Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Umarız birileri bu tabloyu bize açıklayabilir. Sonuçta sezaryen tercihi söz konusu olduğunda, Hollanda, İsveç ya da İngiltere sağlık sistemlerinin fark edemeyip bizim sağlık sistemimizin fark ettiği şey tam olarak nedir? Bu konuda bilgilendirici bir açıklama yapılabilirse harika olur. Tıbbi zorunluluklarda hayat kurtarıcı olabilecek sezaryen doğum yönteminin, acı korkusu, estetik ya da doktorun kişisel tercihi nedeniyle uygulanması konusunu tekrar gözden geçirmekte fayda olabilir. Tekrar konumuza dönecek olursak, bebeğin vücuduna ilk yerleşen bakteri grubu çok önemlidir. Çünkü ileride de göreceğiniz gibi, bakteriler arasında sürekli bir mücadele söz konusudur. O nedenle, ilk yerleşenler bu konuda büyük bir avantaj sağlarlar. Örneğin, yeni doğanlarda hastane mikrobu kapan her dört çocuktan üçü sezaryen ile doğan çocuklardır. Ayrıca yapılan birçok çalışma, sezaryenle doğan çocukların ileride alerji ve astıma yakalanma risklerinin daha yüksek olduğunu göstermektedir. Yine sezaryenle doğan çocuklarda obeziteye eğilim de söz konusudur. Hatta sezaryenle doğan çocuklara laktobasil verildiğinde, alerji ve astım risklerinde azalmalar görülmüştür.
Sayfa 189Kitabı okudu
Hani bazı insanlar için kullanılan bir deyim vardır. "Ya o adamla iş yapılmaz. Herifin bin türlü huyu var" diye. Söz konusu mikrobiyotamız olduğunda da aynı şeyi söyleyebiliriz. Yaklaşık bin farklı tür, yedi binden fazla da alt tür olduğu düşünülmektedir. Yani çeşitlilik muazzam bir boyuttadır. Aslında bağırsaklarınızı bir okyanus gibi hayal ederseniz bu mikroorganizmaları da burada yaşayan balıklar gibi düşünebilirsiniz. Zira okyanuslarla ilgili bir belgesel izlediğinizde ekrana girip çıkan bir sürü balık görürsünüz. O kadar çok tür çeşitliliği vardır ki hiçbir balık birbirine benzemez. Aynı durum bağırsaklarımız için de geçerlidir. Yani, bağırsaklarımızda oldukça fazla mikroorganizma türü bulunmaktadır ve hiçbiri birbirine benzememektedir. Kimisi çok zararlıyken kimisi sadece kafasına göre oradan oraya dolaşmaktadır. Kimisinin bize olan faydası ise anlatmakla bitmez. Aslında, mikrobiyotamızı okyanuslara benzetmek bir açıdan daha önemlidir. Zira okyanus ve mikrobiyotanın kaderleri neredeyse aynıdır. Mars'ta su aramak için bile harika teknolojiler üreten insanoğlunun, kendi okyanus sularının henüz çok küçük bir kısmını keşfetmiş olması da oldukça ironiktir.
Sayfa 175Kitabı okudu
Reklam
Hijyenik Almanlar Anne ve baba olmak dünyanın en zor işlerinden biridir. Zira tümüyle sizin bakımınıza muhtaç bir bebek söz konusudur ve artık tümüyle onunla ilgilenmek zorundasınızdır. Düzenli beslemesinden tutun da sağlığına kadar her ihtiyacı ile bizzat ilgilenmeniz gerekmektedir. Özellikle, bebekler hareketli hayata geçtikleri zaman sağlık kısmı daha da bir önem taşır. Birçok ebeveyn tertemiz çocuklarının, yine kendileri gibi temiz ve steril bir ortamda büyümesi için çok büyük çaba gösterir. Özellikle ailenin ekonomik gelir düzeyinin yüksek olması bu noktada çok daha titiz olunmasına neden olmaktadır. Eve bütün etkili deterjanlar alınır. Zira mikropların kökünü kurutmak gerekir. Reklam dünyasında konuyla ilgili tonlarca reklam görebilirsiniz. Her yeri ovalayan süper görünümlü anneler, kirden ve mikroptan eser bırakmayan harika temizlik malzemeleriyle bir günü daha kurtarmaktadırlar. Artık çocukları güvendedir, hiç bir mikrop çocuklarına yanaşamaz çünkü. Reklamlarda böyle bir hava oluşturulsa da bu durum gerçekten de böyle mi olmaktadır?
Sayfa 160Kitabı okudu
Bunu söyleyen harika bir atasözü de var:)
-başkaları söz konusu olduğunda insan her zaman çok akıllı, çok nesneldir-
on iki yaşındaki bir çocuğa hesap vermek zorunda gibi hissediyordum. Bu nasıl olmuştu? Ve neden son zamanlarda Opali görmek beni huzursuzlaştı- rıyordu? Sanırım bütün bunlar onun Del hakkında sorduğu sorular yüzündendi, onları cevapladıkça geçmişi, hayatımın bir daha hiç açmamak üzere kapattığım bir bölümünü hatırlamak zorunda kalıyordum. Üstelik Opal'e baktığımda, bazen neredeyse Dell gördüğüme emin oluyordum. Sanki bu konudaki takıntısı, Opal'i o ölü kız haline getiriyordu. Delice, biliyorum, ama böyle görünüyordu. "Hey, model uçak nasıl gidiyor?" diye sordum. "Harika! Gövdesini bitirdim, bu da işin en zor kısmıydı zaten." Bir an etrafındaki odaya bakındı, sonra bir anda esas gelme sebebi olan konuyu açıverdi. "Delin, büyükannem ve büyükbabam yüzünden benim peşimde olup olmadığını düşünüyordum. Belki onlar bir şekilde onun cinayeti ile alakalıdırlar." Gülmeme engel olamadım. Bu gergin bir kahkaha} dı, ama içtendi. "Doe mu? O Dell neredeyse tanımıyordu bile. Üstelik tanığım en barışçıl insandı. Bir keresinde bahçedeki bir solu- cam kürekle yaraladı diye oturup ağlamıştı. Büyükbabansa, 113
Yine 1965 yılındaydı, bir üye bütçeyi sert biçimde eleştirince aşağıdan bir ses yükseliyor: -Sayın başkan, hatip sarhoştur... Kürsüdeki millet vekili söz altında kalmıyor: -Sarhoş olan sizin iktidarınızdır... Başkan vekili bir harika, araya giriyor. -Sınıf ayrılığı düzeni üzerinde durmayınız rica ederim... Başkanın ricası, sayın üyelerce benimsenmeyince Yüce Meclis'in çatısı altında boks ve güreş yarışmaları başlıyor ve milletvekiline "sarhoş" diyen üye ağzı köpük saçarak saldırıyor: -Ben sarhoş değilim kızıl köpek... Ve "iadeli taahhütlü" mesajının yanıtını almakta gecikmiyor. -Köpek senin babandır hergele...
Sayfa 29
Reklam
-Rahatla tatlım, söz veriyorum, çok yavaş gireceğim içine. Yağlanmış penisi kıç deliğimin ucundan azıcık içeri giriyor, ama girmeden önce kendine bir yer edinmeye çalışıyor, sonra yavaş yavaş ilerleyerek, her adımda benim bu kadar dar bir alanda böyle kalın bir şeye alışmamı sağlıyor. Her seferinde biraz daha ileri ve derine giriyor, yarattığı yoğunluğu azaltmadan benim içimdeki pozisyonunu koruyor. Hiç ara vermeden, sanki organı buraya sığmak için yapılmış gibi içimi doldurmaya devam ediyor ve ben bu sarhoşlukla bir nara atıyorum. Şimdiye dek arkamdan girdiğinde hiç bu kadar şehvet hissetmemiştim. Bana tamamen, bütünüyle sahip olması harika. Diğer eliyle klitorisime masaj yapıyor, gittikçe daha sert ve ısrarcı bir şekilde yapıyor bunu ve ben kendimi kaybetmeye başlıyorum.
-Rahatla tatlım, söz veriyorum, çok yavaş gireceğim içine. Yağlanmış penisi kıç deliğimin ucundan azıcık içeri giriyor, ama girmeden önce kendine bir yer edinmeye çalışıyor, sonra yavaş yavaş ilerleyerek, her adımda benim bu kadar dar bir alanda böyle kalın bir şeye alışmamı sağlıyor. Her seferinde biraz daha ileri ve derine giriyor, yarattığı yoğunluğu azaltmadan benim içimdeki pozisyonunu koruyor. Hiç ara vermeden, sanki organı buraya sığmak için yapılmış gibi içimi doldurmaya devam ediyor ve ben bu sarhoşlukla bir nara atıyorum. Şimdiye dek arkamdan girdiğinde hiç bu kadar şehvet hissetmemiştim. Bana tamamen, bütünüyle sahip olması harika. Diğer eliyle klitorisime masaj yapıyor, gittikçe daha sert ve ısrarcı bir şekilde yapıyor bunu ve ben kendimi kaybetmeye başlıyorum.
Roma ve Gladyatör Dövüşleri
Roma'da yaşayan bazı tarihçiler bu kana susamışlığın yanlış ve kötü olduğunu düşünüyorlardı. Eserlerinde Servius gibi rakibini öldürmeyi reddeden adamlardan söz ettiler. Hatta bazı gladyatörler başka insanları öldürmek zorunda kalmamak için kendilerini öldürmüşlerdi. Romalı filozof Seneca bir arkadaşına yazdığı mektupta şöyle demişti: "Böyle bir şey olduğunda gösteri çok daha harika olurdu, çünkü seyirciler ölmenin öldürmekten daha erdemli bir davranış olduğunu öğrenirlerdi:'
Sayfa 190Kitabı okudu
Duygusal şantaja yakından baktığımızda, tek tür davranış gibi görünen ol­gu, bir ışık demetinin cam prizmadan geçerken oluşturduğu renklerin farkı kadar belirgin dört renge ayrışır. Ne istediklerini ve buna razı olmazsak başımıza gelecekleri tam olarak söyleyen cezalandırıcılar bu dörtlünün en göze çar­pan grubudur! Kendilerini saldırganca ifade edebilir ya da içten içe köpürebilirler, ama her iki durumda da engellendiklerinde duydukları öfke doğrudan bize yönelmiştir. İkinci sınıfı oluşturan kendini cezalandıranlar, tehditleri içe yönlendirirler ve istedik­lerini elde edemezlerse kendilerine ne yapacaklarını vurgularlar. Acıya katlananlar ise, suçlamayı ve suçluluk duygusu uyandır­mayı iyi becerirler; ne istediklerini genelde bizim bulup çıkarma­mızı sağlarlar ve istediklerini elde etmelerinin hep bize bağlı ol­duğunu belirtirler. Ümit tacirleri de, bizi bir dizi sınava sokar ve onlara istediklerini elde etmelerine razı olursak bize harika bir şey sunacaklarına söz verirler.
Sayfa 38 - Altın KitaplarKitabı okudu
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.