Bir ağacın yapabileceği çok şey vardı: renk sağlar, gölge verir, meyve döker, bir çocuğun oyun sahası olur, tırmanıp asılabileceğiniz koca bir evrenin gökyüzüdür, besin ve zevkin mimarisidir; işte buydu ağaç.
Bir gün baksam ki gelmişsin..
Bir güvercin gibi yorgun uzaklardan yar.
Gözlerinde bir bitmez,bir tükenmez güzellik
Saçlarında ilkbahar..
Bir gün baksam ki gelmişsin...
Gülüşünde taze serin bir rüzgar
Ellerin yine eskisi kadar güzel
Çiçek açmış dokunduğun bütün kapılar...
Bir gün baksam ki gelmişsin...
Hasretin içimde sonsuzluk kadar.
Şaşırmış kalmışım birdenbire çaresiz.
Dökülmüş yüreğime gökyüzünden yıldızlar.
Bir gün baksam ki gelmişsin..
Ne yüzünde bir gölge, ne dilinde sitem var.
Tozlu pabuçlarını gözlerime sürmüşüm
Benim olmuş dünyalar...
Milli takımı bahane ederek ''Neden Avrupa şampiyonasında bir tane oyuncunuz yok" diyerek bununla bile Galatasaray'ın şampiyonluğuna gölge düşürmeye şaibe karıştırmaya çalışıyorlar. Davinson Kolombiyalı, Ziyech Faslı, İcardi Arjantinli, Torreira ile Muslera Uruguaylı, Zaha Fildişili, Tete Brezilyalı, Sadece Nelsson Danimarkalı o da zaten sakatlandı. İcardi'yi mi oynatacaksınız Avrupa Şampiyonasında? Buralardan bile Galatasaray'a çamur atma içinde olan bir GÜRUH VAR. Hasta ya bu adamlar. Hakikaten hasta. Bugün de bir örneğini burada payşaşımımda gördü herkes
Önce ikinci sınıf evlat, daha sonra gelin kimlikleri içinde ezilen kadın, anne olduktan sonra aile içinde giderek güç kazanmaya ve çocukları üzerinde egemenlik kurmaya başlar. O denli ki, birçok ailede görünürde baba tarafından alınan kararların asıl sahibi annedir, ama durum babanın erkeklik rolüne gölge düşürmeyecek biçimde yönetilir. Kararı anne verir, baba ilan eder.
Kararların sonucundan ise baba sorumlu tutulur. Bu yönden değerlendirildiğinde, toplumumuzda aile yapısının biçimsel olarak babaerkil, ama gerçekte üstü kapalı bir anaerkil yapıya sahip olduğu bile söylenebilir.