Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bir başkasının acısını hissetmedikçe gerçek anlamda 'insan' olamayız.
Nefes alan, kanayan, doğuran, acı çeken milyonlarca insanın yaşamını düşünmek. Günümüzde sadece bu görüş açısı geçerli olmalıdır.
Geleceğe ah etme, geçmişini yâd etme! Alacağın bir nefes, onu da berbat etme!"
Reklam
"Nefes alan, kanayan, doğuran, acı çeken milyonlarca insanın yaşamını düşünmek. Günümüzde sadece bu görüş açısı geçerli olmalıdır."
Son
Tahayyül edilemeyen bir buluşmayla yüz yüze olmak nefes nefese koşan atların hırıltısı. Nice kez kalp krizi, hastalık, trafik kazasıyla teğet geçen ölüm, Ve artık gerçekleşen ölüm. Apayrı boyuta açılan kapı. Anahtar deliğinden zulmet ya da nur sızdıran ölüm. Ya dehşetli iki göz ya da rahmetli iki göz karşılar. O an geleceğe dair ne varsa hatırlanır, geçmişi he saplanır kişi için. Sahnedeki oyuncunun rol değil gerçeğini oynadığı, Kişinin provası olmayan kıyameti. Hayat bir kez yaşanır, ölüm de bir kez. Vekâleti olmayan ölüm. Neden, niçin, nasıl suallerinin cevabı. Hiç kimseyi kayırmayan ve unutmayan ölüm. Kimi için hüsn-i hatime, kimi için sû-i hatime... Yani... yeni bir diriliş.
Sayfa 32 - Dua Yayınevi
Kudemâ buyurmuşlar ki: "Geleceğe ah etme, geçmişini yad etme! Alacağın bir nefes, onu da berbat etme!"
Geleceğe ah etme Geçmişini yâd etme Alacağın bir nefes Onu da berbat etme!
Reklam
“Geleceğe ah etme geçmişini yâd etme alacağın bir nefes onu da berbat etme”
Sayfa 115 - Ömer HayyamKitabı okudu
Biri güneşi biri ayı öğretti... Biri güzelliği biri çirkinliği... Biri elimden aydınlığa çekti.. Diğeri sırtımdan karanlığa devirdi... Biri sarılmayı öğretti diğeri nefretle itmeyi.. Biri geldi koşmayı öğretti, Diğeri yavaşlayıp nefes almayı... Biri şikayet ede ede şikayet etmeyi öğretti... Diğeri her küçücük mutluluğa sarılıp bol bol şükretmeyi , Sonra biri kinlenmeyi, acı vermeyi öğretti... Digeride sabrı, sukûneti ve teslimiyeti Kandirilmak neymiş onuda öğretti biri... Ve sonra diğeri güvenerek temkinli olmayı... KISACASI.... Her gelen bana birşeyler öğretti ve gitti... Kocaman bir yolculuktu benimkisi.. Ve bir karar verdim bende... Her ne olursa olsun... Öğrendiklerimin arasından hep IYI olanı seçmeyi...
PADİŞAH VE BEYAZ AT Padişahın dillere destan beyaz bir atı varmış. Padişah, bu atını çok severmiş, gezilere hep beyaz atla çıkarmış. Ata olan sevgisi o denli fazlaymış ki bir gün maiyetine şöyle demiş: “Bu at benim için çok değerlidir. Beyaz atımın ölüm haberini getirenin kafasını uçurabilirim, çok dikkatli olun. Onun ölüm haberi beni kahreder.” Zaman geçer, her şeyin olduğu gibi beyaz atın da eceli gelir ve beyaz at ölür. Padişahın adamları telaşlanırlar, atın ölüm haberini verecek olan kişinin öldürülebileceğini biliyorlardır. Kimse padişaha bu kötü haberi vermeye cesaret edemez. Nihayet Seyis başı bu görevi üstlenmek zorunda kalır. Padişahın huzuruna çıkan Seyis başı: “Padişahım, sizin beyaz at var ya!” “Evet” der padişah. Seyis başı: “O, yatmış, ayaklarını dikmiş, gözlerini kapamış, karnı şişmiş, hiç nefes almıyor.” Padişah: “Seyis başı, seyis başı! Desene, bizim beyaz at öldü!” Seyis başı: “Aman hünkârım! Ben demedim, siz dediniz.” der ve ölmekten kurtulur. Ne söylediğimiz kadar neyi nasıl söylediğimiz de önemlidir. Söyleme şeklimiz çok şeyi değiştirebilir. Hayatta başarılı olmuş insanları gözlemlediğinizde onların bu yeteneğe sahip olduklarını görürsünüz.
Çok nadirdir sizin gibi her şeylerini kaybettikten sonra geleceğe taşınmak üzere kaderden son bir nefes koparanlar.
267 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.