Eğitimde yabancı bir lisanın temel alınması, değişik kademelerde irdelenebilecek birçok soruna gebedir. En temel düzeyde, “bir başkasının dilinin" kendi dilinden daha üstün olduğunu benimsemek zorunda bırakılmak, gizli bir aşağılık kompleksi günbegün derinleştirecektir. (Ülkemizin her yerinde bunun binlerce kanıtını görebilirsiniz.) Öyle ya, kendi dilleri “adam gibi” olsaydı, 'büyükler” eğitimi anadilde yaparlardı. Demek ki kendi lisanı hiçbir işe yaramamaktadır! Kanımca, bugün karşımızda bir vakıa olarak duran toplumsal aşağılık kompleksimizin en önemli sacayaklarından biri, işte bu tuhaf şartlanmadır. Ne gariptir ki 1950’lerden beri, bize bu koşullandırmayı aşılamak için canla başla çalışan bir sistem var. Meyvelerini de nihayet almaya başladık(!). Bu meyvelerin en acısı, meslekî jargon zorlamaları dışında, günlük hayatta sıkça karşımıza çıkan o “aşırma" lisandır. Hayreti belirtmek için “w"li “wow" kullanılması ve güzelim “harika" kelimesininse yerini “Süppeer!” ünlemine bırakması gibi unsurlar sıradan hale geldi. Artık asabı bozulduğunda “Modumda değilim" diyerek kendini ifade eden çocuklar, ödevlerini yaparken anne ve babalarına “Hâlet-i ruhiye ne demek? Edebiyat kitabmda geçiyor da..." diye soruyorlar. Atatürk'ün “Gençliğe Hitabe”sinin ve “Nutuk"unun aslı, çoktan anlaşılmaz bir lakırdıya dönüştü bile. O yüzden “modernize" edilmedi mi zaten?
"Son yıllarda 'yeni dindarlık', 'yeni gizli bilimler' ya da 'modern batıl inanç' dediğimiz şeyler bile epeyce etkili oldu Batı dünyasında. Büyük bir ticaret halini aldı bu işler. Hristiyanlığın önemi azaldıkça dünya görüşü pazarına sunulan mallar da mantar gibi çoğaldı."
Sayfa 521Kitabı okudu
Reklam
Son..
Yaşamdaki önemli şeyler ya fark edilmez ya anlaşılmaz ya da gizli tutulur.
Sayfa 359 - April YayıncılıkKitabı okudu
"Çocuğun hayal gücü denen kıymetli bir cevheri olmalı...içinde gerçek olmayan şeyler yaşayan, gizli bir dünyası olmalı."
Sayfa 84 - Altın Kitaplar Yayınevi 1999, çeviri: Nihal YeğinobalıKitabı okudu
Martin Eden den inciler
1 Yaşanmış günler yaşanacak günlerin içinde erir, saatlerin günün içinde, haftaların ayların içinde eridiği gibi. Harcanmış günlerden insana kalan yalnızca yaşadıklarıdır. Bu yaşadıkları kayda değerse onun ruhunda, belleğinde unutulmaz izler bırakır. Günler aynı tonda geçiyorsa hayat çekilmez olmaya başlayacaktır. 2 Bir zamanlar öylesine saftım ki; yüksek mevkilerde oturan, iyi evlerde yaşayan, öğrenim görmüş ve bankalarda hesapları olan insanları saygı değer kimseler sanırdım. 3 Gizli tapınağa giden yolu bulan, ama onu izlemeyen birisi. Bir şeyler yapabilecekken, onları yapmayan ve her zaman kalbinin derinliklerinde onları yapmamış olduğu için pişmanlık duyan; yapmanın ödüllerine ve coşkusuna özlem duyan birisiyim
256 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Manifesto
Fikret Başkaya'nın, Başka Bir Uygarlık İçin Manifesto (Nasıl Üretmeli, Nasıl Tüketmeli, Nasıl Yaşamalı), adlı kitabı olaylara daha geniş açıdan bakılmasını amaçlıyor. Önce manifestonun kelime anlamı ve Fikret Başkaya'nın bu kelime ile ilgili düşüncelerini okuyoruz. Manifesto: 'bir pozisyonu ve/veya bir programı, açık etmek, ilan etmek, deklare
Başka Bir Uygarlık İçin Manifesto
Başka Bir Uygarlık İçin ManifestoFikret Başkaya · Yordam Kitap · 201666 okunma
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.