Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Günümüz insanını ne bilgisizlik ne doğa ne de hastalık öldürecektir. Şimdiki muazzam ve silahlı uygarlığı yok etmekle tehdit eden tehlike yine insanın kendisidir. "O her zamankinden iyi yaşayabilir, ama nasıl yaşaması gerektiğini her zamankinden daha mı az bilmektedir?" İnsan kim olduğunu bilmeden başka bir şeyden nasıl söz edebilir?17
Sayfa 28 - Fecr Yayınları: 811 / 1. Baskı: Mart 2024
Kızlarının kadife sesleriyle övünmeyi maharet sayan zamane anneleri, diploma her şeyden önce gelir diye düşünen zamane babaları; kızını Allah'a iyi bir kul olarak yetiştirebilmeyi öncelikli hedef edinecek yerde, mahremiyet hükümlerini kariyer yalanına kurban eden çağın ebeveynleri bizi temsil edemez. Bizi ancak ne bir yiyeceğin ne de bir içeceğin olmadığı hicazda kocası İbrahim onu Kabe'nin avlusuna bırakıp giderken "Bizi buraya bırakmanı sana Allah mı emretti" sorusuna karşı "evet" cevabını alınca "öyleyse gidebilirsin. O bizi asla zayi etmez" teslimiyetindeki Hz. Hacer ruhlu İslam kadınları temsil edebilir. Bizi sadece ve sadece, saçının bir telini bile namahremin görmesini ölüme denk sayacak derecede iffetine düşkün olan İslam kadınları temsil edebilir.
Reklam
Kızlarının kadife sesleriyle övünmeyi maharet sayan zamane anneleri, diploma her şeyden önce gelir diye dü- şünen zamane babaları; kızını Allah'a iyi bir kul olarak yetiştirebilmeyi öncelikli hedef edinecek yerde, mahremiyet hükümlerini kariyer yalanına kurban eden çağın ebeveynleri bizi temsil edemez. Bizi ancak ne bir yiyeceğin ne de bir içeceğin olmadığı hicazda kocası İbrahim onu Kabe'nin avlusuna bırakıp giderken "Bizi buraya bırakmanı sana Allah (Azze ve celle) mı emretti" sorusuna karşı "evet" cevabını alınca "öyleyse gidebilirsin. O bizi asla zayi etmez"teslimiyetindeki Hz. Hacer ruhlu İslam kadınları temsil edebilir. Bizi sadece ve sadece, saçının bir telini bile namahremin görmesini ölüme denk sayacak derecede iffetine düşkün olan İslam kadınları temsil edebilir
Genç yaşlardan itibaren kitap telif etmeye başlayan Ayni, insanların kendisinden faydalandığı ve her mezhepten insanın başvurduğu birçok eser yazmıştır. Sehâvî, İbn Hacer'den sonra Ayni kadar kitap yazan kimseyi görmediğini ifade eder. Ayni; fıkıh, hadis, tefsir, kelam, tarih ve Arap dili gibi ilim dallarında başta şerh tarzında olmak üzere orijinal eserler, haşiye, muhtasar, zeyl ve takriz türünden olmak üzere birçok ilim dalında eserler telif etmiştir
Ayni, başta İbn Hacer olmak üzere dönemin büyük tarihçisi Makrizi ile de aynı derecede iyi ilişkiler geliştirememiştir. Ayni-Ibn Hacer çekişmesı, ikisinin farklı mezheplerden olması ve ikisinin de Sahih- Buhári üzerine birer şerh yazması gibi sebeplerle çıkmış olmalıdır. Öyle ki Ayni, Fethu'l-Bari'deki görüş ve düşüncele rinden dolayı İbn Hacer'i tenkit etmiş; İbn Hacer de bu tenkitlere cevap vermek için İntikadü'l-İ'tiråd adlı bir kitap yazma ihtiyacı duymuştur. Aynî'nin vefat etmek üzere olan İbn Hacer'i ziyaret etmesi, aralarındaki tartışmanın daha çok ilmi alana münhasır olduğunu göstermektedir.
Öpmekse maksadın, git Hacer-i Esved'i öp Hiç olanı öpmek için ad sandan uzak olmak gerek Sınırlı sözlerle can kucaklanır mı? Öpmek için dudak değil, candan gelen ah gerek
Sayfa 163
Reklam
Ramazanı İhya Etmek?
İbn Hacer el-Askalânî ile İmam Nevevî [rahmetullahi aleyh), ramazan-ı şerifin herhangi bir gecesini ihya etmiş olmak için o gecenin tümünü ibadetle geçirmenin şart olmadığını, sadece yatsı namazıyla birlikte teravihi kılmış olmanın dahi bunu gerçekleştirmek için yeterli ola-cağını söylemişlerdir
"Erkek olmak ve kadın olmak cinsiyetten ibaret değil ki, bu bahisteki sırri iyi bellemek gerekir. Nefis müennestir (di- Müennes nefsi islah edemeyen kişi ister erkek olsun ister kadin olsun (dişi) nefsin e elindedir. Kadınların bir akılla dokuz nefsi güttüğü ama erkeklerin dokuz akılla bir nefsin hakkından gelemediği malumdur. Asıl şaşılacak
Kabe’nin yapılışı hakkındaki rivayetlere göre..
Hazreti Adem ile Havva, cennetten çıkarıldıkları vakit, yeryüzünde Arafat’ta buluşurlar, beraberce batıya doğru yürürler. Kabe’nin bulunduğu yere gelirler. Bu esnada Adem aleyhisselam bu buluşmaya şükür olmak üzere Rabbine ibadet etmek ister ve cennette iken etrafında tavaf ederek ibadet ettiği nurdan sütunun tekrar kendisine verilmesini niyaz eder. işte o nurdan sütun orada tecelli eder ve Hazreti Adem, onun etrafında tavaf ederek Allah’a ibadette bulunur. Bu nurdan sütun, Hazreti Şit aleyhisselam zamanında kaybolur, yerinde siyah bir taş kalır. Bunun üzerine Hazreti Şit onun yerine taştan, onun gibi dört köşe olan bir bina yapar ve o siyah taşı binanın bir köşesine yerleştirir. işte bugün Hacer-i Esved diye bilinen siyah taş odur. Sonra Nuh tufanında bu bina, uzunca bir süre kumlar altında gizli kalır. Hazreti İbrahim, Allah‘ın emriyle Kabe’nin bulunduğu yere gider, oğlu İsmail aleyhisselam‘ı annesiyle birlikte orada iskan eder. Sonra İsmail aleyhisselam ile beraber Allah‘ın emri mucibince Kabe’nin bulunduğu yeri kazar. Hazreti Şit tarafından yapılan binanın temellerini bulur ve o temellerin üzerine Kabe-i Muazzama’yı inşa eder. İbrahim aleyhisselam Kâbe tamamlanınca Allah’a şöyle dua etmiştir: “Ey Rabbim! Burayı emin bir şehir yap. Halkından Allah’a ve ahiret gününe inananları çeşitli meyvelerle besle.” (el-Bakara,126)
Ali imran suresi 195. Ayet
Festecâbe lehum rabbuhum ennî lâ udî’u ‘amele ‘âmilin minkum min żekerin ev unśâ(s) ba’dukum min ba’d(in)(s) felleżîne hâcerû veuḣricû min diyârihim veûżû fî sebîlî vekâtelû vekutilû leukeffiranne ‘anhum seyyi-âtihim veleudḣilennehum cennâtin tecrî min tahtihâ-l-enhâru śevâben min ‘indi(A)llâh(i)(k) va(A)llâhu ‘indehu husnu-śśevâb(i) Bunun üzerine Rableri, onların dualarına şöyle icâbet buyurdu: “Ben, erkek olsun kadın olsun içinizden çalışan hiç kimsenin amelini boşa çıkarmayacağım. Zira siz birbirinizi tamamlayan parçalarsınız. Hicret eden, yurtlarından çıkarılan, benim yolumda ezâ-cefâ gören, hakarete uğrayan, savaşıp şehit olanların da günahlarını mutlaka affedeceğim ve onları Allah tarafından bir mükâfat olmak üzere altlarından ırmaklar akan cennetlere koyacağım. Zâten, en güzel mükâfat ancak Allah katındadır.
Reklam
Abdullah b. Ömer'in gördüğü bir rüyanın üzerine Peygamber Efendimiz (sas): 'Abdullah ne güzel adamdır, ah bir de gece namazı kılsa!' diye buyurmuştur.(İbn Hacer, el-İsâbe,1095) Abdullah b. Ömer bu rüyadan sonra bir gün olsun gece namazını kaçırmadı.
Fâtımatu’z-Zehra Radıyallahu anha
Mesruk, Aişe radıyallahu anha’dan rivayet ediyor: “Fatıma yürüyerek geldi. Yürüyüşü tıpkı Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in yürüyüşü gibiydi. Resûlullah ona: “Merhaba ey kızım” buyurdu. Sonra onu sağ yanına oturttu. Ona gizlice bir şey söyledi. Bunun üzerine Fatıma ağladı. Sonra gizlice bir şey daha söyledi. Bu defa Fatıma güldü. Dedim ki: “Senin hüzünden sevince bu kadar hızlı geçtiğin bir gün görmedim” Ona Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in ne söylediğini sordum. Bana şöyle dediğini haber verdi: “Muhakkak ki Cibril Kur’ân-ı bana her sene bir defa arz ederdi. Fakat bu sene iki defa arz etti. Ecelimin yaklaştığını görüyorum. Muhakkak ki sen ehli beytimden bana kavuşacak ilk kimsesin. Ben senin için ne güzel bir selefim” buyurdu ve ağladım. Sonra şöyle buyurdu: “Âlemlerin kadınlarının efendisi olmaya râzı olmaz mısın?” bunun üzerine güldüm.” Ümm Seleme radıyallahu anha dedi ki: Fatıma radıyallahu anha Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e geldiğinde ona bunu sordum. Fatıma radıyallahu anha dedi ki: “Bana bu sene vefât edeceğini haber verdi, bunun üzerine ağladım. Sonra şöyle buyurdu: “Meryem dışında Cennet kadınlarının efendisi olmak seni sevindirmez mi?” bunun üzerine de güldüm.” Bunu Ebu Yala rivayet etmiştir.
Ka’b b. Mâlik Radıyallahu anhın tebük seferinden geri kalışı
Kâ’b İbni Mâlik -radıyallahu anh- gözlerini kaybettiği zaman onu elinden tutup götürme görevini üstlenen oğlu Abdullah’dan rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Resûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- ile birlikte Tebük Gazvesi’ne katılmadığına dair mâcerasını Kâ`b İbni Mâlik’ten -radıyallahu anh- şöyle anlatırken duydum: Resûlullah’ın
Cerîr b. Abdillah el-Becelî Radıyallahu anh
Taberani el-Evsat’ta Cerir radıyallahu anh’den rivayet ediyor: “Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem nübüvvetle gönderilince ona gittim. “Ne için geldin?” dedi. Ben de: “Müslüman olmak için” dedim. Hırkasını bana attı ve şöyle buyurdu: “Size bir kavmin kerimi (değerlisi) gelirse ona ikramda bulununuz.” Amr güzelliğinden dolayı Cerir hakkında “Cerir bir ümmetin Yusufudur” derdi. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem onun hakkında “Onun yüzünde melek sığayışı vardır” buyurdu. Cerir radıyallahu anh güzel simalı idi. Ömer radıyallahu anh onun hakkında: “Bu ümmetin Yusufudur” derdi. Ömer radıyallahu anh onu Irak harplerinde ve diğer savaşlarda öne geçirmiştir. Kadisiye’nin fethinde onun büyük eseri vardır.
“Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve dosdoğru söz söyleyin. O da amellerinizi lehinize olmak üzere düzeltsin, günahlarınızı da mağfiret etsin. Kim Allah’a ve Resûlüne itaat ederse büyük bir kurtuluşla kurtulmuş olur.” (Ahzâb; 33/70-71)
272 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.