Eskiden vazgeçilmeli, eski yıkılmalı, yeniyi olası kılmak için, bu yeninin ne olduğunu bilemesek de, bu süreç ne kadar acı verse de bunun olması şart Gambetti, dedim ona, bundan geri dönüş yok. Böyle düşündüğümüz zaman eski olan her şey doğal olarak bize karşıdır, her şey bize karşıdır Gambetti, dedim ona. Eskinin yerine istek duyduğumuz yeniyi koyma düşüncemizde eskiyi ortadan kaldırırken bize hiçbir şey engel olmamalı. Her şeyden vazgeçmeliyiz, dedim Gambetti'ye, her şeyi itmeliyiz, sonunda her şeyi yok etmeliyiz Gambetti.
Sayfa 131 - Yapı Kredi Yayınları, 1. Baskı
Çaresizliğimizi bizi peydahlayanlara borçluyuz, sakarlığımızı, hayat boyu kurtulamadığımız zorlukları. Başlangıçta şu suyu içmen yasak, o zehirli denilmişti, sonra şu kitabı okumamalısın çünkü o kitap zehirli. Bu suyu içersen mahvolursun dediler, sonra bu kitabı okursan mahvolursun. Seni ormanlara götürdüler, karanlık çocuk odalarına tıktılar ruhunu ezmek için, öyle insanlarla tanıştırdılar ki hemen anladın onların seni yok edeceğini. Senin için ölümcül olan manzaralara baktırdılar seni. Seni zindan gibi okullara attılar, sonuçta ruhunu çekip aldılar içinden, kendi bataklıklarında ve çoraklıklarında öldürmek üzere. Böylelikle kalbin onlar tarafından daha erken bir zamanda kendi ritminden çekilip çıkarıldı, geri döndürülmez bir biçimde, doktorların dediği gibi hasta düştü sonunda, çünkü bu kalbe bir an bile huzur vermediler.
Reklam
"Makineler cevaplar için vardır, insanlar da sorular için."
Sayfa 83 - Kevin KellyKitabı okudu
Vurucu Son Cümleler
Hepimiz bir felakat halet-i ruhiyesinde yaşarız. Yapımız anarşiye eğilimli bir yapıdır. İçimizdeki her şey sürekli kuşkunun gözetimindedir. Ortada eblehlik olsun ya da olmasın, her şeyde katlanılmazlık vardır. Temelde dünya, ne açıdan bakarsak bakalım, katlanılmazlıktan ibarettir. Dünya bizim için durmadan daha katlanılmaz olur. Katlanılmaz olana tahammül edişimiz, her birimizin hayat boyu işkence ve eziyete olan yeteneğidir, bir iki ironik unsur vardır insanda, mantıkdışı bir dalgınlık, geri kalan her şey iftiradır.
Sayfa 69 - Yapı Kredi Yayınları, 3.Baskı, Çeviren:Fatih Özgüven
Bu şehrin kavrayamadığı ruhları hep dışarı attığını, bir daha da hiçbir koşulda geri almadığını deneyimleri­me dayanarak biliyorum.
“Bu noktada, yaşadığı çağı ve ülkesini -nefret ve aşkla, üstelik mizahi bir yaklaşımla- eleştirmekten ve yerden yere vurmaktan asla geri durmayan Avusturyalı büyük yazar Thomas Bernhard'ı anmadan geçemeyeceğim. 12 Şubat 1989'da öldü. Onun için ulusal ya da uluslararası yas ilan edilmedi, sahte gözyaşları dökülmedi, belki gerçek gözyaşları bile dökülmedi. Edebiyat için ne denli büyük bir kayıp yaşandığını yalnızca aralarında benim de olduğum sadık okurları fark etti: Thomas Bernhard, bundan böyle yazamayacaktı.”
Sayfa 25 - Can YayınlarıKitabı okudu
Reklam
965 öğeden 101 ile 110 arasındakiler gösteriliyor.