Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kültür filisterleri
Kendini tanımaktan bu kadar uzak olduğu için, kendi “kültür”ünün tam da gerçek Alman kültürünün canlı bir ifadesi olduğundan emin olduğunu hisseder: Kaldı ki her yerde kendi türünden okumuşlar bulduğu ve tüm kamusal kurumlar, okullar, kültür ve sanat kurumları onun okumuşluğuna ve gereksinimlerine göre düzenlenmiş olduğu için, günümüz Alman kültürüne yaraşır bir temsilci olduğu yolundaki muzafferane duygusunu da her yere beraberinde götürür ve bu duyguya uygun düşen taleplerde ve iddialarda bulunur. (...) Çevresinde, yalnızca kendisininkiyle aynı gereksinimleri ve benzer görüşleri algılar; nereye ayak bassa hemen birçok şey konusunda, özellikle din ve sanat konularında sessiz bir uzlaşım kuşağı da onu çevrelemektedir. (...) Ancak sistematik ve iktidara getirilmiş filisterlik, bir sistemi olduğu için, henüz bir kültür değildir, hatta kötü bir kültür bile değildir; her zaman yalnızca kültürün karşıtıdır, yani sürekli olarak temellendirilmiş bir barbarlıktır.
Köylülerin büyük bir bölümü hiçbir malı olmayacak kadar fakirdi, Japonya'da köylüler kenevirden üretilmiş giysiler giyiyorlardı; kenevir varolan tek malzemeydi. 1 7. yüzyıldan önce Avrupa’da kasabalar neredeyse tamamen ahşaptan inşa edilmişti, köylülerin penceresiz, kerpiç ve toprak kulübeleri vardı, ısınmak için hayvanlarıyla birlikte
Reklam
Kur'an, yönetimde bey'at (sosyal mukavele) ve şura (yönetenlerle yönetilenlerin karşılıklı denetimi) sistemi getirmektedir. Bunun günümüz diliyle ifadesi laik demokratik sistemdir. Kur'an, krallık sistemlerini fesat ve zulüm sistemleri olarak nitelendiriyor.
Sayfa 136 - Yeni Boyut YayınlarıKitabı okudu
Nokta atış!
Geçmiş kuşakların ustası gönlünü vererek yarattığı üründen ötürü gurur duyar, sanatını yakın ilişki içinde bulunduğu çırağına en az birkaç yıllık bir sürede öğretir, bireyleşmiş olmaktan ötürü kendine saygı duyardı.Günümüz çalışanıysa, sistemi oluşturan mozayiğin yalnızca çok küçük bir parçası.Üstelik çoğu kez sistemin bütünden ya da sistem içerisindeki yerinden de haberdar değil.Bireyin sistem içerisindeki yerini hiçe indirgeyen böylesi bir dünyanın insanda yarattığı kopukluk bazen davranış bozukluklarına neden olmaktadır.Aslında çağdaş toplumların ruh sağlığı sorunu da budur!
Sayfa 26 - Remzi Kitabevi 13.BasımKitabı okudu
Tam olarak alinti degil bir derleme...
Günümüz koşulları; bizi sürekli,birçok seyde "yetersizlik duygusuyla" esir almış durumda.Ekonomik sistem ,eğitim sistemi ,aile ortamı,sosyal ortamlar ,iktidarlar sürekli bize yetersiz olduğumuzu hatırlatip bizi birbirimizle yarışa sokuyor.Sonuc olarak sürekli bilgiye maddeye sahip olma ihtiyacı doğuruyor.Bunlarin oluşturduğu "superego" bizi o kadar eziyor ki sürekli korkuyla yasiyoruz.Kaygilarimiz birikip bizi esir alıyor.Tum bunlar bizi kontrolden çıkmış olumsuz düşüncelerin girdabina çekip duruyor.Icimizde bir yerde yaşamanın bu olmadığını içgüdüsel olarak hissediyoruz.Yasamak bu kadar bulantili olamaz hissediyoruz.Icimizden geldigi gibi yaşamak ile aklımızdan geçen gibu yaşamayi karıştırıp duruyoruz.Bu yetersizlik duygusundan kurtulmalıyız daha da önemlisi böyle bir hissiyatın varlığını kabul edip yuzlesmeliyiz.Asil o zaman her sey için yeterli olduğumuzu anlayacagiz...
İyi bir kitap
Mehmet Akif Ersoy İstiklal marşı yazarımız Mehmet Akif Ersoy… “Kahraman Ordumuza” başlığı ile kurtuluş savaşından çıkmış bir millete bu adla şiirini hediye etmişti. Şiirini safahat adlı kitabına koymamıştı. Bunun nedeni kendine sorulduğunda: “Bu benim değil, milletimin malıdır.” Diyordu. Bu marşı yazan şair, sadece yazmamakla kalmayıp bunu bir
Reklam
Atatürk’ün dine karşı gösterilmesinin, içinde bulunduğumuz Ortadoğu coğrafyası açısından da çok tipik bir anlamı vardır. Gayet iyi bilmekteyiz ki İslam’ın gerçeği, bugün Ortadoğu’daki siyasal ve yönetimsel yapılanmalara izin vermez. Bunlara Kur’an’dan onay alamazsınız. Çünkü Kur'an yönetimde bey at (sosyal mukavele) ve şûra (yönetenlerle yönetilenlerin karşılıklı denetimi) sistemi getirmektedir. Bunun günümüz diliyle ifadesi laik-demokratik sistemdir. Kur'an, krallık sistemlerini fesat ve zulüm sistemleri olarak nitelendiriyor. Bu demektir ki, Kur'an laik bir yönetim sistemini öne çıkarıyor.
Günümüz dünya sistemi ayrımcı ve hegemonya tesis edici eksende işlemektedir. Bu yüzden sistemin kendine can veren ayrım gütme ölçütlerini bozan (kendi ayrım ölçütlerini muteber kılan; diyelim ki helal-haram ayrımını gözeten) her oluşum sistem karşısında bir dış zorlama özelliği kazanacaktır. Aynı şekilde sisteme mahsus kar(kazanç) motifinin geçerli olmadığı bir değerler skalasına sahip olmak da Hegemonya eksenini kıracatır.
Türk adıyla anılan ilk devleti kuran Gök Türkler
Bilindiği gibi tarihte Türk adıyla anılan ilk devleti kuran Gök Türkler, tarihimizde bu özelliğinden dolayı seçkin bir yere sahiptir. Yaklaşık iki yüz yıl süren bağımsız tarihleri boyunca Gök Türk Devleti'nin dayandığı boy sistemi iyi incelendiğinde daha sonraki asırlarda kesintisiz devam ederek, günümüz Türk Dünyasına ulaşan bir köprü olduğu anlaşılır. Gök Türk tarihinde zaman içerisinde değişik isimler ve organizasyonlara bürünen bir boylar kompozisyonu söz konusudur. Bu kompozisyon başka bir deyişle boyların dağılımı ve hareketlenmesi Gök Türk Devleti'nin 745'te yıkılışından sonra da devam etmiş, hatta göçlerde başrol oynamış, nihayet günümüze ulaşmıştır.
474 öğeden 461 ile 470 arasındakiler gösteriliyor.