Tarihte bütün filozoflar yaşamın anlamını farklı bir davranış biçiminde
bulmuşlardır. Mesela, bir Buda yaşamın anlamını kişinin kendi isteklerini
dizginlemesinde bulurken Darwin ise üreme mücadelesinde bulmaktadır.
Spinoza, yaşamın anlamını panteizmde bulurken herhangi bir dindar düşü-
nür, sahip olduğu iradeyi, kendisinden öte bir varlığa
15 Ekim 1844' te doğan, "Güç İstenci", "Üstinsan", "Bengidönüş" gibi özgün fikirlerle tanınan varoluşçu, Alman filozof (
Friedrich Nietzsche) Nietzsche' nin düşüncelerinin en yüksek düzeye ulaştığı hatta hakkında " En derin eser " dediği kitabıdır Böyle Buyurdu Zerdüşt. Bu eser
1871: "Bugüne kadar kitabınızdan daha güzel bir şey okumadım! Cosima'ya dedim ki, ondan hemen sonra siz gelirsiniz: Sizin ardınızdan da uzun süre hiç kimse..."
1872: "Kitabınızı tekrar okudum ve Tanrı huzurunda yemin ederim ki benim ne istediğimi bilen tek kişi olduğuna inanıyorum."
Wagner'in, Tragedyanın Doğuşu ile ilgili
"Tanrı, 'Tanrı öldü' diyen Nietzsche'yi haksız çıkarmak için ona yeniden can verir." Carlos Fuentes, ölümünden kısa bir süre önce 1 Mayıs 2012'de Buenos Aires kitap fuarında yazdığı 'Friedrich Balkonunda' isimli romanını açıklarken bu ifadeleri kullanır. Arka kapak yazısında geçen bahis, daha evvelden "Terra Nostra" ile
İnsanlığı bekleyen büyük yıkımı herkesten önce hissedip onları uyarmaya çalışan bir adamın çığlığıdır bu sözler. Her cins kafanın kaderidir aslında; herkesin baktığı şeyde, hiç kimsenin görmediklerini görmek.
Friedrich Nietzsche de 19. yüzyılda yaşamış cins kafalardan biriydi. Aydınlanma sonrasındaki modern dünyanın insanı sürüklediği
Foucault Bilgi iki anlamda yalandır diyerek başlıyor işe. Bunu, söz konusu söylemlerin “soybilimsel boyutu” olarak, yani bu söylemlerin belirişlerinin ve ihlallerinin koşulları şeklinde tarif ederek devam ediyor: Yasadışı durumlar, sapmalar ve anomaliler, düzensizlikler, itiraflar, hakikati söylemeye yönelik sözler, Dil ile iktidarın birbirini