Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Necip Fazıl Kısakürek - Beklenen Şiirinin Hikâyesi - Şairin Kendi Kaleminden
Üniversiteli delikanlı Kolejli kıza bir voleybol maçında rastladı.Okul salonundaydı maç. Tribünsüz minik bir salon.. Seyircilerle oyuncular arasında sahanın çizgisi vardı sadece.. O kadar yakındılar.. Delikanlı bu tatlı bu güzel bu dünyalar şirini kızı ilk defa görüyordu takımda.. Hoşlandığını fena halde hoşlandığını hissetti. Az sonra bir şeyi
Yoruluyorum... Yoruldukça kitaplara kaçmayı tercih ediyorum. Aslında bir kaçış olmaktan çıktı bu... Kendini bulma çabasının, arayışın vücut bulmuş haline döndü. Her kitap başka şeyi sorgulatıyor bana. Sorgulatmalı, düşündürmeli zaten kitaplar. O zaman o kitap sizi diğer kitapların üzerine çıkarır (sorgulatmayan kitapları sevmeyişim hep bundan). Misal insanların kesinlikle güvenilmez olduğunu, herkesin menfaati için yaşadığı bir dünyanın eşiğinde olup bitenleri görüyorum... Sonra gerçek sevgiyi aramanın boşuna uğraş olduğunu, gerçek sevginin planlarla değil tesadüfen karşına çıktığını hatta en güzel sevginin bu olduğunu yine hissediyorum çünkü okuduğumu hissetmeyi seviyorum... Sonra o uzak ülkenin hayalini kuruyorum; sevgisizlik kol gezmiyor, çocukların yüzünde kocaman bir gülümseme (çünkü biliyorum ki bir yerde çocuklar mutluysa oradaki herkes mutlu...), dünya artık menfaat dünyası değil... Neyse neyse çok kurmayalım bu hayalleri sonra gerçek dünya(!) İnsanın yüzüne kötü çarpıyor...
Duygu Macit
Duygu Macit
Reklam
Herkes “mutluluğun resmi” ni sorar ya… Bende “mutluluğun rengi” ni sordum… Mutluluk dilenir gibi… Tatminsiz hiç bir ruhu ve kalbi tatmin edecek mutluluk yok… Öyleyse ruhları ne ile renklendirirsen renklendir hayatını mutluluk ve mutluluğun rengi üzerine kuran hepimizin yanından, içinden ve her anından geçen zaman… Zamana kurgulayacağın her
Eylül Ayı (2019) Hikaye Etkinliği (5-30 Eylül 2019)
Seçilen Ölümler Bir anons üzerine olay yerine giderken , olay faillerinin tanıdığım insanlar olduğunu bilmiyordum. Ama o, kendisi için geldiğimizi biliyordu. Sokağın başından kalabalığın uğultusunu duyuyor, dikkatlice dinleyince yaklaştıklarını işitebiliyordu. Yaklaşıyorduk. Onu vazgeçirmeye geldiğimizden adı gibi emindi. Zamanı
*Performans Değerlendirme*
Küçük çocuk bir bakkal dükkanına girdi, kola kasasını aldı ve dükkânın hemen dışında duran kulübedeki telefonun altına koydu. Telefonun tuşlarına yetişebilmek için kola kasasının üzerine çıktı ve 7 haneli telefon numarasını tuşlamaya başladı. Dükkânın sahibi çocuğu gözlemlemeye ve aradığı kişi ile aralarında geçen diyaloğu dinlemeye başladı: Çocuk kadına, *“Hanımefendi, bana çimlerinizi kesme işini verebilir misiniz?”* diye sordu. Kadın, “ *Hâlihazırda çimlerim ile ilgilenen biri var.*” diye yanıtladı. Çocuk ise, “*Hanımefendi, çimlerinizi kesen kişiye ödediğiniz ücretin yarısına çimlerinizi keserim.*” diye cevap verdi. Telefondaki kadın şu anda çimlerini kesen kişinin yaptığı işten son derece memnun olduğunu söyledi. Kadının sözleri karşısında daha da hırslanan çocuk bu sefer de,” *Hanımefendi, çimlerinizi yarı fiyatına kestikten sonra bahçenizdeki yolları da süpüreceğim ve böylece bölgedeki en güzel bahçeye sahip olacaksınız.*” dedi. Kadın yeniden şu anda çimlerini kesen kişiden çok memnun olduğunu ve bahçesini başka birine emanet etmek istemediğini söyledi. Küçük çocuk kadına iyi günler dileyip telefonu, yüzünde bir gülümseme ile kapattı. Bütün konuşmayı dinleyen dükkân sahibi çocuğun yanına doğru gitti ve *“Oğlum, senin azmini beğendim bu yüzden sana bir iş teklifinde bulunmak istiyorum.”* dedi. Küçük çocuk, “Teşekkür ederim ama ben zaten çalışıyorum. Telefonda konuştuğum kişinin çimlerini ben kesiyorum. *Sadece çalıştığım işteki performansımı ölçüyordum.* “ dedi. Alıntıdır.
İlk öykü denemem :) Yorumlarınız değerlidir benim için
TURUNCU Soğuk bir kış gecesiydi. Doğa; yeni yılı beklemiş gibi biriktirdiği en sert ve soğuk rüzgarını üzerimize fırlatıyor, dişlerimizin gıcırdamasına yetecek kadar donuk bir hava dağıtıyordu. Rüzgarın uğuldayışı boşlukta süzülüp aceleyle yüzümü yalayarak geçiyor ve sırasını sonraki hava akımına bırakıyordu. Oldum olası bu sert ve kuru havadan
Reklam
Güzel Bir Hikaye
Bir zamanlar, her şeyden sürekli şikayet eden, her gün hayatının ne kadar berbat olduğundan yakınan bir kız vardı. Hayat, ona göre çok kötüydü ve sürekli savaşmaktan, mücadele etmekten yorulmuştu. Bir problemi çözer çözmez, bir yenisi çıkıyordu karşısına. Genç kızın bu yakınmaları karşısında, mesleği aşçılık olan babası ona bir hayat dersi
Yalnız Kadın (Tiyatro Hikâyesi)
KADIN ERKEK İLİŞKİLERİ ÜZERİNE BİR KESİT (2 KİŞİLİK TİYATRO OYUNU) Koca işinden evine gelir evde karısı onu beklemektedir. Ve sahne başlar: (Not: K.'ları kadın E.'leri erkek olarak okuyunuz.)
Benim Hikayelerim II
Gelelim sana, hiç bu kadar susmak istememiştim... Bizim mevzular belliydi de, kafamız karışıktı işte biraz. “Kendi düşmanına kıyamadığında, dostuna hainlik üzerine konuşmaktan da caymalı insan.” demişti Sara hatun. Yani insan ki; omuz omuza yürür, uzun uzadıya böyle yollarda yan yana akar, süzülür ve gider ya hani. Demem o ki, oğlum Mehmet, “Aynı
Doğum günün kutlu olsun Sylvia!
Ölmüş birine doğum günü metni yazmanın zorluğu daha en başta kendini gösteriyor. Hele bu kişi Sylvia iken benim için daha zor. Bu yüzden hiçbir zaman yazmadım ama bu sene yazmak istiyorum. Sylvia çoğunluk tarafından ne yazarlığı ne şairliğiyle, sadece intiharı ile tanınıyor. Sanırım onun hakkında en çok içerlediğim nokta bu. Burada özellikle Lady
Reklam
Gelelim sana, hiç bu kadar susmak istememiştim... Bizim mevzular belliydi de, kafamız karışıktı işte biraz. “Kendi düşmanına kıyamadığında, dostuna hainlik üzerine konuşmaktan da caymalı insan.” demişti Sara hatun. Yani insan ki; omuz omuza yürür, uzun uzadıya böyle yollarda yan yana akar, süzülür ve gider ya hani. Demem o ki, oğlum Mehmet, “Aynı
BİR KADININ SOL YANI Rosida, kendisini ay ışığının aydınlattığı bir gecenin karanlığında yürürken görüyordu.Sokak lambasının yansıttığı bir gölge aniden gözlerinde belirip kayboldu .Hızlı bir refleksle etrafını gözleri ile korku içinde ve uzun uzun süzdü.Kalp atışlarının yükseldiğini göğüsünde hissetti.Sokağın dökük ,çatlak duvarında
Cioran- Ecartelement kitabından ilk kez Türkçe’ye çevrilen alıntılar.
Ümit Gurbanov, Emil Michel Cioran‘ın henüz ülkemizde çevirisi olmayan Ecartelement (Drawn and Quartered) adlı kitabından bazı alıntılar çevirip bloğunda paylaşmış. Okumak isteyenler için buraya bırakıyorum. * Okur için bir şeyleri kolaylaştırmaya asla uğraşmayın. Girdiğiniz bu zahmet için size asla minnettar olmayacaktır. Okurun sevdiği şey,
BU KADINLARIN ÇIĞLIKLARINI DUYUN! (Sema Maraşlı) On sekiz yaş altında evlenmenin cezasını çeken genç kadınlar onlar. Severek isteyerek düğünle dernekle evlendikleri kocaları hapiste, gerçek tecavüzcülerle aynı koğuştu yatıyor. Onlar da dışarıda babasız büyütmek zorunda kaldıkları çocukları ile hayat mücadelesi veriyorlar. Kocaları hapiste
Mart Ayı Hikaye Etkinliği - Meral ve Tablosu (Lütfen sonuna kadar okur musunuz)
Meral kocasını hüzünlü gözlerle kapıda karşıladı. Meral: -Nerede kaldın Süleyman? Merak ettim. Adam hiddetle ve sinkaflı sözler eşliğinde, Süleyman: -Sana ne be kadın. Sana hesap mı vereceğim. Dedikten sonra bitkin bir halde olan karısına sert bir tokat nakşetmişti. Tokatın etkisiyle Meral duvara çarpmış sonrasında yere
298 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.