anlattığı bir şey vardır. İnkar imandan önce gelir. Şairül İslam da bu kitapta tamda bunu kullanıyor sanırım. Öncelikle Gaziantepin baklava fıstık gastronomi şehri olduğunu inkâr ediyor. Yani bu sıfatların memleketi için çok basit olduğunu savunuyor. Sonra ise bir proje niteliğinde Gaziantepin şairler diyarı olarak anılmasını doğru bulduğunu söylüyor. Kitapta çok şiir var. Ben şu şiiri paylaşmak istiyorum.
Kömür içinde elmas gibidir her veli
İnsanlar içinde binler hikmetle gizli
Hor görünür, gülünür sanılır bir deli.
Bazı şiirler çok garip olduğundan hiç anlamasam da genel itibariyle beğendiğim bir kitap oldu. İncelememi kitabın son sayfasındaki şu şiirle bitiriyorum.
Elimde bir kitap sayfaları yırtık
Vuslat meleğini gözlüyorum artık.
Siz hiç bir kitap tarafından dövüldünüz mü? Başınıza gelmediyse eğer gelecek. Verity okurken resmen ben kitaptan dayak yedim. Dün üç saat gibi bir sürede kitabı bitirdim. Anında yorum yazıp içimdeki herşeyi boşaltmak istedim. Bugüne zor sabrettim inanın.
Kitap sizi her sayfada alacak, yerden yere vuracak. Sizi şaşırtırken, aklınızla oynayacak.
SAYIN OKUR, LÜTFEN KENDİNE GELİR MİSİN?
Bilinçaltım cehennem furyası. Elinde asalarla gezen firari Musalar beynimi ortadan ikiye ayırıyor. Buyrun içeri girin!
WHO AM I?
Ayna ayna söyle bana var mı kendime kendimden başka kendim. Bak lütfen yüzüme. Göz temasından kaçındığın silüet benim. Beni bana göstermekten kaçındığın için bir yumrukla ikiye
"Ben Buradayım-Oğuz Atay'ın Biyografik ve Kurmaca Dünyası"
Hiçbir sahici tarafı olmayan yüzeysel “insanî ilişki”lerden yorgun mu düştünüz, daha düne kadar size methiyeler yağdıran, yere göğe sığdıramayanlar menfaatlerine ters düşünce kapkara bir sessizlik perdesinin ardına mı saklandılar, konuşacak ortam bulamamaktan derin bir