Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
30 bin sünniyi katleden Suriye devlet başkanı Hafız Esad
Bir darbe ile Suriye devlet başkanı olan Esad, SSCB ile dostluk ilişkileri kurdu. Sünni Müslümanlara karşı çok katı bir politika izledi. Yalnızca, 1982'de Hama şehrinde otuz bin Sünni Müslümanı katlettirdi. (İsmail Yahya)
Sayfa 117Kitabı okudu
Hama 1982
O sabah ezan sesi gelmedi camimizden Korktum bütün insanlar, bütün insanlık adına
Sayfa 426Kitabı okudu
Reklam
Hama / 1982
O sabah ezan sesi gelmedi camimizden Korktum bütün insanlar, bütün insanlık adına
Müslüman Kardeşler Görüş Ayrılıklarına ve Tartışmalara Yol Açıyor
Mart 1963'teki Baas devrimi farklı bir sürecin başlangıcı oldu. Baas ile MK (Müslüman Kardeşler) ideolojisi uyuşmadı ve iniş çıkışlı bir ihtilaf dönemi başladı. Özellikle Halep ve Hama' da İslamcı aktivisitler örgütlenmeye ve yer altına inmeye başladılar. 1975'te Suriye'deki MK'nin başına Hama'lı Adnan Saad Al Din geçti. Onun liderliğindeki örgüt daha farklı organize oldu ve silahlı kanadı kuruldu. 1977-1982 arasında rejim MK'nin başını çektiği ayaklanmayla karşı karşıya kaldı. Önde gelen Nusayriler ve rejime bağlı diğer şahsiyetlerin hedef alındığı bir suikast kampanyası başladı. MK'nin eylemlerinden en ses getireni, 1979'da Halep'teki Askeri Topçu Akademisi'ne düzenlenen baskında 83 Nusayri Harp Okulu öğrencisinin öldürülmesiydi.
Kasr el-Azm'dan çıkarak kuzey istikametinde birkaç dakika yü rüdüğümüzde, sağımızda tarihi bir cami belirir. Burası, banisi Nûreddin Mahmûd Zengi'ye atıfla Câmiu'n-Nûrî olarak anılır ve 1162 tarihlidir. (Zengî'nin bu adla anılan diğer iki camisi de Humus ve Musul'dadır.) Nûreddin Mahmûd'un camiye yerleş tirdiği muhteşem ahşap minber, tarihî kıymetinden ötürü Hama Şehir Müzesi'ne kaldırılmış. 1982'deki bombardıman sırasında, Camiu'n-Nûri de harabeye dönmüş, minaresinin üst kısmı yıkılmış. Sonradan oldukça başarılı biçimde restore edilen eserde, yapılan ilaveler bugün de fark edilebiliyor. Cămiu'n-Nûri, Asî'ye sıfır konumu, sütbeyaz kubbeleri, yanı başındaki su değirmeni ve bitişiğindeki taş köprüyle birlikte, kusursuz bir tabloyu andırır. Ve bu haliyle, adeta taşın suya nispeti gibidir. Aynı tanımlamayı, Hama'daki bütün tarihi eserler için yapmak mümkündür, diye düşünüyorum.
Sayfa 126Kitabı okudu
Reklam
Hama 1982
O sabah ezan sesi gelmedi camimizden Korktum bütün insanlar, bütün insanlık adına
Sayfa 77 - Ketebe Yayınları
Suriye Rejimi
1982 Hama Katliâmı, aslında Suriye rejiminin nasıl bir yönetim anlayışına sahip olduğunu, herhangi bir ayaklanma durumunda hangi reaksiyonu göstereceğini anlatan net bir örnekti. Hama halkına reva görülen muamele, yıllar sonra Halep halkına da reva görüldü. Maalesef, bu sürpriz degildi.
Sayfa 20 - KetebeKitabı okudu
Hama 1982
O sabah ezan sesi gelmedi camimizden Korktum bütün insanlar, bütün insanlık adına
Sayfa 77 - Ketebe YayınlarıKitabı okudu
Mesafe uzun olunca, "bir şeyler" anlatmam istenmişti. Suri- ye'nin yakın tarihinden bahsederken, söz bir ara Hama Katlia- mı'na (1982) geldi. Hadiseyi ayrıntılı bir şekilde tasvir ettim, on binlerce insanın vahşi biçimde öldürüldüğünü vurguladım, Baas rejiminin zulümlerini anlattım. Sözümü bitirip mikrofonu yerine koyunca, Hagop kulağıma eğildi ve fısıldadı: "Ben senin gibi düşünmüyorum. Çok iyi oldu." Duyduğum şey beni hayret- ler içinde bırakmıştı. "Neden?" diye sordum. "Orada devletimiz haklıydı. Onlar teröristti" cevabını verdi. Ben çocukluğumdan itibaren İslâm dünyasının acılarına duyar- lı çevrelerde büyümüştüm. Ailem, sülalem, okuduğum okullar, arkadaş çevrem... Herkesle bu meseleleri aynı minvalde ve aynı bakış açısıyla konuşuyorduk. O yaşıma kadar, bir katliam için "iyi oldu" diyen birisiyle karşılaşmamıştım. Hagop'la o kısacık Hama sohbetimiz, beni çarpıcı bir gerçeklik- le tanıştırdı: Hadiselerin tanımları, durduğunuz yere göre de- ğişiyordu.
Reklam
Suriye halkına acıdan başka bir şey getirmeyen Fransız mandası 1946'da nihayete erdikten sonra da "El-Harika" süreçleri devam etti. Arka arkaya askerî darbeler, sürekli suiistimaller ve hak ihlalleri, halkın yerleşik kültür ve inancıyla savaşan ideolojiler, yolsuz hükümetler, her alanda çuvallayan siyasî hareketler... 1964'te ve 1982'de Hama şehrinde 18 yıl arayla tekrarlanan halk ayaklanmaları, işte tüm bu problemlerin üst üste yığılmasının infilaklarıydı. Suriye devlet aklı, ayaklanmaları bombayla susturmayı seçerek, Fransız mandacıların yaptığını yaptı. Oysa şikâyet konuları yok olmamışti, sadece şikâyet edenler sindirilmişti.
Her ne kadar birbirlerine düşman olsalar da, her iki Baas iktidarının ortak olduğu bir yön vardı: Halklarına uyguladıkları baskı. Hama Katliamı'ndan (1982) Halepçe Katliamı'na (1988), her iki rejimin de insan hakları ve özgürlükler karnesi zayıf notlarla dolu. Suriye üzerindeki İran etkisi ve Esed ailesinin Nusayrî olması nedeniyle Irak ve Saddam Hüseyin iktidarı Sünnî Araplarca daha fazla sevilse de, insani ilkeler bakımından birinin diğerine tercih edilebileceği bir yön bulunmuyor.
Hama Katliamı, İran'la Suriye arasındaki derin ve çok boyutlu bağlantıların da açığa çıktığı bir süreçti. İran-Irak Savaşı'nda (1980-1988) Şam'ın İran'dan taraf olmasıyla, İran İslâm Cumhuriyeti yönetimi Hama Katliamı'na göz yummuştu. Katliamın boyutlarının ortaya çıkmasıyla birlikte, İran'dan Suriye'ye yönelik herhangi bir eleştiri ve kınama gelmediği gibi, Hâfiz Esed rejimiyle bağlar daha da sağlam- laştırılmıştı. Bu, hem İran'ın nasıl bir devlet olduğunu, hem de Suriye'deki muhtemel bir kalkışmada İran'ın tavrını yansıtan bir örnekti. Nitekim, 2011'den sonra yaşanan gelişmelerde, İran tıpkı 1982'deki gibi davrandı. Hatta daha fazlasını yaptı: Suriye'ye asker de gönderdi.
Hama 1982
O sabah ezan sesi gelmedi camimizden Korktum bütün insanlar, bütün insanlık adına
132 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.