*Gaza kim ettiler Allahu ekber
Dediler her nefes Allahu ekber*
Aşıkpaşazâde'nin, dillerinden bir nefes dahi Allahu Teâla'yı düşürmeyen ve onun uğrunda gazâdan başka bir iş düşünmeyen yiğit dilâverler diyerek övdüğü Osmanlı akıncıları, hafif süvari birliklerindendir. Temelinin Osman Gazi zamanında Köse Mihal tarafından atıldığı rivayet olunur. Uç
Bundan 87 yıl önce bugünlerde, TBMM’de kabul edilen bir kanunla ‘hain’ ilan edilen bazı kişiler yurtdışına sürülüyordu. Bundan 73 yıl önce yine bu günlerde ise TBMM’de bu kişileri affeden kanun kabul edilmişti. Neredeyse herkesin birbirini ‘Ergenekoncu’, ‘darbeci’, ‘Kürtçü’, ‘bölücü’, ‘terörist’, ‘şeriatçı’, ‘Fethullahçı’, ‘Batı şakşakçısı’,
Ve sonunda önce kitabını, sonra dizisini bitirmiş bulunmaktayım. Kitabı geç kaydettim uygulamaya. Bu her ikisini de merak eden kişiler için yapılmış bir inceleme olsun.
Kitaba başlamadan önce dizideki gibi kurgu tarih romanı olduğunu düşünüyordum ancak öyle değil. Tarih kitabı, hiçbir şekilde kurgu durumu yok. Akıcıydı,kısa sürede bitirdim.
Bu
Cumhuriyet'e geçişle Millî Mücadele'deki Gayrinizami Hârp ve gizli istihbarat gruplarının tamamı kapatıldı ve istihbari ihtiyaçlar büyük oranda cihet-i askeriye ve dahiliye teşkilatı, kısmen de hariciye teikilatı tarafından karşılanmaya çalışıldı.
Mondros Mütarekesi ile başlayarak Milli Mücadele sonlarına kadar uzanan süreç, modern Türkiye tarihinin o vakte kadar gördü gü en canlı istihbarat laboratuvarıydı. Osmanlı Devleti'ni yıkanlara kar direnişi mümkün kılabilmek için çoğu yurtiçinde ama kısmen de yurtdışında irili ufaklı çok sayıda gayrinizami harp örgütü ve gizli istihbarat biri- mi kurulmuştu. Bu yapıların tamamı reaktif bir operatif yaklaşım benimsemişti. Ayrıca çoğu, acil ve önemli birçok ihtiyacı aynı anda karşılamak için kurulduğundan sistemli değil deneyseldi.
Avrupa Topluluğu'na üye pek çok ülkede gizli, paralel istihbarat ve silahlı operasyon örgütlerinin 40 yıldır var olduğu Avrupa hükümetleri tarafından ortaya çıkarılmıştır. Kırk yıldır bu örgütlerin demokratik kontrolden kurtulduğu ve NATO ile iş birliği halinde ABD Gizli Servislerince yönetildiği anlaşılmıştır. Örgütün İtalya'daki adı Gladio idi. Yunanistan'da B-8 ya da Sheep Skin, Belçika'da SDRA-8, Hollanda'da NATO Command, Batı Almanya'da Gehlen Örgütü, Stay Behind ya da Sword, Avusturya'da Schwert, Fransa'da Rüzgar Gülü, Türkiye'ye Özel Harp Dairesi, Kontrgerilla, İspanya'da Anti-Terör Kurtarma Grubu, İngiltere'deyse Secret British Network olarak bilinir.
_Psikolojik harp, dünyanın en güçlü silahıdır. İnsan zihnini biçimlendirme sanatıdır. Aldatmadır, hiledir, düşünceleri manipüle etmek ve zehirlemektir. Düşmanı suya götürüp susuz getirmektir. Var olmayanı varmış gibi göstermek, var olanın zihinlerde reddedilmesini sağlamaktır. Başkalarının etkisi altında oldukları halde kendi iradeleriyle hareket
İstihbarat ve casusluk gibi konulara ilgi duyanlar ve araştırmaya yeni başlayanlar için güzel bir başlangıç kitabı olacağını düşünüyorum. Çok sade ve içerik açısından zengin bir kitap.
İngiliz casus Lawrence, Mata Hari, Gertrude Bell, İngiliz casus şefi ve Lawrence, Mata Hari gibi isimlerin şefi olan David George Hogart'ın Balkan Harbi ve 1.Dünya Savaşına etkilerini görmüş oldum.
İstihbaratda sadece düşmanın gizli bilgilerini elde etmek değil aynı zamanda düşmana yanlış istihbarat vermeninde önemini ve savaşın seyrini tam manasıyla nasıl değiştireceğini görmüş oldum.
Ermeni, Yahudi ve Levanterler'in (doğu ülkelerde yaşayan avrupalı ailelerin çocukları) istihbarat anlayışı, Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyetine vermiş oldukları zararları özellikle Ermenilere devletin önemli kademelerinde makam vermenin ne kadar yanlış olduğunu gördüm.
Kısa ve içerik açısından zengin bir kitap, okunmalı... :)
NATO nun sol düşmanlığı bağlamında geliştirdiği bir diğer strateji de, üye ülkelerde komünist ve sol nitelikli bağımsızlık hareketlerinin öncü kadrolarını tasfiye etme amacı üzerine kurulmuştu. Bu çerçevede, NATO üyesi her ülkede.
Amerikan üsleri ve istihbarat örgütleriyle askeri tesisler yanında, sol örgüt ve bireyleri pasifize etmekle görevli gizli örgütler kurulmuştu. Gladio ya da Özel Harp örgütleri olarak anılan, NATO’ yla bağlantılı bu yasadışı örgütler, tehdit, kundaklama, sabotaj, adam kaçırma ve cinayet işlemek suretiyle sol örgütleri budayarak çalışamaz bir duruma getirmekteydiler.
Osmanlı ülkesinde casusluk çok kolaydı. Bunun 3 önemli sebebi vardır:
1- Türk olmayan unsurların Türk düşmanlığı ve para kazanma hırsları.
2- Türklerin muhtedilere gelenek halini alan güven ve itibarları.
3- Kapitülasyonlar dolayısıyla gelişemeyen sanayi ve ticaret aleminde yabancı şirketler ve ajanların hakimiyeti dolayısıyla ülkede yabancı nüfusunun ve bu nüfusun çokluğu.
Ordu Kumandanının yazısı budur. Mustafa Kemal'in muvaffakıyetini Istanbul'da büyük yankılar yaptığı da anlaşılmaktadır. Evvela başarı İstihbarat Bültenleri ile halka açıklanmış ve hatta o zaman yayınlanmakta olan askeri «Harp Mecmuası» Mustafa Kemal'in renkli bir kapak halinde basarak yayına hazırlamıştır. Fakat Paşanın:
- Zafer kimsenin değil Ordunundur!» üzerine bu kapak değiştirilmiş ve kapağa, Irak'ta başarı kazanan Halil Paşanın resmi konmuştur. Fakat Enver Paşa, Liman von Sanders'in mektubunu ve tavsiyesini cevapsız bırakmaz. Evvela Anafartalar Gurubu Kumandanı Miralay Mustafa Kemal Beye şu telgrafı çeker:
«Zate mahsustur. Rahatsızlığınızı işittim. Müteessir oldum. Son defaki Çanakkale ziyaretimde muhtelif mevazii (çeşitli bölgeleri) görmek istediğimden, sizi ziyarete vakit kalmamıştı. İnşaallah yakında tamamen sıhhatinize kavuşur ve bugüne kadar olduğu gibi, kumanda ettiğiniz kıtaatın başında muvaffakiyetle vazife ifa eylersiniz.»
Enver Enver Paşa, Liman von Sanders'e de, tavsiyelerini yerine getirdiğini bildirir:
«Liman Paşa Hazretlerine, Gizli ve zate mahsustur. Tahriratı sâmilerini (yüksek şahsiyetinizin yazılarını) aldim. Yüksek arzuları dahilinde Mustafa Kemal Beye yazdım.» Enver
Türkiye' de gizli örgütlere bağlı bir istihbarat yapısı Osmanlı zamanında vardı. Zaten Türkiye Cumhuriyetini bu yapı, 30 bin subay ve sivilden oluşan Teşkilat-1 Mahsusa kurmuştur. Osmanlıda gizli bir Devlet vardır ve İttihat ve Terakki hareketiyle birlikte gelişmiş, Türkçülük de bu dönemde ortaya çıkmıştır. İlginç olan şudur:
CIA ve NATO gladyo ve gayri nizamı harp yapılanmasını araştırırken tamamen Teşkilatı Mahsusa'yı örnek almış ve bunu bize karşı kullanmıştır, üstelik Teşkilatı Mahsusa' dan Eşref Kuşçubaşı hakkında Princeton üniversitesinde tezler bile yaptırılmıştır.
Aytunç Erkin’in arı duru bir Türkçeyle yazdığı kitabını okudum. Her dönemde ayrı bir sıkıntıyla boğuşan Türkiye’nin son 40 yılına bela olmuş FETÖ yapılanmasının en keskin hamlelerini, sahneler halinde gözler önüne seriyor. Her sahnede ayrı bir kıyım ayrı bir zulüm var. Bu konuda daha yazılacak, anlatılacak çok şey olacak mutlaka. Kim bilir daha