Burada devletin koyduğu yasanın yanında belki de ondan daha önemli başka kurallar vardı. Kac bin yıldır sure gelen kurallar. "Adına ister töre densin, ister gelenek, insanlar devletin koyduğu yasalardan çok bu kurallara inanıyor, onlara göre yaşıyorlardı. Bu kuralları aşiret koyuyordu, şeyh koyuyordu, bizzat günlük hayatın kendisi koyuyordu..."
Sayfa 93 - Everest midi boyKitabı okudu
Ulus kurmanın Roma'ya özgü yöntemi
Ulusların kurulduğu ikinci yöntem, Roma yöntemi olarak adlandırılabilir ve bunu kısaca birleşmeli fakat temsilsiz(kişisel bağımsızlık) fetih olarak tanımlayabiliriz. Roma'nın görkemli gücünün sırrı savaşta kaybetmiş halkları kendi siyasi yapısına katmasında yatıyordu. Tüm Italya yarımadası Roma liderliğinde birleşene kadar bu yöntem devam
Reklam
Haz alma , arzu et yeter
Hiç bir arzu bir diğerinden daha değerli değildir. Değerli olan arzunun kendisidir İnsanın temel çelişkisi haz ile arzu arasındaki çelişkidir. İçinde yaşadığımız düzen, ahlak, din,gelenek, görenek,kurallar, kanunlar, artık aklınıza ne gelirse, hepsini kullanarak bizi hazdan uzak tutmaya çalışır.Haz almak ya yasaktır ya da günah. Haz alan ya cezalandırılır ya da vicdan azabı çeker.
Altay ÖktemKitabı okudu
Burada cumhuriyetçi ideallerin klasik temsilcilerinden çok yirminci yüzyıldaki varislerinden söz ediyorum. Kamusal alanın çöküşünü modern dünyanın temel bir özelliği olarak tanımlayan ve demokrasi krizini büyük ölçüde bu açıdan gören yazarlardan oluşan uzun bir liste var; bu yazarlar arasında en çok öne çıkanlar muhtemelen Hannah Arendt ve Sheldon Wolin'dir. Arendt ve Wolin, kamusal alanın özel çıkar tarafından istila edilmesine karşı çıkmak için antik dünyanın deneyiminden yola çıkarak, özgül olarak politik olan bir alanın çöküşünü esefle belirtirler. Arendt' in geçmiş nostaljisini paylaşmamakla birlikte, Benjamin Barber da liberal gelenek eleştirisinde aynı kaygıların birçoğunu dile getirir. Michael Sandel ( 1984) farklı ama bağlantılı bir perspektiften, modern devletlerin gerçek bir topluluk olarak işleyemeyecek kadar büyüdüklerini; adalet ya da ahlak nosyonunun bağlamını topluluklar sağladığı için, bireysel hakları korumaya ve adil yöntemler temin etmeye yönelik minimalist politikaya yönelmek zorunda kaldığımızı ileri sürer: "Pratiklerimizde ve kurumlarımızda, kamusal bir ortak amaçlar felsefesinden adil prosedürler felsefesine, iyinin politikasından (politics of good) haklar politikasına, ulusal cumhuriyetten prosedürler cumhuriyetine doğru tedrici kaymanın" nedeni de budur (s. 93). Sandel sonucun "demokratik imkanlara yer bırakmama yönünde bir eğilim" olduğunu ileri sürer; politika daha az bir aktif yurttaşlık meselesi, daha çok bir kurallar meselesi haline gelir.
Sayfa 31 - Feminizm ve Demokrasi
Bkz- Kristof Kolomb
İnsanın temel çelişkisi haz ile arzu arasındaki çelişkidir. İçinde yaşadığımız düzen, ahlâk, din, gelenek, görenek, kurallar, kanunlar, artık aklınıza ne gelirse, hepsini kullanarak bizi hazdan uzak tutmaya çalışır. Haz almak ya yasaktır ya da günah. Haz alan vicdan azabı çeker ya da cezalandırılır. Çünkü haz bir sonuçtur ve o sonuca ulaşan tatmin olur. Yani yol orada biter. Devamı yoktur. Şimdi geliyoruz işin bam teline: Devamı olmayan şeyin kârlılığı da yoktur! Oysa arzu etmenin ucu bucağı olmaz. Yeter ki arzu et, arzu ettiğin şeye ister ulaş ister ulaşma, fark etmez...
BUGÜ NKÜ İSLAM. İslamın Kuzey Afrika ve Ortadoğu'da yerleşmesi ve Sahara'nın güneyinde yayılması devam ediyor. Asya'daki Müslüman sa- yısı, yukarıdaki harita ve yandaki grafikte Hindistan ile ilgili verileri karşı­ laştırınca da görülebileceği gibi, görece zayıf bir ağırlığı olmakla birlikte ol- dukça büyük miktardadır. Göçler, İslamın
Reklam
76 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.