- Ve hiçbiri konuşmuyordu, hatta üstlerine bile binemiyordun demek, Portuga?
- Evet.
- Oysa çocuktun, değil mi?
- Evet. Ama bütün çocuklarda sendeki gibi ağaçları anlama talihi yoktur. Hem bütün ağaçlar da konuşmayı sevmez.
Sevgiyle güldü ve devam etti:
- Gerçek ağaç değildi bunlar, asmaydı. Sen sormadan anlatayım bari: Asmalar, üzüm
Gece okuyordum kitaplarımı, battaniyenin altında, ısınmış lambayla. O güzelim satırları boğularak okumak. Sihirliydi.
Ve babam iş bulmuştu, bu da onun için sihirliydi...
- Ve hiçbiri konuşmuyordu, hatta üstlerine bile binemiyordun demek, Portuga?
- Evet.
- Oysa çocuktun, değil mi?
- Evet. Ama bütün çocuklarda sendeki gibi ağaçları anlama talihi yoktur. Hem bütün ağaçlar da konuşmayı sevmez.
Sevgiyle güldü ve devam etti:
- Gerçek ağaç değildi bunlar, asmaydı. Sen sormadan anlatayım bari:
Üç arkadaşın öyküsü bu. Beyoğlu’nda büyümüş, Beyoğlu’nda yaşayan üç ayrı kişilik, üç ayrı kimlik, üç ayrı insan. Ölümsüzlük merakıyla başlayan ölümler. Her cinayetin ardında gizemli bir neden… Ve soruşturma boyunca adım adım, bina bina, sokak sokak Beyoğlu. O çoksesli, çokrenkli, çokdilli, çokkültürlü Beyoğlu. Günümüzün Babil Kulesi… İnsanın
"Mahalle Mektebi uzak… Kış, soğuk, kar…
Paltom yok…
Üşüyorum, ellerim donuyor.
Annem haki renkli kalın bezden bir çanta dikti bana.
Kitabımı, defterimi çantama koyuyorum.
Soğukta elim üşüdüğünden çantayı tutamazdım, kolumun altına
sıkıştırırdım; soğuktan korunmak için elimi de çantanın altına alırdım.
Okul dönüşü eve gelince ellerim sızım
Kitabı ilk gördüğümde ismi ilgimi hemen çekti ve az çok içeriğini anladım. Böyle bir kitabı okumak gerçekten çok zor. Çünkü konusu insanın psikolojisini darmadağın ediyor ve malesef ki gerçek bir hikaye olması daha da kötü hissettiriyor. Yazar büyük cesaret gösterip kendi hayatını,başına gelenleri,elinden alınmış çocukluğunu,baba nefretini yazmış. Ensest ilişki bugün çok yaygın olan ama konuşmaktan çekinilen bir iğrençlik. Malesef yazarımız bunu 9 yaşında daha her şeyden habersiz bir çocukken yaşamaya başlıyor. Ama umursamaz annesine anlattığında bir tepki vermiyor aşağılık kadın.14 yaşına gelince hikayesini anlatıyor ve babası intihar edip geberiyor. Kitabı okudukça ağladım babasına annesine küfürler ettim. Ha tabi çevirmene de az küfür etmedim. Güzelim kitabı berbat çevirisiyle batırmış. Tavsiye ediyor muyum bilmiyorum. Çünkü insanın psikolojisini bozan ve berbat çevirili bir kitap. Daha önce İçimdeki Yangın diye bir film izlemiştim. Beni öyle sarsmıştı ki bütün gece doğru dürüst uyuyamamış sabahta gözümü açar açmaz film aklıma gelmişti. Bu kitapla da bu kötü ruh halini ikinci defa ve daha yoğun yaşadım.
Durursa anlaşılır saatin kaç olduğu
Ürkek yürek bütün geçmişi kabulleniyor.
Ve kazmaların ve garların hiç uyumadığını
Hiç uyumadığını alkolün
Çiçeklerin ve tuzun
Gemilerin ve Çinde ve Büyük Britanyada ve
Bilmem bu gerinmeler, bu büyük yürek çarpıntısı
Bu sakallı adamlar dağlardaki
Birden farkına vardığımız güzelliği
BEZ ÇANTA
Mahalle Mektebi uzak...Kış, soğuk, kar..Paltom yok...Üşüyorum, ellerim donuyor.
Annem haki renkli kalın bezden bir çanta dikti bana.Kitabımı, defterimi çantama koyuyorum.
Soğukta elim üşüdüğünden çantayı tutamazdım,kolumun altına sıkıştırırdım;soğuktan korunmak için elimi de çantanın altına alırdım.
Okul dönüşü eve gelince