Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Atatürk, 28 Şubat 1938 de Başbakan Celal Bayar'ı kabulünde Celal Bayar'ın yabancı hekim getirilmesi isteğine karşı çıkmış ve: "Ortada Hatay meselesi var: hastalığın dışarıda duyulursa fena olur" demiştir. Fakat 15 Mart 1938'de Başbakan Celal Bayar'ı kabulünde, Başbakan; "Ecnebi doktoru gelmesine itiraz etmiş. Hatay davası üzerine yapabileceği fena tesirden bahsetmiştiniz. Bizim için en mühim dava sizin sıhhatinizdir. izin verin de bir ecnebi mütehassis getirtelim" der. Celal Bayar'ın konuşmasını sessizce dinleyen Atatürk: "Çocuk ne yapacaksan yap, çabuk yap. Ben hastayım" diye cevap verir.
Sayfa 189 - Güven KitabeviKitabı okudu
27 Şubat 1938 günü, Atatürk, Balkan İttifakı üyeleri şerefine verilen yemeğe geç inmiştir. Çünkü akşam üzeri geçirdiği burun kanaması uzun bir süre durmamıştır. Bu olayın ciddiyetini idrak eden Sıhhiye Vekaleti Müsteşarı Dr. Asım Arar, İçişleri Bakanı Şükrü Kaya aracılığı ile Başbakan Celal Bayar'ı Atatürk'ün sağlığı konusunda uyanır. Celal Bayar'ın yabancı hekim çağırılması isteğine karşı çıkan Atatürk:"Ortada Hatay meselesi var; hastalığım dışarıda duyulursa fena olur; Doktor Neşet Ömer'le konuş, bizim doktorlar bir muayene ve konsültasyon yapsınlar" der. Tıp Tarihçisi Prof. Dr. Bedi Şehsuvaroğlu "Beni Türk Hekimlerine Emanet edin" sözünü, Atatürk'ün muhtemelen bu sıralarda söylediğini belirtir. Atatürk'ün söylev ve demeçlerinde geçmeyen bu sözün söylendiğinin delilleri olmadığı, ancak rivayet olduğu belirtilir.
Sayfa 244 - Güven KitabeviKitabı okudu
Reklam
Hatay Ve Dersîm Meselesi
Adana’da bulunduğum sıralarda beni etkileyen iki büyük siya­si olay geçti. Biri Hatay meselesi, diğeri Dersim isyanıdır. O vakit, Suriye Fransızların müstemlekesiydi. Ancak bu müs­temleke, Fransa’nın diğer müstemlekelerine benzemiyordu. Çünkü Birinci Dünya Harbinden sonra Suriye Osmanlı Imparatorluğu’ndan koparılınca, o zamanki Cemiyeti Akvam, yani Mil­letler Cemiyeti idaresince, yirmi yıl müddetle ve emaneten Fransızlara verilmişti. Buna Antakya ve İskenderun da dahildi. Fran­sızların bu müddeti 1938 yılında bitmek üzereydi. Rivayet olu­nur ki, Fransızlar bazı dostluk avantajları karşılığında Türkiye’ye göz kırpmış. Bunu doğrularcasına Türkiye de, “Hatay bizimdir” diye tutturmuştu. O güne kadar hiçbir tarihte ve halk arasında buraya Hatay denmemiştir. Aynen, “Kürtler Türktür” mantığı ile buradaki Araplara da, “Siz Türksünüz, Orta Asya’da Moğolistan bölgesinde Hatay diye bir yer var, siz buradan gelmişsiniz” deni­yordu. Tabii buradaki Fellahlar, bu söylenenden birşey anlamı­yorlardı.
Evet yarın sabah bir tümen asker yollasam Hatay'ı alabilirim. Renani için harekete geçmeyen Fransızlar, bir Suriye sancağı için bizimle harbe girmezler. Bunu da bilirim. Fakat ya bu sefer şeref ve namus meselesi yaparlarsa? Milletlere belli olur mu ? Ben bir sancak için Türkiye'yi bir harp tehlikesine sokmam, diye cevap vermişti.
Sayfa 511Kitabı okudu
"Doktor Asım: - Atatürk'ü istasyonda gördüm, dedi. Doktor olarak durumunu beğenmedim. Arkadaşları da burnunun kanadığını söylediler. Ben kanamanın burnundan olduğunu sanmıyorum; görünen duruma göre, bir karaciğer kanaması olması akla daha yakın. Eğer böyle ise, durum vahimdir, dedi. Dünya başıma yıkıldı sandım. Geceyi güç geçirdim. Sabahleyin erkenden Çankaya'ya gittim. Odaya girince bana gülümseyerek baktı ve: - Hayrolsun, ne var? diye sordu. - Hastalığınızı merak ediyorum, dedim. Yorulmanızdan endişe ediyorum. Bana iki yabancı uzman tavsiye ettiler. Çok yetkili kimselermiş. Eğer izin verirseniz, kendilerini Türkiye'ye davet etmek ve sizi görmelerini sağlamak istiyorum. Bunu ricaya gelmiştim. Kaşlarını hafifçe çattı. Biraz düşündü. Böyle bir davetin politik tesirlerini hesapladığı belli idi: - Ortalıkta, Hatay meselesi var. Hastalığım dışarıda duyulursa iyi olmaz ... Bu noktayı değerlendirmek lazımdır. Sen Neşet Ömer'le konuş. Burada zaten Tıp Kongresi yapılıyor. Gelip bir muayene etsinler. Bakalım onlar ne diyecek? Sonra düşünürüz, dedi."
"Bitmeyen Kavga", İsmet Bozdağ, sayfa 180Kitabı okudu
Atatürk öneriyi dinledi ve itiraz etti: "Ortada Hatay meselesi var. Hastalığım hariçte duyulursa fena olur" dedi.
Sayfa 63
Reklam
İsrail terör örgütü olup devlet olarak kabul edilemez.
🗣️ Savaş Suriye'de Olacak Rusya Suriye'nin hava sahasını israil saldırısına karşı korumuyor. Aynı Rusya Suriye de ki terör yapılarının yok edilmesi için Türkiye Cumhuriyeti'nin Suriye'nin hava sahasını kullanmasına izin vermiyor. Terör yapılarına izin veriyor. İsrail terör örgütü İngiltere ve Amerika'nın şımarık
Mersin-Adana-Hatay-Birecik-Urfa-Mardin hattı talebi, Arap hafızasından hiç silinmemiştir. Bundan dolayı bugün Hatay'da Suriyeli bir kadın öğretmen Suriyeli Arap öğrencilere "Gülek Boğazı'na kadar bizim. Biz kalacağız burada. Türkler gidecek!" diyebilmektedir. Özetle Suriyeli sığınmacılar meselesi, bazılarının ortaya koymak istedikleri gibi bir insani yardım konusu değil, demografik dönüşüm sonucunda Türkiye'nin kürdistana ve Suriyeli Araplara toprak kaybı projesidir.
Geri19
143 öğeden 136 ile 143 arasındakiler gösteriliyor.