Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hayattan ne öğrendim? Sonsuz bir karanlığın içinden doğdum. Işığı gördüm, korktum. Ağladım. Zamanla ışıkta yaşamayı öğrendim. Karanlığı gördüm, korktum. Gün geldi sonsuz karanlığa uğurladım sevdiklerimi. .. Ağladım. * * * Yaşamayı öğrendim. Doğumun, hayatın bitmeye başladığı an olduğunu; aradaki bölümün, ölümden çalınan zamanlar olduğunu
Öğrendim
Yaşamayı öğrendim. Doğumun, hayatın bitmeye başladığı an olduğunu; Aradaki bölümün, ölümden çalınan zamanlar olduğunu öğrendim. Zamanı öğrendim. Yarıştım onunla... Zamanla yarışılmayacağını, zamanla barışılacağını, zamanla öğrendim... İnsanı öğrendim. Sonra insanların içinde iyiler ve kötüler olduğunu... Sonra da her insanin içinde iyilik ve
Reklam
535 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
27 günde okudu
Bilinmeyen Yönleriyle Filozofların Çılgın ve Eksantrik Hayat Öyküleri
Üniversitede her dönem zorunlu felsefe derslerimiz vardı zaten ilgim de olduğu için keyifle geçerdi dersler ama bu kitabı bilmiyor olmak beni gerçekten üzdü ve kesinlikle büyük bir eksiklik hissettim. Yıllar sonra bu açığı kapatmış olmak bir nebze rahatlatıyor. Kitap
Tayfun
Tayfun
‘un paylaşımlarından dikkatimi çekti -adam
Ünlü Filozofların Yaşamları ve Öğretileri
Ünlü Filozofların Yaşamları ve ÖğretileriDiogenes Laertios · Yapı Kredi Yayınları · 2017279 okunma
Mevlana’nın bir şiiri. (Tercüme edilmiştir.) Sonsuz bir karanlığın içinden doğdum. Işığı gördüm, korktum.
Akıl ve entelektüelliğine dair ne varsa, bana yoğun bir zevk veriyor...
Sayfa 142 - ZEPLİN KİTAPKitabı okudu
Sonsuz bir karanlığın içinden doğdum. Işığı gördüm, korktum. Ağladım. Zamanla ışıkta yaşamayı ögrendim.
Reklam
Ah, insanoğlunun duyduğu güven, o hiçbir şeyin boşuna olup bitmediğini, hiçbir şeyin boşuna olamayacağını, hayal kırıklığının varlığına ve ormandan dışarıya hiçbir çıkış yolunun bulunmamasına rağmen bilen güven; ah, o her şeyin kötüye döndüğü noktada bile yaşananlardan edinilmiş bilginin kazancının serpilip geliştiğini, dünyada bilginin çoğalmasının kalıcı olduğunu, onun içinde rastlantısızlığın serin ve aydınlık yankısının kalıcılığını bilen güven; o rastlantısızlık ki, insanoğlunun yeryüzü eylemi, bilginin belirlediği gerekliliği izlediği ve gerek yeryüzüne bağımlı olan hayatın gerekse onun sürü uykusunun bir ilk aydınlatılışı noktasını izlediği sûrece bu rastlantısızlığın derinlerine nüfuz edebilirdi. Ah, evet, güven, hem de mutlak bir güven; gökten gönderilme olmayıp, insanoğlunun ruhunda bu ruha verilmiş bilme görevinin gücüyle meydana gelmiş olan güven —, o halde bu güvenin gerçekleşmesi de, elbette gerçekleşebilir olduğu ölçüde, aynı şekilde dünyevi olarak ortaya çıkmayacak mıydı?
Sayfa 129 - İthakiKitabı okudu
"Ben dostlarımı ruhumla severim. Sonsuz bir karanlığın içinden doğdum. Işığı gördüm, korktum. Ağladım. Zamanla ışıkta yaşamayı öğrendim. Karanlığı gördüm, korktum. Gün geldi sonsuz karanlığa uğurladım sevdiklerimi... Ağladım. Yaşamayı öğrendim. Doğumun, hayatın bitmeye başladığı an olduğunu Aradaki bölümün, ölümden çalınan zamanlar olduğunu
Piyotr İvanoviç tıpkı odada istavroz çıkarmasının doğru ve yerinde bir davranış olması gibi, burada da kadının elini sıkmanın, bir iç çekmenin ve ona "bana güvenin" demenin gerekli olduğunu biliyordu.
Hayattan ne ogrendim
Sonsuz bir karanlığın içinden doğdum. Işığı gördüm, korktum. Ağladım. Zamanla ışıkta yaşamayı öğrendim. Karanlığı gördüm, korktum. Gün geldi sonsuz karanlığa uğurladım sevdiklerimi… Ağladım. Yaşamayı öğrendim. Doğumun, hayatın bitmeye başladığı an olduğunu; aradaki bölümün, ölümden çalınan zamanlar olduğunu öğrendim. Zamanı öğrendim. Yarıştım
Reklam
Öğrendim...
"İnsanı öğrendim. Sonra insanlar içinde iyiler ve kötüler olduğunu. Sonra da her insanın içinde iyilik ve kötülük bulunduğunu öğrendim. Sevmeyi öğrendim sonra güvenmeyi. Sonrada güvenin sevgiden daha kalıcı olduğunu, sevginin güvenin sağlam zemini üzerine kurulduğunu öğrendim. İnsan tenini öğrendim sonra tenin altında bir ruh bulunduğunu, sonra da ruhun aslında tenin üstünde olduğunu öğrendim. Evreni öğrendim sonra evreni aydınlatmanın yollarını öğrendim. Sonunda evreni aydınlatabilmek için önce kendi çevreni aydınlatman gerektiğini öğrendim. Gerçeği öğrendim bir gün ve gerçeğin acı olduğunu. Sonra kararında acının yemeğe olduğu kadar hayata da lezzet kattığını öğrendim...Her canlının ölümü tadacağını ama sadece bazılarının hayatı tadacağını öğrendim..."
Ah, insanoğlunun duyduğu güven, o hiçbir şeyin boşuna olup bitmediğini, hiçbir şeyin boşuna olamayacağını, hayal kırıklığının varlığına ve ormandan dışarıya hiçbir çıkış yolunun bulunmamasına rağmen bilen güven; ah, o her şeyin kötüye döndüğü noktada bile yaşananlardan edinilmiş bilginin kazancının serpilip geliştiğini, dünyada bilginin çoğalmasının kalıcı olduğunu, onun içinde rastlantısızlığın serin ve aydınlık yankısının kalıcılığını bilen güven; o rastlantısızlık ki, insanoğlunun yeryüzü eylemi, bilginin belirlediği gerekliliği izlediği ve gerek yeryüzüne bağımlı olan hayatın gerekse onun sürü uykusunun bir ilk aydınlatılışı noktasını izlediği sûrece bu rastlantısızlığın derinlerine nüfuz edebilirdi. Ah, evet, güven, hem de mutlak bir güven; gökten gönderilme olmayıp, insanoğlunun ruhunda bu ruha verilmiş bilme görevinin gücüyle meydana gelmiş olan güven —, o halde bu güvenin gerçekleşmesi de, elbette gerçekleşebilir olduğu ölçüde, aynı şekilde dünyevi olarak ortaya çıkmayacak mıydı?
1.189 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.