Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Tam bir sene önce şu günlerde “batsın bu dünya” deyip Eti­yopya’ya gitmiştim, belki dönerim belki dönmem hesabı. Çok dağlık, ulaşımı zor, koca bir ülke. “Beyaz adam gitmez” dedik­ leri yerleri aradım, oralarda biraz dolandım. Kuzeyin dağların­ da, 11. yüzyıldan kalma bir mağara manastırında birkaç gün papazların misafiri oldum, ruhumu
Daha dün Yaşar Kemal'in Türkiye'ye, Türk Devleti'ne, Türk Silahlı Kuvvetleri'ne hakaretler yağdıran söylemlerini bugün unuttuk, unutturulduk. Yarın da Şevki Yılmaz'ı, Yaşar Kaya'yı, Mehmet Sabri Erkan'ı, Metin Kaplan'ı, Hasan Mezarcı'yı, Taner Akçam'ı Halil Berktay'ı, Cengiz Çandar'ı, Nazlı Ilıcak'ı, Mehmet Eymür'ü, Merve Kavakçı'yı, belki de Abdullah Öcalan'ı ve de on binlerce şehidimizin acısını unutacağız, unutturulacağız.
Reklam
"Geçmişi hatırlamayanlar onu tekrarlamaya mahkumdur." -George Santayana
Oğuzların özellikle Moğol istilasından sonra Anadolu'nun dil, kültür, siyaset, ilim hayatına olan dönüştürücü etkisi göz önünde bulundurulduğunda, Osmanlı'nın kuruluşunda fertlerin özellikle de Oğuz nitelikleri üzerinden okunması gerekir. 131 Değerlendirmelerin hafızayı iptal etmeleri ve amacı eylem üzerinden okumaları nedeniyle Oğuz varlığı yalnızca politik alanda kurgulanmış ve onlara ilişkin algı, idrak ve amaç ancak otoriteyi desteklediği ölçüde anlamlı sayılmıştır. Bu noktada kurucu hususiyet ve amaç yalnızca hükümdara hasredildiği için de halk nesne olarak konumlandırılmıştır.132 Ancak Osmanlı'da halkın fail olarak tam anlamıyla kurucu rolde olduğu anlaşılmaktadır. Bu noktada erken dönem literatüründe Oğuzluk, Türklük, Müslümanlık üzerine yapılan atıflar politik değil, hafıza ve amaca yönelik atıflar olarak görülmelidir. * ---- *Osmanlı Türkleri İslam kültürüyle öylesine bütünleşmişlerdi ki, Türklerin İslamiyet-öncesi geçmişi, asyai kökenleri ve göçleri, kolektif hafızadan silinmişti." Halil Berktay, "Osmanlı Devleti'nin Yükselişine Kadar Türklerin İktisadi ve Toplumsal Tarihi", Türkiye Tarihi Osmanlı Devletine Kadar Türkler, C.I, Yay. Yön. Sina Akşin, 3.bs., İstanbul, Cem Yay., 1990, s.39.
Devrimler; Lenin:
''Bir insan öldüğü zaman götürülüp gömülür; ama bir devrim meydana geldiğinde böyle olmaz. Eski toplum öldüğü zaman, onun cesedini tabuta koyup mezara gömemezsiniz. O, bizim aramızda ayrışıp dağılır; ceset çürür ve bizi zehirler.
Sayfa 50 - 1.CiltKitabı yarım bıraktı
Birbirleriyle mücadele eden zıtlar da içiçe girer ve birbirlerini etkilerler.
Sayfa 48 - 1.CiltKitabı yarım bıraktı
Reklam
Oryantalizm
Oryantalizm, bir bütün olarak İslam tarihine bir ''Binbir Gece Masalı'' havası içinde bakıyor; onu belli belirsiz bir nostaljinin konusu, egzotik(yabancıl), olağanüstü ve çağdışı bir olay olarak görüyordu.
Sayfa 39 - 1.CiltKitabı yarım bıraktı
Ben ilime, ve insanlığın iyiye, doğruya gittiğine inananlardanım; bundan otuz sene evvel olduğu gibi bugün de insaniyetçi Türk nasyonalizminin heyecanını kalbimde ve kafamda taşıyorum. Lâkin, tarihî realiteyi ararken, her şeyden evvel ilmî bir hakikatin hizmetkârı olduğumu unutamam...
Sayfa 169 - Kaynak YayınlarıKitabı okudu
***** Tarihi, siyasî menfaatler uğruna, yahut marazî ideolojileri müdafaa maksadiyle bir yalancı şahit gibi kullanmak, ilmin ve insanlığın haysiyeti namına, çok acı ve faydasız bir şeydir. *****
Sayfa 169 - Kaynak YayınlarıKitabı okudu
* İnalcık’a göre Köprülü «bugün dünya ilim âleminde Türk edebiyatı tarihi ve Türk din tarihi üzerinde bir otorite sayılmaktadır. Tereddütsüz denilebilir ki, o, bu ilim kollarının hakiki kurucusudur. *
Sayfa 160 - Kaynak YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Fuad Köprülü...
Azerî edebiyatının 1905-1920 arasındaki gelişimini şöyle açıkladığını görürüz: «Esasen bu sırada Azerî Türk cemiyetinin içtimaî ve iktisadî bünyesinde bir takım inkişaflar olmuş, şehir ve kasabalarda burjuvazi kuvvetlenmiş, yalnız ticaret değil, sanayi kapitalizmi de inkişaf etmiş ve Bakû petrol sanayiinde Türk sermayesi mühim bir mevki kazanmıştı. Büyük bir kısmı Rus mekteplerinde ve bir kısmı da İstanbul’da tahsil etmiş ve böylece garp fikirleri ile istinasa muvaffak olmuş olan münevver ve terakkisever bir gençlik, Türk burjuvazisinin en büyük Türk zenginlerinin maddî ve manevî yardımları ile, Azerî Türk cemiyetinin başına geçti; onu az zamanda teşkilâtlandırdı; hayır cemiyetleri, tedris dili Türkçe olmak üzere yeni mektepler kuruldu; matbaalar, gazeteler ve mecmualar tesis edildi. Bu hummalı faaliyetin merkezi, Türk sanayi sermayesinin başlıca temerküz sahası olan Bakû idi...»
Sayfa 159 - Kaynak YayınlarıKitabı okudu
Halil İnalcık Fuad Köprülü için söylüyor;
* Garp her türlü üstünlüğünün temeli saydığı silâhın, ilmî metodun, şimdi bir Türk âlimi tarafından ustalıkla ve hâkimiyetle kullanıldığını teslim ve itiraf zorunda kalmıştır. *
Sayfa 149 - Kaynak YayınlarıKitabı okudu
Osmanlı devleti, «Anadolu Selçukluları saltanatının idarî ananelerine vâris olmuş ve kısmen İlhanlılar’ın ve Memlûkler’in tesiri altında kalmış bir Türk-İslâm saltanatıydı. Dolayısıyla onu «bütün müesseseleriyle, siyasî ananeleriyle ‘Bizans’ın İslâmlaşmış bir devamı’ sayan görüş tarzının yanlışlığı da meydana çıkmış oluyor.»
Sayfa 136 - Kaynak YayınlarıKitabı okudu
** Osmanlı İmparatorluğu, bazılarının iddiası gibi, ilk mağlubiyette çadırlarını toplayıp geldiği bozkırlara dönen ve hâkimiyetinden hiçbir iz bırakmayan barbar göçebelerin kurduğu geçici bir devlet değildi. ***
Sayfa 135 - Kaynak YayınlarıKitabı okudu
** İslâmiyetten evvelki bütün Türk devletleri gibi, Selçuklu devleti de başlangıçta tamamiyle askerî asalet’e istinad eden aristokratik bir teşekküldür. ***
Sayfa 124 - Kaynak YayınlarıKitabı okudu
64 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.