Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
#hayat
Şükretmek, öyle bir erdemdir ki malınıza ve sahip olduklarınıza anlam yüklerken aynı zamanda gerçek zenginliğinizi fark etmenizi sağlar. Ünlü düşünür Firdevsi bu konuyu şöyle özetler; "Yeryüzünde bütün ıstıraplar, aza kanaat etmemekten doğar." Hayattan çok şey beklemektense siz ona kendinizden naçizane bir şeyler katmaya çalışın. Hayata verdiklerinizin mutlaka size geri döneceğini ve yaşamınıza hiç ummadığınız kadar büyük anlamlar katacağını unutmayın. Hz Mevlâna'nın ifadesiyle "Üzülme can! Doğruysan zarar gördüm deme! Bil ki, iyiler her zaman kazanır..." sözünü asla unutmayın! İyi bir eş mi istiyorsunuz. O zaman önce siz iyi bir eş olun. Sevilen,saygı duyulan bir insan mı olmak istiyorsunuz. O zaman insanların gönül kapılarını sevginizin sıcaklığı ile çalmayı deneyin. Yolda veya işyerinde size selam verilmesini mi istiyorsunuz, önce siz selam verin. Göreceksiniz ki zamanla her şey kendiliğinden yoluna girecek. Elininizdekilerle yetinmeye çalışın ve hayatınızı kendiniz zengin kılın, böylece hayata karşı göstereceğiniz tatminkâr tavrın mutluluk verici olduğunu kesinlikle keşfedeceksiniz. O halde gelin rabbimizin bize bahşettiği onca nimete rağmen şikâyet eden değil, şükreden insanlardan olalım, gelin tercihimizi olumlu yönde kullanalım ve her yeni güne tebessüm ederek başlayalım. Doğacak her yeni günde yaşanacak pek çok yeni umut ve güzellikler olduğuna gönülden inanalım....
Ertesi gün, öğleden sonra saat 2’de Franz-Josef Strasse’deki Cafe Wernbacher’e Seli ve Silvia Anne ile buluşmak için geldim. Bu asırlık kafeye adım attığımda içerdeki kalabalıktan onları seçmeye çalışıyordum. Sonunda Seli beni görüp seslendi ve antik kalabalıkların arasından geçerek onlara doğru yöneldim. Seli’nin yanında seksen yaşlarında,
Reklam
Bir gün Rahibe Eva’nın kapısının önünden geçerken, açık kapıdan Robert’ın orada olduğunu fark edip içeriye girdim. Selam verip oturdum. Yine dünyanın türlü hallerinden konuşuyorlardı. Rahibe Eva’nın ikram ettiği çayı yudumlayıp havadan sudan konuşurken, Robert bana doğru dönüp “dün bir karar aldım” dedi. Merakla sordum kararını. “Öldükten sonra
Güzel yürekli insanlar var hâlâ, biliyorum. Ruhunu henüz satmamış olanlar..... Bunca kirlenmişliğin ortasında hayata kafa tutanlar...... Selam olsun!
Sayfa 250Kitabı okudu
Nerede olursanız olun, bir başlangıcın eşiğinde olduğunuzu sakın unutmayın. Utançlarınızla ya da onurunuzla yarına dirençli bir gülümsemeyle selam verin. Durum ne olursa olsun fark etmez. Başınızdaki örtünüzle, şapkanızla, peruğunuzla, gözyaşlarınızla, duanızla, kırılmışlığınızla hayata asi bir gülümseme savurun. Unutulmuşluğunuzun, kovulmuşluğunuzun, terk edilmişliğinizin acısı ne kadar büyükse, o kadar asi adımlarla yürüyün bu sokakları. Asla ulaşamayacakları aşklarınızı büyütün günbegün. Utanç ve düşüş ve melankoli adına söylemler üretenlerden yüz çevirin. Hayatı siz kurtaracaksınız; hayatı ille de sizin masum aşklarınız ve dualarınız kurtaracak.
"dünyada iki türlü insan vardır: çarpan, çarpılan. çarpılanlardan olmak istemiyorsan, başkalarını çarpmaya bak. fazla okumak lazım değil. insanı delirtir ve hayatın gerisinde bırakır. ama matematik dersinde dikkatli ol. dört işlemi bilmen yeter. para hesabını becerebilirsen kazıklanmazsın, anladın mı? hesap önemli; en kısa zamanda hayata atılman lazım. gazeteyi okuyabiliyorsun ya, kâfi. ticaret öğrenmeli, insanlarla muhatap olmalısın. beni dinlersen eğer, bir ton kitap okuyacağına, git ayakkabının bağını isporta tahtasına koyup sat, daha iyi. yüzsüz olmaya çalış; unutulma sakın! elinden geldiğince ortalarda boy göster. kendi hakkını al; küfürden, hakaretten yılma. lâf dediğin havada kalır. bu kapıdan kovulursan, öbür kapıdan gülümseyerek gir. anladın mı? yüzsüz, kaba ve cahil. bazen işlerin yolunda gitmesi için doğruymuş gibi davranmak gerekir. memleketimizin bugün böyle adamlara ihtiyacı var. günün adamı olmak lâzım. itikat, din, ahlâk, bunların hepsi lâf salatası. ama takiye yapmak gerek. çünkü halk için önemlidir. insanlara itikat gerek; yular takmak lâzım onlara. yoksa toplum dediğin bir engerek yuvasıdır; nereye elini soksan, sokarlar. insanlar itaatkâr, kaza ve kadere itikatlı olmalı ki sırtlarında güvende iş yapmak mümkün olsun. önemli olan yemek yemek, selam vermek, insanların arasına karışmak, kadınlara sırnaşmak, dansetmek, yapmacık yapmacık gülmektir. hele hele yüzsüz olmayı mutlaka öğren. bu devirde böyle şeyler geçerli olduğuna göre, ayak uydurmak lâzım."
Reklam
LOJMAN Lojmanda oturmak ayrı bir yaşam tarzı. Herkesin kocasının aynı işi yaptığı bir aileler topluluğu bu. Çalışmayan kadınlar için standart bir hayat: Sabah aynı saatte, hatta aynı dakikada evinden çıkan üniformalı kocalar, pencereden kocalarının servis araçlarına binişini seyreden kadınlar, öğleye kadar ev işleri, öğleden sonra kadın
http://www.hakanevrensel.com/guneydogudan-oykuler-2/Kitabı okudu
Geri122
339 öğeden 331 ile 339 arasındakiler gösteriliyor.