DİYALOG
Bir gün, bir evde, bir kedi
vardı.
O gün, bir evde, o kedi
Benden sıcaklığını
esirgemedi.
O gün, o evdeki o kedi
Beni bana götürdü getirdi.
Ona şarkılarımı söyledim;
Asıl büyük sarhoş benim uzaktaki
Ben ki tek damla şarap içmedim
Ekmeğin beyaz zeytinin siyah olduğunu biliyorum
Asıl büyük sarhoş benim uzaktaki
Benim kusturucu sarhoşluğum yoksulluğum
Yüzüme bakmasan da
Yağmura düşürsen de gözlerini
Gözlerime bakmasan da ne kadar
O kadar aydınlığın gökyüzüme uzanıyor
Uykularımda nefesinin sıcaklığı
O
Otuz Beş Yaş
Zamanla nasıl değişiyor insan!
Hangi resmime baksam ben değilim.
Nerede o günler, o şevk, o heyecan?
Bu güler yüzlü adam ben değilim;
Yalandır kaygısız olduğum, yalan.
Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız;
Hatırası bile, yabancı gelir.
Hayata beraber başladığımız
Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir;
Gittikçe artıyor yalnızlığımız.
Gökyüzünün başka rengi de varmış!
Geç fark ettim taşın sert olduğunu.
Su insanı boğar, ateş yakarmış!
Her doğan günün bir dert olduğunu,
İnsan bu yaşa gelince anlarmış.
Doruktan senin için kopardım bu çiçeği
O sarp bayırdan hani, suya iner eteği
Kartalın bildiği yalnız ve yaklaşabildiği
Sessizce seprilmişti kayanın çatlağında.
Gölgeler yıkıyordu burnun sağrılarını
Açıkça görüyordum: bir yengi alanında
Nasıl kızıl ve parlak bir utku anıtı
Olanca görkemiyle bir anda kurulursa
İşte tıpkı öylece
Güneşin