Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
“Bu Dünyada Ahde Vefa Kalmamış!” Dedirtmem
Hz. Ömer Ömer Radiyallahü Anh’ın hilafeti döneminde, gerçekleşen gerçek ve muhteşem bir hikâye… Hz. Ömer Radiyallahü Anh, Ashab-ı Kiram ile beraber bir mecliste oturuyorlarken, karşıdan üç kişinin gelmekte olduğunu gördüler. Bu gelen kimseler, bir delikanlıyı yakalayıp ellerinden sıkıca tutmuşlar ve belli ki halifenin huzuruna çıkarmak üzere
Rainer Maria Rilke
Birinci Ağıt Kim duyar, ses etsem, beni melekler katından? Onlardan biri beni ansızın bassa bile bağrına, yiterim onun daha güçlü varlığında ben. Güzellik güç dayandığımız Ürkü'nün başlangıcından özge nedir ki; ona bizim böylesine tapınmamız, sessizce hor görüp bizi yok etmediğinden. Her melek ürkünçtür. Kendimi tutar bu yüzden, yutkunurum.
Reklam
Atatürkçülük Meselesi – 1 Bir fikir veya inanç buhranı içine girmiş bulunan Türkiye’de, cemiyetimizin bir çok temel fikir meseleleri ile birlikte, yakın çağlar tarihimizin, fikir, sanat ve siyaset alanlarında büyük rol oynamış insanları da, ciddi şekilde ele alıp değerlendirme imkanlarını günden güne daha çok kaybeder hale gelmeye
Bunlar, buradan görünen bu manzaraya daha önce bakan gözlerle aynı gözler değildi. Gözlerin algıladıklarını yorumlayan beyin de aynı beyin değildi. İşe bir cerrahi operasyon falan karışmamıştı, yalnızca yaşanan deneyimlerin bitip tükenmeyen burgusuydu buna sebep olan.
"...Madeni paranın üstünde de küçük, okunaklı harflerle aynı sloganlar yazılıydı; öbür yanında ise Büyük Birader'in yüzü görülüyordu. Büyük Birader'in gözleri paranın üstünden bile sizi izliyordu. Paraların, pulların, kitap kapaklarının, bayrakların, posterlerin, sigara paketlerinin üstünden... her yerden. Hep sizi izleyen o gözler ve sizi sarıp kuşatan o ses. Uykuda ya da uyanık, çalışırken ya da yemek yerken, içeride ya da dışarıda, banyoda ya da yatakta... kaçış yoktu. Kafatasınızın içindeki birkaç santimetreküp dışında, hiçbir şey sizin değildi..."
Can Yayınları(Epub)Kitabı okudu
Winston cebinden bir yirmi beş sent çıkardı. Madeni paranın üstünde de küçük, okunaklı harflerle aynı sloganlar yazılıydı; öbür yanında ise Büyük Birader'in yüzü görülüyordu. Büyük Birader'in gözleri paranın üstünden bile sizi izliyordu. Paraların, pulların, kitap kapaklarının, bayrakların, posterlerin, sigara paketlerinin üstünden... her yerden. Hep sizi izleyen o gözler ve sizi sarıp kuşatan o ses. Uykuda ya da uyanık, çalışırken ya da yemek yerken, içeride ya da dışarıda, banyoda ya da yatakta... kaçış yoktu. Kafatasınızın içindeki birkaç santimetreküp dışında, hiçbir şey sizin değildi.
Sayfa 51 - Can Yayınları, 31. BasımKitabı okudu
Reklam
Cebinden bir yirmi-beş sent çıkardı. İşte onun üzerinde de, küçük, sade harflerle aynı sloganlar yazılıydı, arka yüzde de Büyük Biraderin portresi vardı. Paranın üzerinden bile o gözler insanı izliyordu. Paraların üzerinde, pullarda, kitap kapaklarında, bayraklarda, posterlerde, sigara paketlerinde, her yerde, sizi izleyen gözler ve sizi sarıp sarmalayan bir ses... Uyurken ya da uyanırken, çalışırken ya da yemek yerken, içeride ya da dışarıdayken, banyoda ya da yataktayken, fark etmezdi, kaçamazdınız. Kafatasınızın içindeki birkaç santimetreküp dışında, hiçbir şey size ait değildi.
Babam kesinlikle aynı fikirde değildi. Bakışlarım bilakis sinirlerini bozuyordu; müşkülpesent bir çocuktum ona göre, her daim memnuniyetsiz ve asık suratlı. Halbuki sebepsiz yere üzgündüm, o kadar. Benim de hoşuma gitmiyordu. Diğer çocuklardan farklı görünmeye meraklı değildim. Sebepsizlik onun dünyasında hastalıkla eşdeğerdi; deliler sebepsiz yere güler, sebepsiz yere hüzne kapılır, olur olmaz zamanlarda tuhaf hareketler sergilerdi. Aklı başında insanlar gayet anlaşılır gerekçelere sahipti. Özellikle bunun altını çiziyordu: Anlaşılırlık Anlaşılırlığın ölçüsü de kendisiydi; onun uygun görmediği her davranış hatalı, saçma ve yersiz bir saplantının sonucuydu. Benim kimseye bir zararım yoktu. İçekapanıktım. Ürkek ve neredeyse dilsiz. Ağabeyim benden farklıydı. Babam, "Girişken, tuttuğunu koparan biri olacaksın. Yoksa iş hayatında ezerler seni, başladığın yerde kalırsın" diye tembihliyordu bizi karşısına alıp. Ağabeyime değil daha çok banaydı sözleri; o rüştünü ispatlamıştı, bakışları cin gibiydi. Ağlamaklı, üzgün bakan gözler benimdi. Başladığın yerde kalmak bu dünyanın en berbat, en affedilmez suçuydu.
Sayfa 129Kitabı okudu
Winston cebinden bir yirmi beş sent çıkardı.Madeni paranın üstünde de küçük,okunaklı harflerle aynı sloganlar yazılıydı;öbür yanında ise Büyük Birader’in yüzü görülüyordu.Büyük Birader’in gözleri paranın üstünden bile sizi izliyordu.Paraların,pulların,kitap kapaklarının,bayrakların,posterlerin,sigara paketlerinin üstünden...her yerden.Hep sizi izleyen o gözler ve sizi sarıp kuşatan o ses.Uykuda ya da uyanık,çalışırken ya da yemek yerken,içeride veya dışarıda,banyoda ya da yatakta...kaçış yoktu.Kafanızın içindeki birkaç santimetreküp dışında,hiçbir şey sizin değildi.
Geri140
611 öğeden 601 ile 611 arasındakiler gösteriliyor.