Antik Çağ'ın Delfi Tapınağı'ndaki meşhur yazıtı, biraz da bu nedenden dolayı, "Kendini tanı" (Gnothi seauton) ikazında bulunuyordu. kastedilen şuydu: Tanrı değil de bir insan olduğunu, yani mükemmel olmadığını idrak et. Kendini abartma, bu sana acı verebilir. Bir şey yaratamazsın, nerede kaldı ki kendini yaratabilesin. Tanrı'ya denk olamazsın, yine de olmaya çalışırsan, mükemmellikten uzaklığından, kırılganlığından, cehaletinden ve faniliğinden ötürü dövünüp durursun sürekli.- Fakat Batı kültüründe etkili olan bu tutum değil, insanın "tanrı suretinde olduğu" öğretisi oldu, bu da sahiden o mertebeye erişmeye dönük hep yeni hamlelere yol açtı.
Sokrates'in delfik gelenekten devralarak öne sürdüğü motto "kendini bil" (gnothi seauton) değil mi? Rivayet edilen hadis-i şerifler arasında şu da var: " Kendini bilen -doğrusu- Rabbini bilir." ( Men arefe nefsehu -fekad- arefe rabbehu)
"Düşünme”, bir “kendi içine düşme”dir ki bu “düşme” her nasılsa kendinden uzaklaşan kişinin bir “kendine geliş”ini veya “kendine dönüş”ünü ifade eder." İhsan Fazlıoğlu
Esasında “hikmeti talep” olarak felsefe, delfik düstur “Kendini bil!” (gnothi seauton) uyarınca bir kendini arama, dolayısıyla da bulma çabasıdır. İmdi kendini bilmek kendini bulmak demeye varır, kendini bulan da kendini bilmiştir artık. Ama kişinin kendini bilebilmesi/bulabilmesi için önce kendi içine düşmesi, düşebilmesi gerekir. Keza kişi bir “iç”e sahip olmalıdır ki ona düşebilsin.
Özkan Gözel
arkakapak.com/kendi-icine-dusmek