Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sevgilim bak, geçip gidiyor zaman; Aşındırarak bütün güzel duyguları. Bir yarım umuttur elimizde kalan, Göğüslemek için karanlık yarınları. (...) Bu kekre dünyada yazık geçit yok aşka Bir şey yok paylaşacak acıdan başka.
Sayfa 394Kitabı okudu
İnsanlar yarışsa ama çatışmasa , herhalde daha güzel olurdu hayat. ... Böyle olunca da , dünya ruhların daha da yükseklere daha süratle çıkabilmek için hayırda yarıştığı yer olmanın ötesinde, alilerle , denilerin, yüksek ruhlar ile alçakların çatıştığı bir diyara dönüşüyor. İblis Adem'in peşinde, Kabil Habil'in peşini bırakmıyor. Her İbrahim'in bir Nemrud'u var. Her Musa'nın karşısına bir firavun çıkıyor. .. Bırakalım herkesin hayırda yarıştığı bir dünyayı, müminin kafirle çatıştığı bir dünyaya razı olsak bile, durum bundan da ötesi..Birbiriyle hayırda yarışmaktan öte, müminin müminle çatışabildiği bir dünyada yaşıyoruz. Zaten, bu dünyada insana en büyük ızdırap veren de bu. Müminlerin müminlere ettiği kötülükler kadar yürek yandıran hangi durum var bu dünyada sahi?
Reklam
Kimsenin elinde bir metin görünmese de herkesin aklında bir senaryo vardır aslında.
Sayfa 202Kitabı okudu
Sorgu odası her zaman oda tiyatrosunu çağrıştırır bende. Sorgucular ve zanlıdan oluşan genellikle üç oyuncunun rol aldığı, küçük, kapalı, sevimsiz bir sahnede oynanan gerilim dolu bir tiyatro oyunu. Kimsenin elinde bir metin görünmese de herkesin aklında bir senaryo vardır aslında. Belki her zaman sadık kalmayız, ama diyaloglarımızı, mimiklerimizi ve hareketlerimizi belirleyen çoğunlukla aklımızdaki bu senaryodur. Şunu da hemen belirtmeliyim ki zanlının zihnindeki metnin değişme ihtimali daha fazladır, çünkü bizim soracağımız sorulara göre biçimlenir. Bir sorgunun kaderini belirleyen ne söylediklerimizden çok, nasıl rol yaptığımızdır. Zeki ve soğukkanlı olan bu gerilimli oyunu alıp götürür.
Metin Altıok, öldürülüşünden bir önceki yıl, sahaflardan eski tarihli kitapları toplamaya başlamıştı. Daha önceki okuduğu kitaplardı bunlar. ’’Olsun diyordu, ama aynı baskıyı buldum. Bu da bir keyif!’’ Formaları dağılmış bu kitapları okşaya okşaya ciltçiye götürüyor, ciltlendikten sonrada cildin güzel olup olmadığını tartışıyordu dostlarıyla. Belli ki, yeniden okumak istediği ama asla yeniden okuyamayacağı kitaplardı bunlar. Hayır Metin'inki bir takıntı yada koleksiyonculuk değil, bir duygu idi. Kitapların tozlu kirpiklerinin arasından bize bakışını üstümüzde hissettirmek duygusu.
SONLUDUR AŞK DA Güzel anılar biriktirdim senden Dudağıma solgun gülücükler getiren. Özenle sakladım belleğimde, Bir yığın oldu daha şimdiden Nasıl olsa bir sonu olacaktı bu aşkın, Bir gün apansız gerçekleşiveren. Bir terzinin durgun pirinç kefesine Pat diye inince kara kiloluk, Nasıl kalkar havaya birdenbire Boş kalan zavallı kefe. Nasıl titreşir terazi uzun süre, Denge sağlanıncaya kadar başka şeylerle
Reklam
HANÇERİN SAPI Güzel günler yaşadın. Çiçeklerin oldu, Bir evin örneğin; Güneş gören, Dağlara dönük balkonu. İşte bu yüzden Ağlarım ben Kestaneler çatlarken.
Sayfa 169Kitabı okudu
Bu küfür değildir. Tanrı’nın, Buda’nın bir buçuk kilo ketene indirgenmesi değildir; tam tersine bir buçuk kilo keten kutsallığa, Budalığa, Tanrı’ya dönüştürülür. Bu küfür değil, bugüne kadar söylenmiş en kutsal sözlerden biridir. Bu, anlaşılması gereken en temel hakikatlerden biridir. Ondan sonra bu güzel meselin içine girmek çok kolay
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.