"Şiir, her okuyan için ayrı bir keşif olduğu için kadına benzer, keşfedilmeyi bekler, o yüzden örtünürde örtünür, merakı kamçılar, çıplaklık şiir de keşif macerasını öldürür hayalide öldürür ama bazı şeylerin hayali cihana değer...
Ve Özdemir Asaf'lar, Nazım Hikmet'ler, Cemal Süreya'lar, Sabahattin Ali'ler, Atilla İlhan'lar, Can Yücel'ler, Edip Cansever'ler, Turgut Uyar'lar, İsmet Özel'ler susmadıkça şiir ne ölür ne de hayaller de kalır. Ancak, zaman zaman gölgelenir, araya giren parazitler yüzünden; sesi zor duyulur ya da tam anlaşılmaz..
Ama Şairler susmadıkça, gerçekçilikten kopmadıkça, Şiir’in gümrah sesi, insanoğlunun her türlü yabancılaşmadan kurtulduğu, kendine kavuştuğu o ‘Altın Çağ’a tekrar ulaşır ve varoluşunu her çağ da sürdürür"