"Gün oluyor; anlıyorum senden ve bu şehirden kaçmanın faydasızlığını...
Çünkü biliyorum. Nereye gitsem benimle geleceksin ya da gittiğim her yerde senden bir şey olacak..."
Yanıyor beynimin kanı,
Bilmem nerelere gitsem?
İçime sığmayan canı
Hangi rüzgara eş etsem?
Akşam sular karardı mı?
Bir dağa versem ardımı,
İçimi yakan derdimi
Sağır göklere anlatsam...
İçiliversem dem gibi,
Kırılıversem cam gibi,
Şamdanda yanan mum gibi,
Sabahı görmeden bitsem...
Bir yüce ormana dalıp
Ya bir dağ başına gelip,
Beni yaradanı bulup
Malını başına atsam....
Görünmez kollar boynumda,
Yarin hayali koynumda,
Sıcak bir kurşun beynimde,
Bir ağacın dibinde yatsam...
(Öfkeli) Ben de, ben de kendi düşünceme katılmıyorum. Çünkü bir değil, iki tane beynim var. Evet Gilles!
İki beyin. Biri modern, diğeri ilkel. Modern olanı özgürlüğe saygı duyuyor, hoşgörüye bayılıyor; öylesine incelikli, öylesine anlayışlı ki; ama ilkel olanı seni yalnızca kendine istiyor, paylaşmayı reddediyor. Kimin aradığı belli olamayan her telefonda sıçrıyor , açıklaması olmayan bir yemek faturası gördüğünde kuruntuya kapılıyor. En ufak bir parfüm değişikliğinde karalar bağlıyor, yeniden spora başladığında ya da yeni giysiler aldığında kaygılanıyor. Gülümsemenden kuşkulanıyor, geceleri sen rüya gördüğünde bir kadının seni öptüğünü, iki kolun boynuna dolandığını, altında iki bacağın açıldığını düşünüp bir cinayet tasarlıyor. Sarı delici bakışları olan, her zaman pusuda, asla sakinleşmeyen biçimde yuvalanmış bir sürüngen bu. Bu, ben'im Gilles, bu da ben'im! Hızlandırılmış kursa gitsem de, iki bin beş yüz yıllık köklü bir eğitim görmüş olsam da, sen aşkın o hayvansı, o ilkel yanını benden söküp atamazsın.
-Ah bu uzaklık ikindileri!-
En iyisi kalksam yanına gitsem
Sevgiyle, sıcak, içten
Şöyle bir merhaba desem.
**
Evet, sahi, ne çıkar
Ona bir merhaba desem.
Önce yemeğe mi götürsem
Ya birden alınırsa
Salata, bonfile, şarap
Üstüne elma tatlısı, kahve
Dışarı çıksak sonra da, biraz yürüsek
Olmaz mı -neden olmasın- birlikte geçirsek geceyi
(Odasında birkaç iskemle
Kırık aynaya tutturulmuş resimler bolca
Ve pirinç bir karyola
Dökülmüş sıvaları duvarların)
Çekip çıkarsam mı onu bu kış ikindisinden
Ama her şeyden önce
Ona bir merhaba desem.