Merhaba Sevgili 1k okurları, sizler için özenle hazırlamış olduğum belgesel listesini paylaşıyorum. Tavsiye ettiğim belgesellerin hepsi izlenmiş ve kaliteleri onaylanmıştır. :)
İlk liste son 2 ay içerisinde izlemiş olduğum belgeselleri, İkinci liste ise geçmişten günümüze kadar izleyip, beğendiğim belgeselleri kapsıyor. Belgeselleri
Boykot kültürü halkımızda gitgide yer edinmeye başlıyor ve yerli olana yönelim gün geçtikçe daha da arttıyor. Hâl böyleyken, insanlara sadece alınmaması gereken ürünler detaylı bir şekilde anlatılıp dengi olan yerli ürünlerimiz sadece genel adlarıyla bahsedilip geçiliyor. Madem boykot ediyoruz, boykotumuzu halis muhlise yakın yerli mallarımızın
"Bir Kahır işçisi Talip Apaydın"
(Osman Şahin'in Apaydın'ı anlatırken kullandığı bir tabir)
Son zamanlarda inceleme yazmak için pek zamanım olmuyor. Lakin Talip Apaydın'ı etraflıca ele almadığımı fark ettim ve kendisine değer veriyorum o yüzden zaman ayırarak farklı kaynaklardan derlediğim bölümlere kendi yorumumu da ekleyerek ilk
Güzel bir hikaye tamamlama serüveninin daha sonuna geldik.. Sürprizlerle dolu ve başlangıçta 19 kişinin katılımıyla ( 19 u koruyamadık tabii :) sonrasında 15 kişi kalarak hikayemiz tamamlandı.) Fantastik olarak kurgulanmaya başlayan hikayemiz, yazım süreci içinde Fantastik-Bilim Kurgu ya dönüşmüş ve birbirini tamamlayan herbirisi şahane
Kitap 'baharatlar' ile başlar. Başlangıç olarak da tarihi çok eskilere dayanan tuz ve karabiberin hikayesi anlatılır. İlaç, konserve ya da yemekleri tatlandırmak için kullanılması dışında dini ayinlerde de tuzdan yararlanılmış.
Ortaçağda zenginler tarafından kullanılan baharatlar bir çeşit lüks ve gösteri unsuru olarak da gözükür. Hatta 'ikram
Ekranın arkasındaki hemen hiçbir
görsel gerçeği yansıtmaz. Hiç kimse
görsellerdeki kadar mutlu, kusursuz,
enerjik değildir. Karşımıza çıkan
gıda fotoğrafları hiçbir zaman var
olmamış ve birileri tarafından tadılmamıştır çünkü hepsi bir kurgunun
parçası olarak oradadır. Yaşadığımız,
olduğumuz, yaptığımız ve kendi
gözlerimizle gördüğümüz gerçektir
ve bütün kusuruyla güzellik oradadır. Zira güzel, yaşanandır. Hayal
edilen, arzu duyulan idealdir ve ideal hiç yaşanmamıştır.
Beyaz Körlük
“.... aslında körlük, umudun tükendiği bir dünyada yaşamaktı.”
Şu anda her ne yapıyorsanız, bir anlığına durun. Elinizdeki işi bırakın. Dosya büyüklüğünde beyaz bir kağıt bulun. Süt beyazı bir kağıt. Şimdi etrafınıza birkaç dakikalığına göz gezdirin, ister evde veya işte olun, ister dışarıda, fark etmez. Detaylara dikkat etmeye
Renklerin en iyi ve en tamı yeşil ve mavidir. Bize göğe ve yeşile bakmamız söylenildi. Akarsuyu izlemek ve göğe bakmak huzur vericidir. Ancak günümüz toplumunda ne gök ne de yeşil alan kaldı. Şelaleye bakmak göz ferini arttırır.
(Domuz Eti Gerçeği)
Ülkemizdeki domuz gerçeğine dikkat çekmek maksadıyla geçen yıl “Kimse Domuz Eti Yemedim Diyemez” başlığıyla bir yazı yazmıştım. Yazı çok dikkat çekmiş ve biraz hayret biraz da tepkiyle karşılanmıştı.
Tepki çekmişti çünkü, domuz etinin haramlığına inanan Müslüman kardeşlerim “Müslüman bir ülkede olmaz böyle bir şey”