Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gerçek mutluluk ancak kırılmış olarak mümkündür. Mutluluğu şeyleşmekten kurtaran bizzat acıdır. Ona süreklilik kazandırır. Acıdır mutluluğu taşıyan. Acılı mutluluk bir oksimoron değildir. Her yoğunluk acı vericidir.
“Peki ama insanlar gerçekten nasıl mutlu olur ki? Gerçek mutluluk ne demek?”
Reklam
Mutluluğumuz ve felaketimiz açısından en belirleyici olan, bilincimizi dolduran ve onu meşgul eden seyin ne olduğudur. Burada her türlü entelektüel uğraş, buna yetkin bir zihne başarı ve başarısızlık arasında sürekli değişen sarsıntılar ve sıkıntılarla dolu gerçek yaşamdan daha yarar sağlayacaktır. Kuşkusuz bunun için zihinsel yeteneklerin ağır bastığı bir yapı gerekir. Bundan sonra dışa yönelik yaşamın bizi çalışmalarımızdan koparıp dikkatimizi nası dağıttığını, zihnimiz için gerekli olan huzur ve dikkatten nasıl alıkoyduğunu fark etmek gerekir. Öte yandan, yine zihnin sürekli mesgul olması gerçek yaşamın uğraşları ve telaşı karşısında bizi az ya da çok beceriksiz yapar: Bu nedenle, herhangi bir şekilde enerjik açıdan pratik çalışma gerektiren koşullar ortaya çıktığında, zihinsel çalışmaya bir süre ara vermek tavsiye edilir.
"Tanrı sevgidir ve aynı zamanda mutluluktur"
Mutluluk, sevginin bir özelliğidir. Onlar asla ayrı olamazlar. Sevginin olmadığı yerde mutluluk deneyimlenemez. Sevginin sınırı yoktur, o her yerdedir. Bu yüzden neşe de her yerdedir. Yine de zihin bunu reddedebilir. Sevgi içerisinde boşluklar olduğuna ve suçun bu boşlukları doldurabileceğine inanarak neşe yerine acı getirir. Bu garip inanç, sevgiyi kısıtlı olarak tanımlayarak mutluluğu sınırlandırır. Hiçbir karşıtı ve sınırı olmayana karşıtlık getirir. Bu bilinçte, korku sevgi ile ilişkilendirilir. Bunun etkileri, kendi yarattıklarının gerçek olduğuna inanan zihinlerin mirası haline gelir. Bu görüntülerin gerçekle hiçbir ilişkisi yoktur. Bu görüntüler O’nun Sevgi ve Neşe olduğunu unutarak, Tanrı korkusunu gösterirler. Bugün bu temel yanılgı yerine hakikati getirerek kendimize şunu öğreteceğiz: “Tanrı Sevgi’dir ve aynı zamanda mutluluktur.
Sayfa 103
Ziyad Marar şöyle yazar: “Onaylanma peşinde fazla hevesle koşanlar, korkan veya başkalarına muhtaç görünürler. Acı gerçek şudur ki özgürlük arzusu ve onaylanmak arzusu birbiriyle doğrudan çelişir. Mutluluk arayışı özgürlük ve onaylanma arasındaki bu ikilemi çözme arzusunun bir ifadesidir.”
Sayfa 103
Bana sorarsanız gerçek mutluluk yaz yağmuru gibi birdenbire boşanmaz insanın başına. Davranışımıza,çevremizdeki insanlarla ilişkilerimize her gün azar azar çekidüzen vererek eksiklerimizi tamamlarız. Yavaş yavaş biriken bir şeydir mutluluk.
Sayfa 23
Reklam
Senin tarif ettiğin mutluluk, benim için çocukluğumda dinlediğim Zümrüdüanka kuşu masallarına olan hayranlığım gibi kalır azizem. Sefil yerlerde kalan çaresizleri, en yükseklere erdiren kanatlarının elmas ve yakut, zümrüt ve zebercet olmak üzere niteliği ve tarifi insanı mest eden o kurtuluşa kavuşturacak kuş gerçek mi ki senin gösterdiğin mutluluk manzaralarına şu bulunduğum bedbahtlıktan yükselmek mümkün olabilsin! Uçmak için kanatlarım yok ki!..
"Uyanmak istemiyorum!" diye düşündü. "Hiç uyanmak istemiyorum." Düşünden korkmadığı için değil, gerçek hayattan daha çok korktuğu için.
Sayfa 8
“Gerçek mutluluk, çok çalışmak ve yalın yaşamakta yatıyordu.”
Gerçek sevgi de dengeyi sever. Denge giderse sevgi mutsuzluk ve acı vermeye başlar. Oysa gerçek sevgidir insanlara mutluluk getiren. Aşırı fedakârlik ve egosal bir kendini ispatlama yarışı bir ilişkinin dengeli bir şekilde yürümesinin önündeki engellerdendir.
Sayfa 84
Reklam
Ne kadar acımasızca geçiyor zaman Ne kadar acımasızca son birkaç seneni gram hatırlamazken çocukluk anıların net bir şekilde gelir gözünün önüne de acıtır seni Ve bir gün biter Gözyaşları kalır geriye Bir müddet akarda onlar da durur Sonra hatıralar kalır Hatıralar avutur Hatıralar mutlu eder Hatıralar acıtır Hatıralar hüzünlendirir Ve hatıralarda
Referanslarını hayattan değil, kitaplardan alan herkes gi­bi Profesör'ü de kurmaca kişilikler, gerçek kişiliklerden daha çok ilgilendirir ve etkilerdi. "Sen bir korkaksın!" diyordu birinci ses. İkinci ses, "Hayır!" diyordu. "Hayatla bu derece yüzleşme­yi göze aldığıma ve değiştirmeye cesaret ettiğime göre kor­kak olamam. Benim yaptığımı herkes yapamazdı." ''Yaptığın tek şey kaçmak. Bütün sorunları yüzüstü bırakıp bir cehennem hayatından kaçmak. Bunun yerine Istanbul'da kalarak her şeyle yüzleşebilirdin."
Sayfa 134 - Doğan KitapKitabı okuyor
Gerçek mutluluk yavaş yavaş, azar azar gelir ve bizim hayata bakış açımızla ,çevremizde çevremizdekilere karşı davranışlarımızla da oradan doğruya ilgili ve orantılıdır .Mutluluk ,birbirini tamamlayan ufak tefek şeylerin birikmesinden doğuyor.
Ama öylece durdum, ilerlemedim ve boşluğa kulak verdim. Artık ne kenti ne sokağı hissediyordum, ne sokağın adını ne de kendi adımı; burada yabancı olduğumu, tanımadığım bir yerde her şeyden müthiş bir biçimde arınmış olarak durduğumu duyumsuyordum yalnızca; hiçbir amacım, mesajım, bağlantım olmadığı halde çevremdeki hüzünlü yaşamı derimin altından akan kanım kadar yoğun algılıyordum. Hiçbir şeyin benim için gerçekleşmediği, ama yine de her şeyin bana dahil olduğu duygusunu taşıyordum yalnızca; ilgisiz kalsam da çok derin ve çok gerçek şeyler tadıyor olmak müthiş mutluluk veren bir duyguydu, ruhumun en canlı kaynağını oluşturur, tanımadığım yerlerde şehvet gibi üstüme çökerdi.
"Mutluluk bir rüyadır, acıysa gerçek." Voltaire
Sayfa 37 - CANKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.