Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
1499 yılında Kardinal Cisneros başta Kuran-ı Kerim olmak üzere bütün İslami din kitaplarının toplanıp imha edilmesini emretti. Albaicín Camii'nin kiliseye çevrilmesini buyuran da oydu. Bu trajik yangından kurtulan Arapça felsefe kitaplarını ise kendi kurduğu -yıllar sonra Cervantes'in de okuyacağı- Alcalá de Henares Üniversitesi'ne naklettirdi. Kardinal, Granada'nın meydanında yapılan bir auto-da-fé (Engizisyon mahkemesi duruşması) esnasında yakılan devasa ateşte bütün bu kitapları alevlere teslim etti. Arap edebiyatı engizitörlerin elinde can verdi. Binlerce kitap meydan ateşlerinde yakıldı. Kütüphanelerin yakılıp yıkılması, yazı dilinin şahitlerinin yok edilmesi, Kuran tercümelerinin, din kitaplarının, hadis kitaplarının, vaazların, kehanet kitaplarının, büyü kitaplarının ve hikâyelerin acıklı sonuyla devasa bir edebiyatın imha edilmesi demekti bu!
Kur'an ve Kadın
Bu Batılı "fanatizm”in tipik bir örneği, İslâm'da kadının durumuyla ilgili polemiklerdir. Bir kere daha, şöyle ikili bir ayırım yapmamız yararlı olacak: Kur'ân'ın hükümleri ile Müslüman ülkelerdeki uygulamayı birbirinden ayırmak, bu birincisi; ikincisi de, Hıristiyan halkların gerçekteki uygulaması ile Müslüman halkların
Reklam
Edebiyatçı da eğer düşünseydi, Arab edebiyatının diğer lisän edebiyatından farklı olmadığını, Arab dili ve edebiyatı ile uğraşmanın, herhangi bir dilin edebiyatından farklı bir husüsiyyet taşımayacağını anlardı. Aradaki fark, Kur'- an ve Sünnetin Arapça olmasındadır. O hâlde yalnız Kur'an ve sünnetin anlaşılmasına yarayacak kadar edebiyat, lügat ve nahiv kafi idi. Fazlasının lüzumsuz bir yorgunluk olacağını anlardı. Aynı zamanda yalnız Kur'an ve hadis ile alakalı, lügat, nahiv ve edebiyat ile iktifa etse de, Kur'an ve hadisin hükümlerini yerine getirmese, yine aldanmıştır. *Yeterince öğrendikten sonra fazla dalmadan şeri ilimlerde amel etmek gerektigini,diğer ilimler amelin hizmetçisidir.,ameli ihmal ettikçe aynı uğraşın içine tekrar düşülür diyor.
Sayfa 852Kitabı okudu
İSLAM TARİHİ VE SANATLARI KAYNAK
1. İslami İlimlerde Metodoloji Meselesi (2005), İstanbul: Ensar Yayınları. 2. Togan, Zeki Velidi (1981): Tarihte Usul, İstanbul: Enderun Yayınları. 3. Şeşen, Ramazan (1998), Müslümanlarda Tarih-Coğrafya Yazıcılığı, İstanbul: İsar Yayınları. 4. Humphreys, Stephen (2004), İslam Tarih Metodolojisi, İstanbul: Litera Yayıncılık. 5. Horowitz, Josef
Dirâyete Dayalı Hadis Edebiyatı
Kısaca, kurucusunun İbn Şihâb ez-Zührî(v. 124/741) olduğu ifade edilen bu hadîs ilim dalının konusu, "râvi ve mervî"dir.
Sayfa 268
Bu yapısıyla câmi' türü hadîs edebiyatı, Ashabu'l Hadîs'in "Hadîs, bütün ilmi içine alır." şeklinde formüle edilen ilim anlayışının, somut göstergeleri olarak tasnîf edilmiştir diyebiliriz.
Sayfa 247
Reklam
Hadîs edebiyatı tarihinde câmi' türünde eser tasnîfine hicrî ll. asrın ilk yarısından itibaren başlanıldığı anlaşılmaktadır. Bur türün ilk örneğinin Ma'mer b. Râşid(v. 153/770)'in el-Câmi'si olduğu genel kabul görmüş ise de, o dönemde başka câmi'lerin de tasnîf edildiği bilgisi göz önüne alındığında "günümüze ulaşan ilk câmi" olduğunu söylemek, daha ihtiyatlı bir ifade olacaktır.
Sayfa 242
CÂMİ'
Terim anlamında hadîs edebiyatı türlerinden biri kastedildiğinde ise sözlük manasına da uygun olarak Hz. Peygamber (s.)'in değişik konulardaki hadîslerini içinde toplayan, dolayısıyla dinle ilgili meselelerin tamamına dâir hadîsleri bir araya getiren büyük hacimli kitapları tanımlamada kullanılmaktadır.
Sayfa 241
Tasnif döneminin başlarında, Medîne'deki uygulamaların en çok tasnîf edildiği hadîs edebiyatı, "muvatta" isimli kitaplardır.
Sayfa 235
Sünen, hadis edebiyatına ait bir kavram olarak tamamlandığında ise "Ahkâm hadîslerini fıkıh konularına göre tertîb edilmiş olarak ihtiva eden kitap" manasına gelmektedir. Ayrıca meşhur örneğini Abdürrezzak'ın el-Musannef aslı kitabının oluşturduğu musannef türü ile câmi' türü hadîs edebiyatı da sünen tarzının farklı isimdeki eserleri olarak kabul edilmektedir.
Sayfa 225
Reklam
Hadîsleri konularına göre bir arada toplayan eserlere, alel'l-ebvâb usûle göre tasnif edilen eserler denilmektedir. Alel'l-ebvâb sistemle tasnif edilen hadîs edebiyatı, tek konu(bâb)dan oluşabileceği gibi, birden çok konuyu da ihtivâ edebilmektedir. Bu şekildeki birden çok konulu edebiyata; sünen, câmi, musannef gibi adlar verilmiştir. Kütüb-i Sitte ile en mükemmel örneklerini veren alel'l-ebvâb türü edebiyat, aynı zamanda "sistematik hadîs koleksiyonlarını" meydana getirmiştir.
Sayfa 215
Hocadan bizzat okumak, duymak ve başkalarına okutmak için yetki almak (rivâyet yetkisi, icazet) gibi dinamik bir eğitim öğretimin benimsenmiş olması, dikkate değer olan en küçük noktanın bile ihmal edilmeyip gösterilmesi, kaynaksız bilgiye itibar edilmemesi İslâm bilginlerinin, özellikle hadisçilerin ısrarla geliştirdikleri ilmî usuller ve meziyetlerdir.
Sayfa 306Kitabı okudu
488 syf.
10/10 puan verdi
Fuzûlî, dünyadaki güzelliklerin aslında ilahi güzelliğin bir yansıması olduğunu ve bir kişiye duyulan aşkın gerçekte o kişide bulunan ilahi unsur olduğunu kabul ederek, Kur’an ve sünneti, peygamber gibi yaşamayı amaçlayan tasavvuf doktrininin temsilcisi olmuştur. Eserlerinde Kur’an, sünnet, hadis ve kıssalara fazlaca yer veren Fuzûlî’de aşk ise, alelade bir eğlencenin ötesinde, bütün benliğini feda ettiği ilahi bir tutkudur. Şiirlerinde görülen aşk tipleri, gerçek muhatap olan Allah’ı arayan “Mecnûn”lardır. Fuzûlî, insanlığı yücelten iman ve salih ameli gaye edinen şiirler peşindedir. Ancak buna çalışırken de kuru ve yavan bir didaktikliğe düşmemiştir. "Leylâ vü Mecnûn" mesnevisi, her ne kadar, bireysel hayatla ilgili olan aşkı konu edinse de hayatın her safhasına tesir eden dinin etkisindedir. Hem Fuzûlî’nin almış olduğu eğitim ve yetişme tarzı hem de dönemin sosyal ve kültürel şartları, böyle bir eserin ortaya çıkmasında, çok önemli etkenler konumundadır. Zira bu eser XIII. asırdan itibaren tevhid, aşk ve marifet kavramları üzerinde şekillenmeye başlayan İslami edebiyatın olgun bir sentezi konumundadır. Eserin kökenine dair bulgular henüz netleşmemiştir. Şimdilik VII. yüzyıla kadar götürülmekle birlikte İslâm öncesi hatta M.Ö 4000’lere, Sümer ve Asur kaynaklarına dayandırıldığı da görülmektedir. Arap, Fars ve Türk edebiyatı sahasında farklı şairler tarafından kaleme alınan Leylâ vü Mecnûn eserini zirveye çıkaran Fuzûlî, minyatür, opera, piyes ve sinema gibi çeşitli sanatlara kaynaklık etmiştir.
Fuzuli
Fuzuli
Leylâ vü Mecnun
Leylâ vü MecnunFuzuli · Dergah Yayınları · 20171,929 okunma
Geceniz hayr ola
يُخْرِجُ الْحَىَّ مِنَ الْمَيِّتِ وَيُخْرِجُ الْمَيِّتَ مِنَ الْحَىِّ وَيُحْيِى الْاَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا وَكَذٰلِكَ تُخْرَجُونَ Ölüden diriyi, diriden ölüyü O çıkarır. Ölümünden sonra yeryüzünü O diriltir. Siz de kabirlerinizden böyle çıkarılacaksınız. (Rum Sûresi, 30:18) Ayet-Hadis - 30
288 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.