Şiirlerinden ve denemelerinden tanıdığımız Enis Batur'un, Modern Türk Edebiyatının ustalarından şair-yazar Ahmet Hamdi Tanpınar ile ilgili 1981-2016 arasında yazdığı, kendisinin "çıkma" diye nitelendirdiği, deneme yazılarının aynı çatı altında toplanmasından oluşan, Tanpınar'ın "içim «memnu mıntıka» oldu" sözünden esinlenerek adını koyduğu bu küçük kitap; bilhassa Tanpınar'ın ölümünden uzun süre sonra yayınlanmış, kendi ifadesi ile "jurnal"lerinde, defterlerinde öne çıkan, Tanpınar'ın "kendini gözünün önünden ayırmamasını", aşırı özeleştirel memnuniyetsizliği ve karamsarlığını öne çıkartıp irdeliyor, suda kendi aksine bakıp kaybolan mitolojik Narcissus/Nergiz efsanesini ve resim, ve edebiyat dünyasının Rembrandt ve Witkiewicz gibi ustalarından beslenip örneklemeler yaparak.
"Çoğu niteliksiz de olsa onlarca uydusunu etrafında döndüren bir ana gezegen kimliğiyle yaşayıp ölmüş" dediği Tanpınar için "özeleştirilerinde insafsız davranmış, kendisine, yaptıklarına yaklaşımında zalimlik kertesine varan eleştirellik onu bir başına bırakmıştır" diyor Enis Batur ve şu sonuca varıyor: "Türk edebiyatında hiç kimse Tanpınar kadar, aynaya bakıp bunca acımasız olmayı başaramamıştır'.
Ben de şöyle diyorum Saatleri Ayarlama Enstitüsü'nün büyük ustası için: Kendine büyük haksızlık etmişsin be Üstad. Selam Olsun şiirinde dediğin gibi;
"Selâm olsun bizden güzel dünyaya,
Selâm olsun sonsuz güneşe, aya..."
Bizden de sana selam olsun. Ruhun kıvansın, huzur bulsun...